Üniversitelerde ve ilkokullarda başörtüsü tartışmaları sürerken, asıl tartışılması gereken bir şey arka plana itildi. Müdürden öğretmene/idari personele, idari personel/öğretmenden öğrenciye ve öğrenciden öğrenciye yapılan, ilköğretim okullarına kadar mağdur yaşını küçültmüş olan taciz…

Geçtiğimiz aylarda üç ilköğretim okulu daha taciz haberleriyle gündeme geldi. Aslında bu sayı üçten çok daha fazla. Fakat bilinen, duyulan, tacizcinin ve tacizciyi koruyanların deşifre olduğu vakalar parmakla sayılacak kadar az. Biz de iki vakanın üzerine gidip daha görünür hale getirmeye çalıştık.

Yurdu olan, eğitim kalitesi oldukça yüksek olarak bilinen köklü eğitim kurumlarından birinde meydana gelen olay, birçok öğretmenin ve idarecinin istifası ve sözleşmelerinin feshiyle sonuçlanmış. Sözleşmesi feshedilen öğretmenlerden birisi, isim vermemek, çocuklara bir zarar gelmeyeceğini garantilemek şartıyla olayları şöyle anlattı:

TACİZ EDİLEN KIZLARIN OKUL KAYITLARI SİLİNDİ

“İki kız öğrencimiz, öğretmenin odasına girip yazılı kâğıtlarına bakmışlar. Onları gören büyük sınıftan erkek öğrenciler de tehdit etmişler, kız öğrencileri taciz etmişler.Öğretmenler önce revirin altındaki odaya kilitlemişler kızları. Sonra kayıtları alınmış. Babaları ölmüş bu çocukların. Eve gönderilen kızların velilerinden biri, kızının hareketleri değişince işin üzerine gidip anlıyor.

“Tabi ki üzerine gittim olayın. Müfettiş geldi soruşturma için, yoğun bir şekilde anlattık. Hatta ben davet edilmeden gidip ifade verdim. Sonra lojmanda kapı kapı dolaşmaya başladı bir öğretmen arkadaş, ‘insanları korkutuyorlar. Propaganda yapıldı, bu münferit bir vaka diye.

BU İŞİN PEŞİNDEKİ ÖĞRETMENLERİN SÖZLEŞMELERİ İPTAL EDİLDİ

“Müfettişler geldi, gittikten sonra okuldan, haziran ayı gelmişti. 30 Haziran günü okulda öğretmenlerin sözleşmesi yenilenir. Biz bunu beklerken, 23 öğretmeninki yenilenmedi. Bu işle yoğun şekilde mücadele eden arkadaşlar var. Bu müfettişlere konuşmasaydık mümkün değildi bu. Bu işi bu organize eden iki kişiydik. Kimse benim öğretmenliğimi yargılayamaz, sözleşmemin yenilenmemesi tamamen politik bir karar.

“Kamuoyu baskısı oluşturduk kurumda. Hukuki olarak mahkemeye yansıdı cinsel taciz boyutu. Milli Eğitim müfettişleri soruşturmalar yaptı, İçişleri Bakanlığı yaptı. Bu işi yanlış yöneten, üzerini kapatmaya çalışan idareciler de görevden alındı.”

“BOŞANDIN, İHTİYAÇLARIN VARDIR”

Başka bir olay da geçtiğimiz aylarda Gaziantep’te yaşandı. Gaziantep’te bir lisede müdür yardımcısı olan 37 yaşındaki Aysun U., müdür vekili 47 yaşındaki Fatih Ç.’nin cinsel tacizine uğradığını ileri sürerek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Aysun U. müdür vekili Fatih Ç.'nin “Eşinden yeni boşandın, cinsel ihtiyaçların vardır” dediğini, ilişkiyi kabul etmeyince de “Sen gününü göreceksin” diyerek tehdit ettiğini ileri sürdü.

Cumhuriyet Savcılığı müdür yardımcısı Aysun U.'nun şikayeti üzerine soruşturma başlatırken, olayın bir başka boyutu da Milli Eğitim Müdürlüğü'ne yansıdı.

Müdür Vekili Fatih Ç.’den 2006 yılında aynı gerekçeyle şikayetçi olan başka bir kadın öğretmenin de sürgün edildiği ortaya çıktı.

Bir de İstanbul’da bir ilköğretim okulunda, müdürle idareci arasında yaşanan taciz skandalı var.

Taciz mağduru genç kadını arayıp “neler yaşadığınızı anlatır mısınız?” diye sorduğumda, bu haberin yapılmasından memnun olacağını söyledi ve uzun süredir içine attıklarını ağlayarak, titreyerek ve zaman zaman sesi kısılarak da olsa birer birer anlattı.

