Sık rastlanmayan bir kadın modeli Ayşegül Aldinç. Mesafeli, seksi, bağımsız, çocuksuz, azıcık gizemli ama her zaman fevkalade hoş ve zarif... Çok yakında duymaya başlayacağımız ‘O Kız’ adlı single’ı için çektirdiği fotoğraflarla da fena halde merakımızı gıdıklamış bulunuyor. Zamanı dize getirmiş gibi. Yine de teklifsizce yaşını, kilosunu ve aşk hayatını soramıyorsunuz. Sorsanız bile, tatlı tatlı geçiştiriyor

10 yıl Sabah’ta iki yıl da Posta’da yazı yazdıktan sonra, asıl işimin şarkı söylemek olduğunu hatırladım.

Yaşlanma sürecini geri almak için önlem almak zorunda hissediyorsunuz ufak tefek dokunuşlarla. Yüzüme de öyle büyük şeyler yaptırmadım; biraz botoks biraz da vitamin iğneleri filan...

Ben ikona kokana bir kadın da, salmış da olabilirdim. İkisini de yaşadım. Yoksa yazı yazamazdım. O zaman gözleyen insandım, şimdi yeniden seyredilen oldum.

ACISIZ KAZANÇ OLMAZ DEDİM

Kendimi restore ettim. Daha topluydum artık kaslıyım, beslenmeme çok dikkat ediyorum. Yabancı şarkıcılar gibiyim. Bara ve kafeye gitmek gibi masum bir gece hayatım vardı, onu da kestim. Çünkü sosyal olunca yemek yiyor, içki içiyorsun.

Varlıklı bir ailede büyümedim ama bir evin tek kızı olduğum için, bir dediğim iki edilmedi. Alışverişi sever, rehabilitasyon gibi görürüm. Beğendiğim şeyler üstümde güzel durmayınca çok kötü hissettim.

Kendi kendime, “Ayşegül bu kadar serme, kendine karşı sorumlulukların var” dedim. Acısız kazanç olmaz’ (No pain no gain) diye bir laf var. Çok katı bir rejim de yapmadım. Ama jimnastik yapmaya başladığında biraz acı çekiyorsun doğrusu. Toplam yedi kilo verdim. Yapabildiğinde de kendi kendine hava atıyorsun.

Sekiz yıldır spor yapıyorum; kardio, yüzme ve ağırlık... Salona gidiyorum, evde de küçük bir spor odası var. Arka arkaya üç-dört gün yapamadığımda da kendimi suçlu hissediyorum.

Sporun salgıladığı endorfin uyuşturucu gibi, insan istiyor. Mesela güzel yemek yaparım, kendime daha az lezzetli şeyler hazırlıyorum. Her şeyin bir bedeli var. ‘Ye Dua Et Sev’ filmine gittim, makarnayı oradaki gibi yemeyeli o kadar zaman olmuş ki!

BİN KİLO OLSAM BAKAR GEÇERDİNİZ

Yıllarca güzel kadın olarak görülmeye de bir tepki olabilir belki, biraz kendini bırakmak. E, o da insan; yiyecek, içecek, sırt üstü yatacak... Ama sorumluluk ağır basıyor ve şimdiki Ayşegül’ü daha çok seviyorum. Memnunum hayatımdan, asıl sancılı olan karar alma süreci. Sigarayı hatta çayı, kahveyi bile tek tük alıyorum. Hiçbir şeyin küpüne düşmemeyi öğrendim.

Alıştım artık gözle tartılmaya. Burası bir er meydanı, hoşuna gitmeyen şeyleri duymaya da eyvallah demelisin. Sadece vücutla olacak iş değil, şarkı söylemediğimde bile düzenli şan dersi aldım ben. Ama bin kilo olsaydım, “Bir zamanlar hoş kadındı” der, geçerdiniz. Çok acımasız olsa da, doğru: Genç görünmek ve zayıf olmak prim yapıyor.

Aslında bir tarafım bunları hiç desteklemiyor hatta sinirime dokunuyor. Ölsem gebersem, bırak sıfır bedeni 36 beden bile olamam ki... Şimdi tam denge günlerindeyim.

Hedonist tarafım akışına bırakmak, diğer tarafım da zamana karşı mücadele etmek istiyor. Antidepresan almadan ya da içkiye vurmadan bu süreci atlattığım için ruhen ve bedenen kendimi sağlıklı hissediyorum.

REDDEDİŞLERİMDE HİÇ AKLIM KALMADI

Beni asıl ben yapan; kabul değil reddettiklerim. Reddedişlerimde hiç aklım kalmadı. Bu yüzden para kaybetsem bile, her şeyin üstüne lap diye atlamadım. Kariyerimin başından beri tok satıcıyı oynadığım için, sonunda sahiden de öyle oldum.

Nasıl bir hayat yaşadığımı hiç bilmediler, hep tahmin ettiler. Facebook ve twitter’da kendimi teşhir etmeyi sığ buluyorum. İkili ilişkilerde şeffaf olsam da bazı şeyler de mahrem kalmalı. Biraz merak edilir olmak iyidir.

İlk kıpırtılar dört yıl önce başladı. Stüdyoda iki albüm çıkaracak kadar şarkı kaydettim. Bir single daha yapıp, sonra albüm çıkaracağım. İlk defa vokal koçu kullandım, Cihan Okan yardımcı oldu.

DOĞURSAYDIM BAŞKA DA BİR ŞEY YAPAMAZDIM

Bedenimin filan bozulması umurumda değil, fakat çocuk yapsaydım başka da bir şey yapamazdım gibi geliyor. Annelik güdüm pek gelişmemiş. Yeni çocukları gördüğümde bu kararımı sorguladığım da oluyor ama ‘en iyi tekne arkadaşınkidir’ gibi bir his yaşıyorum. İleride dostlarım beni yalnız bırakmaz umarım. Annemin de uzun ömürlü olmasını umuyorum.