İslamafobi maalesef akıl almaz bir şekilde büyüyor. AB’de bugün İngiltere, Norveç ve İsviçre gibi ülkeleri de katarsak 600 milyon kadar insan yaşıyor. Bunların 23 milyonu Müslüman olmasına rağmen Müslümanlara karşı hazımsızlık devam ediyor.
Suriye’deki gelişmeler, IŞİD başta olmak üzere İslami terör örgütlerinin insanlık dışı suçları ve Avrupa’da yaşayan Müslümanların uyum sorunları İslamafobiyi arttırıyor. İslamafobi öncelikle Fransa, Almanya, Hollanda, Avusturya gibi ülkelerde ön plana çıkarken, Kuzey Avrupa ülkelerinde de büyüyen bir boyutta devam ediyor. Bu açıdan Avrupa’da yaşayan 6 milyon Türk kökenli Müslüman da bunlardan nasibini alıyor. Bununla birlikte, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklere yönelik İslamafobinin dışında bir de Türkofobinin geliştiğini görüyoruz. Türkiye’deki politik gelişmeler, Türk hükümetine yönelik tepkiler maalesef Avrupa’da yaşayan insanlarımızı da etkiliyor.
İslam düşmanlığına karşı, 57 ülkenin üye olduğu İslam İşbirliği Örgütü ve Türkiye’de ülkenin altıncı büyük büyük bütçesine sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığının tepki göstermesi gerekiyor. İslam İşbirliği Örgütünün bu konuda hiçbir adım atmadığını görmekteyiz. Buna karşılık Diyanet İşleri Başkanlığının özellikle Almanya, Fransa gibi ülkelerde bizim insanımızın kendi paralarıyla yaptırıp Diyanet İşleri Vakfına hibe ettikleri camilerin toplam yüzölçümüne baktığımız kadar neredeyse Lüksemburg kadar yüzölçümüne sahip olmalarına rağmen, bu ülkelerde yaşayan insanlarımıza katiyetle sahip çıkmıyorlar.
Bu konuda TAVAK Vakfı olarak yaptığımız girişimler maalesef cevapsız kaldı. Gelen tapulara “evet” diyen Diyanet İşleri Başkanlığı, buna karşılık benim insanlarıma sahip çıkmıyor. Bu insansalar ki dar gelirli oldukları için çocuklarına spor ayakkabı alamayan, eşiyle, ailesiyle ayda bir bile olsa restorana gidemeyen insanlar. Bunların paralarıyla vakıf zengin olurken Diyanet İşleri benim insanıma sahip çıkmıyor. Artık yavaş yavaş Avrupalı Türk Müslümanlardan da buna karşı tepki duyanlar ve tepki gösterenler oluyor.