Babacan, 49 banka yöneticisiyle Devlet Konukevi'nde bir araya geldiği toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, çok verimli geçtiğini belirttiği toplantının amacının Türkiye'nin elde etmiş olduğu başarıyı yönetmek ve bu başarının daha ileriye doğru gitmesini sağlamak olduğunu söyledi.

Babacan, bankacılık sektörünün 2011'de 1 trilyon liralık aktif büyüklüğe ulaşabileceği ve kredi genişlemesinin yüzde 20-25'leri bulabileceğinin söylendiğinin belirtilmesi üzerine, bankaların kredi hacminde yüzde 20-25'lik bir büyümenin Orta Vadeli Program hedefleriyle uyumlu olduğunu ifade etti. Babacan, şunları söyledi:

"Bankacılıkta yüzde 20-25'lik dahi bir kredi hacmi büyümesi olsa Orta Vadeli Programımızın hedeflerinden, genel çerçevesinden bizim dengelerimizi uzağa götürmez. Ama bu konuda net bir hedefimiz yok. Hiçbir kurumumuzun net hedefi yok. 'Bankaların kredi hacmi 2011'de şu kadar artmalıdır, bankaların bilançosu şundan fazla büyümemelidir' gibi açık, zikredilmiş, hedeflenmiş bir rakam yok. Ama yüzde 20-25 aralığı, bizim Orta Vadeli Programımızla uygun. Bunun ötesinde hesabı kitabı olan banka varsa herhalde bu toplantıdan, bu tedbirlerden sonra belki bütçelerini bir yeniden gözden geçireceklerdir. Bunun ihtiyacı belki ortaya çıkacaktır. Nihayetinde her bankanın kendi vereceği karardır. Ama makro dengeler açısından da bunun takibi yapılır."

OLUMLU AYRIŞMA
Türkiye ekonomisinin şu anda pek çok gelişmekte olan ekonomiden farklılaştığı, olumlu şekilde ayrıştığını ifade eden Babacan, "Ancak daha proaktif bir yaklaşımla ileride küresel ekonomide, Avrupa ekonomisinde olabilecek sıkıntılı bir tabloya karşı şimdiden neler yapabiliriz. Bugünden hangi adımları atmalıyız ki şimdiye kadar gösterdiğimiz ihtiyatlı duruşu ileriye doğru korumuş olalım. Bugün bunların beraberce tartışmasını yaptık, görüş alış verişinde bulunduk" dedi.

Toplantının son bölümünde, katılan kurum başkanları ve Hazine Müsteşarının soruları yanıtladığını anlatan Babacan, toplantıya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

"Son alınan tedbirlerin ve bundan sonraki dönemde alınabilecek tedbirlerin arka planında ne vardır. Bunun düşünce temelinde neler vardır, ileride neler beklenebilir, bunları değerlendirdik. İlgili otoritelerimizin, kurumlarımızın özellikle finansal istikrar noktasında çok yakın bir eş güdüm, iyi bir iletişim içinde olması gerekiyor.

Öte yandan, aldığımız kararların doğrudan etkili olduğu finans sektörümüzle çok güzel istişareler gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bundan sonraki dönemde de iletişim kanallarımızın sürekli açık olacağını söyledik. Uygulamalarla ilgili ufak tefek pürüzler, sıkıntılar hep olabilir. Çünkü yeni her karar, hele hele gelişmekte olan ülkelerde hiç denenmeyen, özgün bir şeyler yapıyorsanız. Bunların sağda solda ufak tefek arzu edilmeyen sonuçları da doğabilir. Bunları hemen öğrenmemiz, haberdar olmamız gerekiyor ki düzeltici adımları zamanlıca atabilelim."

