Rektörlerle bir araya gelen Başbakan, ceza alan İTÜ’lü öğrencileri hatırlattı, demokrasi dersi verdi. Gelişmelerden gazeteler aracılığıyla haberdar olduğunu söyleyen Başbakan, protestoları acizlik olarak nitelendirdi. Kılıçdaroğlu'nu bu kez de YÖK'le vuran Erdoğan, bu konuda verilmiş bir sözünün olmadığını ancak seçimlerden sonra konuyu gündeme alacaklarını söyledi.
Başbakan Tayyip Erdoğan,  Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde rektörlerle bir araya geldi. Toplantıda üniversitelerin sorunları konuşuldu. Başbakanlık çalışma ofisinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, bazı öğrenci grupları protesto gösterileri düzenledi. Başbakan, konuşmasında özetle şöyle dedi: 
"ÜNİVERSİTELERDEKİ YASAKLARA TEPKİ"
Konuşmasında üniversitelerdeki yasaklardan da şikayet eden Erdoğan, bu dönem içerisinde bazı bilim insanlarının tezlerindeki kaynakçalarından bile fişlendiğini iddia etti. İşte Erdoğan'ın sözleri:
Biz, komünizm tehdidi gerekçesiyle, Rus Dili ve Edebiyatı bölümlerinin kapatıldığı dönemleri gördük. İrtica paranoyasıyla, Arap Dili ve Edebiyatı bölümlerinin kapatıldığına, bu bölümlere öğrenci alınmadığına şahit olduk. Nice bilim adamlarımız, nice bilim kadınlarımız, mastır ve doktora tezlerinde seçtikleri konulardan dolayı, referanslarından, dipnotlarından dolayı takibe uğradılar, soruşturmaya tabi tutuldular, hatta üniversiteden uzaklaştırıldılar. Özgürlüklerin zemini, özgürlüklerin teminatı olması gereken üniversiteler, bizim ülkemizde on yıllar boyunca yasaklarla, kısıtlamalarla, baskılarla, üzülerek ifade ediyorum ’ikna odaları’ gibi insanlık dışı uygulamalarla anıldılar. On yıllar boyunca bu ülkede, bilim, bilim insanlarının sorunları, üniversitelerimizin kalitesi değil, maalesef sakal, bıyık, kılık kıyafet konuşuldu.
"BENİM BİLGİM YOK"
Protestocu gençlere verilen cezalarla ilgili bilgisi olmadığını suç duyurusunda da bulunmadığını söyleyen Erdoğan, tepkilerin ise demokratik olmadığını şu sözlerle ifade etti:
"Şimdi birileri çıkıp, “Öyleyse protestocu gençlerin maruz kaldığı muamele nedir?” diye soracağından eminim. Peşinen söylüyorum: Benim bu konuda hiç bir suç duyurum olmamıştır. Mesele tamamen yargının tasarrufudur. Hatta yaşandığı söylenen olaylardan bile haberim olmamış, gazete haberlerinden sonra bilgi sahibi olmuşumdur. Ayrıca, protestonun, kırıp dökmek olmadığı, şiddete başvurmak olmadığı, demokratik bir hak olarak protesto ile yakıp yıkmanın yan yana gelemeyeceği de açık bir gerçektir. Hiç kimse, demokratik ortamdan, özgürlük ortamından istifade ederek, bu hakkı başkalarını susturmak, başkalarını konuşturmamak, başkalarına şiddet uygulamak olarak kullanamaz. Özgürlük ortamı, eleştiriye, tartışmaya, sorgulamaya açık olmaktır, yumurta atarak, ayakkabı fırlatarak, hakaret ederek konuşan insanları susturmaya çalışmak, ifade özgürlüğü değildir. Üniversitesi için yatırım yapan, destek veren, açılışa gelen devlet yöneticilerine karşı öğrencileri kışkırtmak, eyleme sevk etmek de özgürlükten yana olmak değildir. Sadece eğitim noktasında yaptığımız yatırımlar, bu ülkenin özgür zihinlere ulaşabilmesi için ne kadar farklı bir yerde durduğumuzun en açık ispatıdır." 



 HABERİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN!
 

"YÖK İÇİN KOLLAR SIVANDI"
Erdoğan, YÖK'ü kaldıracakları yönünde bir sözünün bulunmadığını da söyleyerek, gerekli değişiklikler için çalışmalara başlandığını söyledi. Erdoğan, YÖK değişikliği için de tarih verdi:
"YÖK, Yükseköğretim Yasası’nda değişiklik için kolları sıvadı. Bir komisyon eşliğinde, tüm üniversitelerle istişare halinde, üniversitelerin, bilimin, özgür düşüncenin önünü açacak bir yasayı inşallah seçim sonrasında ele alacak ve YÖK’ü, düzenleme yapan, politika üreten bir kurum haline dönüştüreceğiz. Yani reform dönemi başlatacağız. Bazıları ’YÖK’ü kaldıracaktınız’ diyor. Benim bugüne kadar YÖK’ün kaldırılmasına yönelik hiçbir açıklamam olmamıştır. Bu bir yalandır. Ama reform noktasında bu konuda anamuhalefet partisiyle görüşmelerim olmuştur. Daha önceki genel başkanla görüşme yapmışımdır ve kendileri bana maalesef şunu söylemişlerdir: ’Bu rejimin bekasıyla alakalıdır. Sakın bunu gündeme getirme.’ Ama bugün kendileri de gündeme getiriyorlar. Ve üstelik reformu değil, kaldırmayı gündeme getiriyorlar."