“ODAMA GİREMESİN DİYE KAÇ KEZ KAPIMI KİLİTLEDİM”

“Bu adam beni sürekli sözlü olarak taciz ediyordu, 2004’ten beri. Sözleşmeli olduğum için işsiz kalma korkusuyla sustum, öğretmen arkadaşlardan yardım istedim sadece. Kendimi kaç kez odaya kilitledim gelmesin diye. Ama sonra daha ağır tacizde bulunmaya başladı. En sonunda fiziksel olarak saldırıda bulundu. Ben de şikayetçi oldum. Asıl ondan sonra başladı olaylar.

“İFADE SIRASINDA SİNİR KRİZİ GEÇİRDİM”

“Başıma gelenleri anlattım, 7 saat boyunca ifade verdim. Yanımda bir sürü erkek öğretmen, tüm polisler erkek, bu olayı erkeklere anlatmak çok zordu, ifade sırasında sinir krizi geçirdim. Üstelik müdürle organize çalışıyorlar, mesela müdür yardımcısı da olaydan haberdar ve biliyorum diyor, ama onu tutanağa geçmiyorlar. Bir de ben olayın 2004’ten beri devam ettiğini söylüyorum. Daha önce uyarmışlardı beni, 2004’te oldu dersen zaman aşımına uğrar diye. ‘2004’ten beri’ ifadesi yazılmalıydı oraya, polisleri bu konuda uyardım. Bana dediler ki ‘bize işimizi mi öğretiyorsun’. Bir daha bir şey demedim tabi, ama ‘2004’te’ yazmışlar tutanağa, zaman aşımına uğradı ve savcılık aşamasında dava kapandı.

“Biz bu olayı deşifre etmek için çok uğraştık tabi, velilere, öğrencilere, diğer memurlara anlattık. En sonunda sürgün edilecek dediler, ama çok daha iyi bir okula yine müdür olarak atandı. Yani bu adam hala eğitim camiasının içinde. Biz yine de durmadık, yeni okulunda da deşifre ettik müdürü, kapının önünde bekledik, velilere anlattık. Dosyayı meclise gönderdik, dikkate alınmadı. CHP milletvekili İnce gensoru verdi, ama sonuç gördüğünüz gibi ödüllendirme oldu.

“SAVCI, GEREKÇE GÖSTERMEDEN İTİRAZ DİLEKÇEMİ ALMADI”

“Savcılıktan iptalle ilgili kağıtlar geldiğinde 10 gün itiraz hakkım vardı. Savcının kapısında 3 saat bekledim. İçeri girdim, elinde tespihle, bakışlarıyla taciz ederek sordu ‘ne istiyorsun’ diye. Yalnız olmamız gerekiyor aslında ama karısıyla çocuğu da orada, çocuğu koşturuyor oyun oynuyor. Anlattım derdimi. Almıyorum ben bu dilekçeyi dedi. Ama böyle bir hakkı veya yetkisi yok, almak zorunda, almıyorsa da resmi dille bir cevap vermesi lazım. Ben de bekleme odasında, düşük, rencide olmuş, yazık, zavallı vaziyette açıklama yaptım.

“Gördüğünüz gibi organize bir yıpratma var. Tacizden öte, sonrasında yaşadıklarımdan etkilendim, travma yaşadım. Müdür taciz ediyor, okuldaki öğretmenler dedikodusunu yapıyor ama destek olmuyor. Savcı hakkımı kullandırtmıyor. Tek başına yıldırıyor insanı, örgütlülük lazım.

“HER ŞEYİ TEK BAŞIMA YAŞADIM”

“Her şeyi tek başıma yaşadım, travma, yalnızlık, çaresizlik. Herkes öğrendi, kaç kere ‘lanet olsun, vazgeçtim’ dedim. Yine ben mağdurum, yine ben. Herkes susarak suça ortak oluyor. Her yerde garip sorular, baskı gördüm, azar işittim, tehdit edildim.

“Sözleşmeli olduğum için işten çıkarılmam çok kolay. Bu olay olduktan sonra müdür gidip herkese ‘iyi çalışmıyor, işten kovmak istedim, o da iftira attı’ dedi. Herkes de ona inandı. Her şeyi göze aldım ben bir kadın olarak bunu açığa çıkarırken. O adamın ceza görmemesi beni bu hale soktu. Bu süreçte en çok desteği Eğitim-Sen’den gördüm, bir de Mor Çatı’ya gittim psikolojik destek için. Şuan Eğitim-Sen’in avukatı, AİHM’e başvurmak için dosyanın üzerinden geçiyor.”