Terzi Fikri 4 Mayıs 1985’te yargılanmakta olduğu Amasya Cezaevinde kalp sektesinden öldü. Ankara’da oturmakta olan ben bunu iki gün sonra 6 Mayıs’ta Hacettepe Üniversitesi Ders Araçları Şefi Günal Sarıhan’dan öğrendim. Haberi Sabah ve Tercüman gazeteleri yazmış. O akşamki not defterime bu bilgiyi yazdıktan sonra “Hazin bir ölüm” notunu düştüm.

O kadar “hazin” ki, gazetelerin çoğu Kenan Evren rejiminin üzerinde vahşice tepinmekten yorulmadığı olayın simgesi haline gelen bir kişinin öldüğünü bile yazamıyor! Hiç şüphe yok ki, diğer arkadaşlarıyla birlikte ağır işkencelerden geçen Fikri’nin bu ölümünden 12 Eylül rejimi doğrudan doğruya sorumludur.

DAMATLIĞIMI O DİKTİ

1965-1967 yılları arasında iki yıl köy öğretmenliği yaptığım Fatsa’da Fikri ile aynı çalışmaların içindeydik. Yeniden bir araya gelmemiz, onun İstanbul Sıkıyönetim Tutukevinden, benim Mamak’tan bırakıldığım 1974 yazıdır. Ortaokulda Türkçe öğretmeniydim. Aralık 1974’te İstanbul’da nikâhıma giderken damatlık takımımı Fikri Sönmez dikti. 12 Mart 1971 faşist darbesinin ezip geçtiğini sandığı devrimcilerin halk içine saldığı kökler yeniden filiz vermekteydi. Fatsa’da devrimci hareketliliğin merkezi TÖB-DER Şubesiydi. Sinop’tan Artvin’e kadar Karadeniz bölgesinde yayılmakta olan Dev-Yol’culuk Fatsa’da da kısa sürede egemen ideoloji haline geldi.

1975’te yeniden Fatsa’dan sürgüne gönderildiğim için bu tarihten sonra Fatsa’daki gelişmelerden uzak kaldım. Buna rağmen, devlet, “Fatsa Olayları” dediği bu ilçedeki gelişmelerden eşimle beni de sorumlu tutmaya kalktı. İddiaya göre bu gençleri ortaokulda Gülsün ve Selahattin Özakın’la birlikte bizler yetiştirmişiz. Bu suçlamayla bir ay Efirli’de tutuklu kaldık ve Erzincan Sıkıyönetim’den Ünye Ağır Ceza’ya nakledilen dosyamız, aradan on yıl geçtiği için insaflı bir yargıç tarafından zaman aşımından düşürüldü.

SOSYALİST BELEDİYECİLİĞİN İLK ÖRNEĞİ

Fatsa’da halk uyanışının temelleri 1963 yılına kadar gider. Fikri Sönmez, 1979 Belediye seçimlerinde başkanlığı büyük bir farkla kazandı. Sosyalist Belediyeciliğin ilk uygulaması Fatsa’da hayata geçirildi. İktidar çevrelerine göre bu bir felaketti! Ya Fatsa örneği başka yerlere de sıçrarsa faşizmin ve tefeciliğin, soygun ve sömürün hali ne olurdu!

Her halde şimdi pişmanlık yaşamakta olan ülkücüleri devrimcilerin üstüne saldılar. Ben sürüldükten sonra bir yıl daha Fatsa’da görev yapan eşim Şenal, ülkücü tehditlerin hedefi idi ve ortaokul öğrencileri, onu eve gidip gelirken korumaya aldılar. Fatsa’da karşılıklı vuruşmalar olmuş ve ülkücü militanlar Fatsa’yı terk etmek zorunda kalmışlar.

1980 Askeri darbesi Türkiye’den önce “Nokta Operasyonu” adı altında Fatsa’da yapıldı. Dev-Yolcular çekilmek zorunda kaldılar. Hükümet yıllarca Fatsa’da terör estirdi. Burada operasyonlar için bir askerî birlik görevlendirdi. Bunlar, her gün Fatsa sokaklarında halka korku vermek için yürüyüşler yaptılar. Yüzlerce, binlerce köylüyü de işkenceden geçirdiler. Bu gaddarlıkları, 1976’da bir ay kaldığım Efirli’de gençlerden dinledim.

1982’de Kenan Evren Anayasası oylanmadan önce Fatsa’da Boyacı Celal Abi’ye Fatsalıların bu anayasaya evet mi, hayır mı diyeceklerini sordum. “İster istemez evet diyeceğiz, yoksa bunlar bizi rahat bırakmazlar” dedi ve Fatsa, anayasaya Türkiye ortalaması kadar “evet” dedi!

Bu durumu yadırgamak mümkünse de tarihte örnekleri az değildir. Nice güzel bağlar viran olmuş, mamur yerleri otlar kaplamıştır. “Vardım ki yurdumdan ayağ çekilmiş!” diyen Bayburtlu Zihni’yi nasıl hatırlamazsınız?

FATSA ONU SAYGIYLA ANIYOR

Amasya’dan bir yakını tarafından cenazesi getirilince Fatsa’da imamlar cenaze namazını kılmaya korkmuşlar, köyünde ise bir stajyer imamı razı etmişler. Akrabası Ahmet Becioğlu, yıllar sonra yazdığı kitapta köylülerinin bile tabutun arkasında saf tutmaya korktuklarını ve namazı uzaktan izlediklerini yazıyor. Gene de bugünkü Fatsa’da her siyasi görüşten kişi Terzi Fikri’yi saygıyla anıyor. Hizmetlerini unutmuyor.

1980 Nokta Operasyonu, günümüzde sık uygulanan belediyelere kayyum atanmasının ilk vahşi örneğidir.

O yıllarda geçerli olan sol içi düşmanlıkların ise, yaşadığımız koşullarda tarihe karışmış olması gerekir. Fatsa devrimci belediyeciliği ve Terzi Fikri, halkçılığın ortak mirasına mal olmuş bulunuyor.