TEKNOLOJİDEKİ gelişmelerin farklı alanlarda beceri sahibi disiplinler arası insanın önemini artırdığını vurgulayan Öğretim Üyesi Dr. Dicle Yurdakul, "'T tipi insan' bir alanda uzmanlaşmanın yanı sıra, o alanla ilişkili diğer alanlarda uzman derecesinde olmasa da yetkinleşir. İş dünyasında T tipi insana yönelik talep her geçen gün artıyor” dedi.
Gelecekte öne çıkacak beceriler ve meslekleri belirlemeyi hedefleyen Future of Work alanında araştırmalar yürüten Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Dicle Yurdakul, tek alanda uzmanlaşmanın artık yetmediğini belirterek, iş dünyasının ‘T tipi insan’ olarak tanımlanan, farklı disiplinlerde uzmanlaşmış bireylere yönelik talebinin her geçen gün arttığına dikkat çekti. Dr. Yurdakul, “Bireyler ve kurumlar olarak karmaşık ağ yapıları içinde var oluyor ve iş yapıyoruz. Her birey, yapılan her iş, her şirket ağlarla birbirine sıkı sıkıya bağlı. Bu farklı ağlar içinde farklı uzmanlıklara ve bakış açılarına sahip insanlara olan ihtiyaç giderek artıyor. Tek alanda dikey biçimde derinleşmiş bireyler günümüzün ihtiyaçlarını karşılayamıyor” dedi.
'DİJİTAL GELİŞMELER BİREYİ BUNA ZORLUYOR'
Dr. Dicle Yurdakul’un verdiği bilgiye göre günümüzün iş yapış biçimlerinin ihtiyaç duyduğu ‘T tipi insanın’, bir alanda uzmanlaşmanın yanı sıra, o alanla ilişkili diğer alanlarda da uzman derecesinde olmasa da yetkinleşmesi gerekiyor. “Dijital teknolojilerin gelişimi bireyleri buna zorluyor” diyen Dr. Yurdakul, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Örneğin, pazarlamayı artık dijital teknolojilerin bir ürünü olan veri madenciliğinden ayrı düşünmek mümkün değil. Pazarlamacıların veri madenciliği konusunda bilgi sahibi olması, büyük veri ve bu veriyi işlemeyle ilgili araçları pazarlama faaliyetlerinde nasıl kullanabileceğini öğrenmesi gerekiyor.”
'İŞ DÜNYASINDA DEĞİŞİM BAŞLADI'
Özel sektör şirketlerinin ağ toplumuna uyum sağlayabilmek ve disiplinler arası uzmanlara sahip olabilmek için çeşitli çalışmalar yaptığını anlatan, buna yönelik atölyeler ve hackathon’lar düzenlendiğini kaydeden Dr. Yurdakul, “Bu çalışmalarda örneğin finans veya pazarlama biriminde çalışanlar, tasarım düşüncesi, sistem düşüncesi, yeni nesil dijital teknolojiler gibi alanlarda eğitimler alıyor, farklı alanlardan çalışanlarla ekipler oluşturarak fikir ve proje geliştiriyorlar" diye konuştu.
Türkiye’nin yetenek ve beceri havuzunun bu yönde yeniden yapılandırılması gerektiğini de vurgulayan Dr. Dicle Yurdakul, Yükseköğretim Kurulu’nun disiplinler arası insan kaynağı yetiştirilmesine önem verdiğini, Altınbaş Üniversitesi’nin aralarında yer aldığı bazı eğitim kurumlarının da bu yönde programlar başlattığını belirtti. Altınbaş Üniversitesi yüksek lisans programlarında işletme + veri bilimi veya işletme + tasarım alanında dersler almak mümkün diyen Dr. Dicle Yurdakul, “Örneğin geleceğin ürün yöneticilerinin artık istatistik ya da kodlama gibi teknik becerilere sahip olması gerekiyor. İşletme eğitimi bu becerileri de kazandırmayı hedeflemeli” yorumunu yaptı.
GELECEĞE YÖN VERECEK MESLEKLER
Dr. Dicle Yurdakul, geleceğin dünyasına yön verecek beceriler ve mesleklerle ilgili bulgularını da şöyle sıraladı:
“Bir kişinin kendi mesleğindeki güncel gelişmeleri öğrenmek için alması gereken eğitimin yıllık süresi 30 saatlerden 110 saatlere çıkmış durumda. Bu nedenle yaşam boyu öğrenme kültürünün yerleşmesi çok önemli. Kurum içi bireysel teknolojik değişim ve gelişim kültürünün yerleşmesi için performans yönetim sisteminin yeniden yapılandırılması ve eğitimler konusunda maddi teşviklerin verilmesi gerekiyor. Kuruluşlar, yeni teknolojilere uyum sağlamak ve onlardan yararlanmak için startup’larla iş birliğini artırmalı. Daha yalın ve çevik organizasyonlara ihtiyaç var. Kurumların geleceğe adapte olabilmek için daha çevik olması, geçmişin hantal iş kültüründen kurtulup daha hızlı hareket edebilmeleri gerekiyor. Ağ yapılarının yükselişi sebebiyle bütünün parçası olabilme, bütünü analiz edebilme, ağ içindeki ilişkileri anlayabilme becerisi çok önem kazandı. Bu da analitik düşünceyi gerektiriyor. Yaratıcılık ve inovasyon kabiliyetinin de artması gerekiyor. Birçok araştırma, geleneksel kurumların içine girdikten sonra insanların yaratıcılığının azaldığını gösteriyor. Bireylerin eğitimin ilk yıllarından itibaren veri kavramıyla da tanışması gerekiyor. Veri toplanması, veri analizi ve veriden sonuca ulaşma konusunda bilgi sahibi olunması şart. Ve elbette, hangi işle iştigal edilirse edilsin teknolojik okuryazarlık her şeyin başı.”