- Ceyla, arkadaş grubunun en gizemli karakteri. Eğlenceli entrikalarda kendini durumun merkezine koymak isteyen bir yapısı var. Duygularını dışarı çok fazla yansıtmıyor. Çevresinde bir tek Ayşegül’ü otorite olarak görüyor, dolayısıyla onun karakterindeki zaaflarına itaat ediyor. İnsanları önce dış görünüşüyle değerlendiriyor. Moda, marka ve partiler hayatının vazgeçilmezleri, çünkü bu renkli dünyayı izlemek hoşuna gidiyor. Her şeye hep mantığıyla hareket ederek yaklaşıyor. Tabii ilerleyen zamanlarda büyürken yaşadıklarının karakteri üzerindeki etkilerini ve değişimlerini göreceğiz.

* Ceyla, Heves ile Ayşegül arasında kalıyor hep. Sizce aslında hangi tarafta?

- Genelde kendini iyi hissettirecek tarafı tercih ediyor. Zaman zaman da tercihleriyle iki tarafı birbirine düşürmekten hoşlanıyor. Aslında en çok kendini şaşırtmayı seven bir kız Ceyla.

* Ceyla ile Gonca’nın ortak yönleri var mı? Ceyla gerçek biri olsaydı, Gonca’yı sever miydi?

- İkimiz arasında değişmez olan ortak bir taraf var: Zeka. Onun dışında gizemli olmak, benim çok sevdiğim bir durum değil. Çünkü bu, insanı tehlikeli durumlara götürür. Diğer sorunuza gelince... Eminim Ceyla, benimle baş edemezdi ve tehlikeyi sezince kesin benimle yakın arkadaş olmaya çalışırdı.

* Bu dizide olmak size neler hissettiriyor, “Küçük Sırlar”ın en çok nesini seviyorsunuz?

- Kalabalık ve harika bir ekibimiz var. Uzun saatler çalışıp büyük emek sarf ediyoruz. Yönetmenimiz de bizi çok motive ediyor. Sorunsuz ve yardımsever bir ekiple çalışıyorum. Bu nedenle çok şanslıyım...

PUNK ROCK’LA KORKUSUZ BİR YOLCULUĞA ÇIKIYORUZ

* “Canım Ailem” dizisinde Nurcan’ı canlandırıyordunuz, o karakter de biraz deli doluydu. Ceyla ile Nurcan arasında ne gibi farklar var?

- Nurcan’la Ceyla arasında büyük bir sınıf farkı var. Nurcan, duygularını, coşkularını dışa vurabilen, hayatı konuştuğu gibi yaşayan bir kız. Ceyla ise daha gizemli ve tehlikeli. Elbette her iki karakter de geldikleri yerin ve yaşadıkları hayatın zorluklarını ve güzelliklerini yaşıyor.

* Dizideki rol arkadaşınız Mehmet Can Mincinozlu ile “Punk Rock” adlı oyunda yer alıyorsunuz. Nasıl gidiyor tiyatro çalışmaları?

- Oyunun çok yüksek bir dinamiği var, seyirciler de kendilerini bu enerjiye kaptırıyor ve birlikte korkusuz bir yolculuğa çıkıyoruz. Buna canlı müzik de eşlik ediyor. Dot Tiyatrosu, bana sunduğu bu projeyle kendimi şanslı hissetmemi sağladı açıkçası. “Punk Rock” izlenmesi gereken bir yolculuk.

* Daha önce rol aldığınız “Bornova Bornova”, 46. Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film” ödülünü almıştı. Yeni bir film projeniz var mı?

- “Bornova Bornova”, benim ilk sinema deneyimimdi. İnan Temelkuran’la çalışmak da çok keyifliydi. şimdi senaryosunu okuduğum bir-iki sinema filmi var, onları değerlendiriyorum.

Dilara Öztunç/Heves: Saflık Heves’e yakışıyor

* Heves’i nasıl yorumluyorsunuz, nasıl bir karakter ortaya çıkardınız?

- Heves, biraz saf gözüken fakat çevresinde gelişen tüm olayların farkında olan bir kız. Çoğu zaman Heves’in kurnazlıklarını görüyoruz ancak bunları zekasına bağlayamayız, sadece hisleri çok kuvvetli bir karakter. Espri yapmayı, laf dalaşına girmeyi seven şımarık bir kız. Henüz yolun çok başında ve hayata dair hedefleri yok, kendi karakterini bulamamış biri. Kimi zaman onun iyi yönlerini, kimi zaman da birilerine benzemeye çalıştığı özenti hallerini görüyoruz. Ancak ben Heves’e şımarıklıktan çok saflığın yakıştığını düşünüyorum ve öyle yorumluyorum onu.

* Heves, babasıyla yaşıyor. Peki ilerleyen bölümlerde annesini de görebilecek miyiz?

- İnanın bunu ben de bilmiyorum.

* Heves ile Dilara arasında ne gibi farklılıklar var?

- Aralarında dağlar kadar fark var. Dilara kendini bildiği andan itibaren hep hedefler belirlemiş ve onlara ulaşmaya çalışmıştır. Heves’in hayata dair bir kaygısı yok. Dilara attığı adımın büyüklüğünü tartar, her şeyi kendisi yapar, en farklısını üretir, sıradanlıktan tamamen uzaktır. Herkesten farklı olmayı o kadar çok sever ki, kimi zaman yadırganır.

* Heves önümüzdeki günlerde aşk yaşayacak mı?

- Senaristlerimiz yazarsa yaşayacaktır ama henüz ben de bilmiyorum neler olacağını.

BİRKAN BENİM ÇOK SEVDİĞİM BİR ARKADAŞIM

* Dizide Demir’i canlandıran Birkan Sokullu ile aşk yaşadığınız söylendi. Doğru mu bu?

- Birkan benim çok sevdiğim ve çok da iyi anlaştığım bir arkadaşım. Hakkımda birçok yalan haber yapıldı. Daha önce Kıvanç Tatlıtuğ’la da aşk yaşadığım iddia edilmişti, üstelik çıkan haberler benim ağzımdan yazılmıştı. Ben de ilk kez böyle bir durumla karşılaştığım için oturup ağlamıştım. Ancak zamanla bu işlerin nasıl yürüdüğünü anladım ve Birkan’la çıkan haberleri görünce sadece güldüm. Bu tür haberleri, yaptığımız işin yan etkisi olarak yorumluyorum.

* Elite Model Look yarışmasında üçüncü olmuştunuz, sizi podyumlara değil de dizi setlerine yönelten şey neydi?

- Ben ilkokul zamanlarımda evde kendi kendime defileler hazırlardım. Müzikler açıp klipler çekerdim. Pazardan aldığım oyuncak kılıçlar, şapkalar ve kıyafetlerle bütün mahallenin çocuklarına gösteriler yapardım. 15 yaşındayken anneme beni bir ajansa götürmesi için yalvardım. Bir sene boyunca uğraştıktan sonra ailem kabul etti ve bir ajansa kaydoldum. Gelin ilk iş, bir reklam filmiydi. Orada kamera önünün, oyunculuğun tadının apayrı olduğunu hissettim ve bu işi yapmaya karar verdim. Daha sonra da Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin oyunculuk bölümünü burslu olarak kazandım. Yani küçük yaşlardan beri istediğim ve hayata geçirmek için uğraş verdiğim meslek oyunculuktu. Mankenlik yapmak istediğim dönemler de oldu tabii. O işin de hâlâ tadı damağımda. Keşke insan sevdiği her işe aynı anda yetişebilse ve aralarında tercih yapmak zorunda kalmasa...