"BİRTAKIM RİSKLERİN OLUŞABİLECEĞİ ÖNGÖRÜMÜZ VAR"
Babacan, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Babacan, bir soru üzerine, 22 Aralık 2010 tarihi itibariyle Türkiye ekonomisinde risk oluşturabilecek ciddi bir tablonun bulunmadığını belirterek, şunları söyledi:
"Ancak küresel konjonktüre ve özellikle Avrupa konjonktürüne bakarak 2011 ve sonrasında belli birtakım risklerin oluşabileceğiyle ilgili bir öngörümüz var. Bu illa olacak, illa gerçekleşecek anlamında değil.
Senaryo analizleri yaptığımızda, 'ne türlü gelişmeler yaşanabilir' diye baktığımızda bazı riskli senaryolar duruyor orada. Dolasıyla bizim bugün aldığımız tedbirler ileride olabilecek sıkıntılarla ilgili tedbirler. Yoksa bugün ciddi sıkıntımız var, problem yaşıyoruz. 'Sıkıntılı, karanlık bir tablo içine girdik, o tablodan çıkmak için bu önlemleri alıyoruz' diye böyle bir durum yok. Onun değerlendirmesini iyi yapmak lazım. İleriye bakarak bugünden alınmış kararlardır."

"AMACIMIZ 2011'DE DE SEKTÖRÜN BÜYÜMEYE DEVAM ETMESİ"
Bakan Babacan, 2004, 2005 ve 2006'nın bankacılıkla ilgili çok önemli reformları yaptıkları ve bankacılıkla ilgili çerçeveyi sıkılaştıran uygulamalara girdikleri bir dönem olduğunu ifade ederek, 2008-2009 krizinde bütün dünya genelinde bankacılık sektörü ciddi sıkıntı yaşarken, Türk bankacılık sektörünün bu dönemi sapasağlam, çok yüksek sermaye rasyosuyla, çok ciddi bir güvenle atlattığını söyledi.

Babacan, "Son dönemde alınan tedbirler 2011 için sektör büyüklüğündeki beklentileri etkiler mi?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Buradaki amacımız, bankacılık sektörümüzün büyümeye 2011 yılında da devam etmesi. Reel olarak büyümeye devam etmesi. Aynı zamanda yine 2011'de gayri safi yurt içi hasılaya oranla bankalarımızın toplam aktifinin büyümesi. Ama bu büyüme meydana gelirken bunun ölçülü oluşu ve bizim makro ekonomik hedeflerimizle, makro ekonomik çerçeveyle uyumlu oluşu ve belli bir ölçünün üzerinde gidince olabilecek risklere karşı da şimdiden ihtiyatlı olunması. Yoksa şu anda bugünkü toplantıda çizilen ve Merkez Bankamızın, BDDK'nın vermiş olduğu vizyon, perspektif, 2011 yılında bankacılık sektörümüzde yine ciddi bir büyüme oranı zaten öngörüyor. Önemli olan, Orta Vadeli Programımızla uyumlu, tutarlı bir finans sektörünü ve Orta Vadeli Programımızla uyumlu ve tutarlı cari denge rakamını beraberce oluşturabilmek. Orta vadeli programımızın düzgün bir şekilde uygulanışı, program hedeflerine ulaşmamız her açıdan yani sadece bütçe, bütçe dengesi açısından değil, aynı zamanda cari denge, bankacılık sektörü açısından...Bütün bunların bir bütün olarak gerçekleşmesi önem taşıyor.

ÖZİNCE: FAİZ HÂLÂ CAZİP
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, ''Bu son alınan kararların bilhassa tahvil ihracıyla ilgili kararların çok işe yarayacağını düşünüyorum. Reel sektörü veya tüketiciyi rahatsız edecek bir durum olacağını düşünmüyorum. Kaldı ki, faiz oranlarının yükselmesi söz konusu olsa dahi, ben yine bu faiz oranlarının çok cazip seviyelerini koruyacağını düşünüyorum'' dedi.

Özince, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında gerçekleştirilen, finans sektörüne yönelik son dönemde uygulamaya konulan düzenlemelerin ele alındığı ve 49 banka yöneticisinin katıldığı toplantının ardından yaptığı açıklamada, bankacılık sektörünün ekonomi yönetimindeki istikrarlı duruşla bugünlere geldiğini ifade etti.

Bundan sonrasında bütün konunun hem ekonomi, hem Türkiye ve hem de sektör açısından istikrarlı ve sürdürülebilir bir gelişmenin devam etmesi olduğunu belirten Özince, ''Bu ve benzer yaklaşımlarla, bu şekilde bir eşgüdümle Türkiye'nin çok daha iyiye yöneleceğini ümit ediyorum. Çok kısa bir zamanda da reytingini yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkartacağını düşünüyorum'' dedi.

Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Başkanı Fahrettin Yahşi ise, Türkiye'nin finansal istikrarı yakalamış bir ülke olduğunu, bu finansal istikrarın sürdürülebilirliği ve daha da güçlenmesi açısından 'proaktif' bazı önlemlerin alındığını söyledi.

Yahşi, sektörün gelişimi açısından önem arz eden bu toplantıda, bankalar ile hükümet ve etkili otoriteler arasında çok ciddi bir eşgüdümün olduğunu gördüklerini kaydetti. Yahşi, ''Bunun proaktif bir önlem paketi olduğunu ve finansal sektörümüze olan güveni daha da artıracağını düşünüyorum'' dedi.

''SEKTÖRÜN BÜYÜMESİNİ DESTEKLEYEN BİR ANLAYIŞ GÖRDÜM''
Açıklamaların ardından Özince ve Yahşi gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Özince, ''Bankalar faizleri artırıp kredileri kısacaklar mı?'' sorusu üzerine, bankacılık sektöründe bir küçülme, kredilerin azalması tarzında bir tutumun olduğunu düşünmediğini, sadece makro ekonomiyle ilgili önlemlere bankacılık sektörünün de kendi çapında katkısının söz konusu olabileceğini söyledi.

Toplantıda, bankacılık sektörünün ciddi boyutta büyümesinin hiç yadsınmadığını gördüğünü belirten Özince, şöyle devam etti:

''Bugünkü toplantıda öyle sektörü değil frenlemek, bilakis büyümesini destekleyen bir anlayış gördüm. Merkez Bankası Başkanımızın sunumundan da bunu anladım. Ama hiçbir konuda gücümüzün ötesinde bir rahatlık içine de girmememiz lazım. Özellikle çok iyi yönettiğimizi söylediğimiz bankacılıkta vadeyle ilgili konuları da, vade riskini de daha iyi yönetebileceğimizi düşünüyorum. Ben, bu son alınan kararlarda bilhassa tahvil ihracıyla ilgili kararların çok işe yarayacağını düşünüyorum. Sonuçta reel sektörü veya tüketiciyi rahatsız edecek bir durum olacağını düşünmüyorum. Kaldı ki, faiz oranlarının yükselmesi söz konusu olsa dahi ben yine bu faiz oranlarının çok cazip seviyelerini koruyacağını düşünüyorum.''

TKBB Başkanı Yahşi ise, kredi fiyatlamasını oluşturan çok farklı faktörlerin bulunduğunu belirterek, ''Sadece tek bir faktöre dayalı bir fiyatlama söz konusu değil. Tek başına bugün alınan kararların kredi fiyatlarına direk ciddi miktarda yansımasını beklememiz çok da doğru olmaz'' dedi.

MERKEZ BANKASI BAŞKANI YILMAZ'IN SUNUMU
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın toplantıdaki sunumu, bankanın internet sitesinde yayımlandı. Buna göre Yılmaz sunumunda, Türkiye'de kredi genişlemesi ve bunun cari işlemlere etkisi üzerinde durdu.

Yılmaz, kredi genişlemesinin, Orta Vadeli Programdaki (OVP) makro ekonomik hedeflerle tutarlı bir düzeyde gerçekleşmesinin önemini vurgularken, bunun yanında, bankacılık sektörünün yükümlülüklerinin vadelerinin uzatılmasına yönelik önlemler alınmaya devam edileceğini belirtti.

Yılmaz, sunumunda, kredi genişleme hızı ve bunun cari açığa katkısı konusunda bilgi verdi ve kredi büyümesindeki 5 puanlık artışın, cari açığı 2,1 puan artırdığını ifade etti.

Yılmaz'ın 2011'e ilişkin verdiği bilgiye göre de, örneğin kredi artış hızı yüzde 15'den yüzde 20'ye çıktığında cari işlemler açığının GSYH'ye oranı da yüzde 1,2'den yüzde 3,3'e çıkıyor.


(sb)