Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) türban araştırmasına göre, türban yasağı sadece kamuda değil, özel sektörde de etkili ve özel sektör de türbanlı kadını çalıştırmaktan kaçınıyor.
Rapor, 3 farklı şehirde toplam 79 uzman meslek sahibi başörtülü kadın ve 25 erkekle yapılan mülakatlar sonucu, TESEV’in Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dilek Cindoğlu ve TESEV Üyesi ve hukukçu Dilek Kurban tarafından hazırlanan raporunda, temel olarak 2010 Türkiyesi’nde uzman meslek sahibi başörtülü kadınların iş dünyasında yaşadıkları sıkıntıları gözler önüne seriyor. Çalışmanın sonucunda “kamudaki başörtüsü yasağının, özel sektördeki uygulamaları da doğrudan ve dolaylı yollarla etkilediği” bulgusu ortaya çıkıyor. Rapor, Aralık -Haziran arasında Ankara, İstanbul ve Konya’da gerçekleştirilen saha çalışmalarında kadın ve erkek kanaat önderleri, meslek sahibi ya da çalışmayan farklı gruplarda 79 kadın ve 25 erkekle görüşülerek hazırlandı.
Bir Basın toplantısıyla raporu açıklayan Dilek Cindoğlu, Türkiye'de yüksek öğrenimli kadınların 80'li yıllarda iş yaşamına daha fazla oranda katılmaya başladığını söyleyerek, "Bu türban yasağından dolayı kadınları uğradığı ayrımcılıklar işverenlerin tek tek kişisel tutumlarıyla oluşan bir şey değil. Çok daha yapısal, başörtüsü yasağının varlığının getirdiği bir netice" dedi.
YASAK KALKARSA AYRIMCILIK BİTER
Dilek Cindioğlu, kamusal alandaki başörtüsü yasağının özel sektörü de etkilediği konusuna vurgu yaparken, yasağın girişimci kadınların önüne de engeller çıkardığını belirtti. Kadınların yüzde 60’ının başörtülü olduğu bir ülkede varolan bu yasağın bu kadar büyük bir yüzdeyi okumaktan mağdur, işgücüne de katkısız bıraktığını belirten TESEV Başkanı Can Paker de “Bu ayrımcılığın ortadan kalkması için öncelikle yasağın eğitimden kalkması gerekiyor. Bununla da sınırlı kalmayıp başörtüsü yasağının kamu sektöründen de büyük ölçüde kaldırılması gerekiyor” dedi.
Keşke başörtülü olmasaydınız...
İş başvurusu sırasında yaşadıkları en zorlu sürecin özgeçmişi fotoğraflı mı fotoğrafsız mı yollayacakları seçiminde yaşadıklarını belirten başörtülüler, çoğu kez iş görüşmesi sırasında mesleki özelliklerinden ötürü kabul gördüklerini ama “Keşke başörtülü olmasaydınız, bizim için şartlarınız çok iyiydi” cümlesiyle karşılaştıklarını söylüyor.
İşe girmeyi başaran başörtülü kadınlar ise, “Çoğunlukla evin kızı olarak kabul ediliyoruz bu nedenle de bizi annesi, anneannesiyle özdeştirenler için ‘abla, bacı’ oluyoruz diyorlar. Aynı görevdeki başı açık insanlardan daha az para alıyoruz” dedi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan TESEV Başkanı Can Paker ise, Türkiye'de olan türban yasağının hem yasal hem de kültürel olarak devam ettiğini öne sürdü.
Paker, "Bu Türkiye'de türbanla okuyup, ondan sonra meslek sahibi olmak isteyen kadınların önünü kapatıyor. Böyle bir hevesi olan kadınlarımız ya büyük zorlukları göze alıyorlar ya da hiç okumuyorlar. Okumuş olanlar, yani üniversite mezunu ve meslek sahibi olanlar da okudukları mesleği uygulamakla ilgili büyük zorluklarla karşılaşıyor. Kamuya alınmıyorlar, özel teşebbüsün kendini laik diye tanımlayan büyük bir kısmına alınmıyorlar. Biraz daha mütedeyyin kısma ise alınsalar bile düşük ücretle alınıyorlar" dedi.
Paker, Türkiye gibi çok genç nüfuslu ve kadınlarının yüzde 60'ının türban taktığını öne sürürek, Türkiye'de böyle bir ekonomik gücün iş dünyasına katılmasının engellendiğini iddia etti.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan TESEV Başkanı Can Paker, türban yasağının eğitim kurumlarından başlayarak kaldırılması gerektiğini savundu.