Norveç’te düzenlediği saldırılarla 93 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik, Norveç toplumuna uyum sağlamış bir birey olmak üzereyken, son 10 yıl içinde büyük bir değişim gösterdi. İnternette katıldığı sohbetlerden, ailesinde yaşadığı sorunlara ve topluma bakışına kadar, Breivik son yılların en büyük katliamını işleyen bir caniye dönüştü.
 
Breivik, geçen hafta Oslo’daki çiftliğinde ne toplu cinayet planları yaptığı ve patlatacağı bombanın ayarıyla uğraştığı zamanlar dışında bilgisayar oynuyor, internetteki bloglarda chat yapıyor, pop müzik dinliyor ve genelde annesiyle akşam yemeği yediği Pazar günleri hariç “True Blood” adlı diziyi izliyordu.
 
Bu Breivik’in yıllarca özen göstererek devam ettirdiği paralel yaşamın bir işareti. Eski sınıf arkadaşları ve meslektaşları, Breivik’i dikkat çekmeyen ve akılda kalmayan bir insan olarak anlatıyor. Belki de Breivik kendi tanımıyla kendisini adadığı “şehadet operasyonu”nu gizlemek için bilinçli bir şekilde böyle davrandı.
 
Breivik, yıllarca internet forumlarında İslam ve göçmenlerin yarattığı tehditler hakkında tartışmalara katıldı. Breivik’in, Avrupa medeniyetini parçalara bölen sorunun çözümü için şiddete başvurmak gerektiğine ne zaman karar verdiği bilinmiyor. Cuma günü devlet binaları ve gençlik kampına düzenlediği saldırılar öncesinde, Breivik niyetini ortaya koymamaya özen gösterdi.
 
Breivik’i 2000’li yılların başında üye olduğu muhafazakar İlerleme Partisi’nden tanıyan Stig Fjellskaalnes, “Aklınızda kalacak hiçbir şey demezdi… O kalabalıktan biriydi. Yani unuttuğunuz kişilerdendi” dedi. Ancak Breivik, 10 yıl kadar önce değişmeye başladı. Bir zamanlar hip-hop dinleyen ve Müslüman bir dostu olan Breivik, 20’li yaşlarına geldiğinde Norveç’teki göçmenleri Avrupa’nın düşmanları olarak kabul etmeye, onlara destek sağlayanları ise hain olarak görmeye başlamıştı. Tüm bu insanlar infaz edilmeyi hak ediyordu.
 
Breivik, internette yayımlanan manifestosunda, “2000’li yıllarda Avrupa’nın İslamlaşmasına ve çokkültürlüleşmesine karşı verilen demokratik mücadelenin kaybedildiğini fark ettim… Alternatif muhalefet yöntemleri aramaya karar verdim… Protesto etmek bir şeye karşı olduğunuzu söylemek, direniş ise buna bir son vereceğinizi söylemektir. Ben direniş hareketine katılmaya karar verdim” ifadesini kullandı.
 
Tamamlaması üç yıl süren, 1,500 sayfalık manifestosunda, Breivik, dünyanın her yerinden yabancı karşıtı sağcı gruplarla ortak bir ülkü oluşturmaya çalıştı. Yakınlaştığı sağcı gruplar özellikle ABD merkezliydi. Breivik, ABD’li İslam karşıtlarının bloglarından alıntılara fazlasıyla yer verdi, üniversite ve havayollarına gönderdiği bombalarla Unabomber olarak anılan ABD’li Ted Kaçinski’nin manifestosunun büyük kısmını kendi manifestosuna kopyaladı. Ancak Kaçinski’nin manifestosundaki hakaretlerin nesnesi “solculuk” iken, Breivik için bu “çokkültürlülük” oldu.
 
İsveç Ulusal Savunma Üniversitesi’nden Magnus Ranstorp, “Breivik’in bir kıyamet senaryosu var. Avrupa’daki ‘Araplaşma’yı tersine çevirmenin 70–80 yıl alacağını düşünüyor. Kendisini tarihin bir parçası olarak kabul ediyor” dedi.
 
Radikallikten uzak bir genç olan Breivik, Norveç’in politik sistemine ayak uyduracakmış gibi görünüyordu. Oslo’nun orta sınıf ailelerinin yaşadığı Skoyen mahallesinde büyüyen Breivik’in babası memur, annesi ise hemşireydi. Breivik 1 yaşındayken boşandılar. Breivik manifestosuna çocukluk yıllarının mutlu geçtiğini not düştü.
 
SESSİZ AMA İSYANKAR
Norveç’in halihazırdaki kralı Beşinci Harald’ın ve oğlunun gittiği elit lisede eğitim gören Breivik, arkadaşları tarafından sessiz ancak akıllı ve az da olsa isyankar bir kişi olarak tanındı: Breivik üretken bir grafiti sanatçısıydı.
 
Lise yıllarının sonunda İlerleme Partisi’nin gençlik kollarına katılarak göçmen karşıtı gruplarla tanıştı ancak fazla iz bırakmadı. Yakınları daha sonrasında Breivik’in hayatla mücadele içine girdiğini, Fransa’ya giden babasıyla yabancılaştığını, babasının yokluğunda güvendiği kişi olan ablası Elisabeth’in ise ABD’ye yerleşerek orada evlendiğini belirtti. Adını vermeyen bir yakını, “Breivik’in ablasının gidişinin ardından tökezlemeye başladığını” belirtti.
 
Manifestosuna göre Breivik’in politik görüşlerinin değişmeye başladığı nokta da burası oldu. Müslüman gençliğin düşmanlığını algılamaya, göçmen çetelerin etnik Norveçli erkeklere yapılan saldırılar ile kadınlara yaptığı tecavüzlerle ilgili haberleri kavramaya başladığını belirtti.
 
Dagbladet gazetesi, Breivik’in 18 yaşında neo-Nazi hareketine ilgi duymaya başladığını, Nazi etkinliklerinde kapı görevlisi veya koruma görevi yaptığını, sonrasında ise neo-Nazileri eleştirmeye başladığını yazdı.
 
KIRILMA NOKTASI: NATO BOMBALAMASI
Breivik, günlüğünde “1999 yılında Sırbistan’ın NATO tarafından bombalanmasının kendisi için bardağı taşıran son damla olduğunu” belirtti. Breivik’e göre, “NATO operasyonu Hıristiyanların Müslümanlar uğruna Hıristiyan kardeşlerine ihanet ederek bir soykırımı durdurması” anlamına geliyordu.
 
Sonraki onyılı saldırı planı üzerinde yoğunlaşarak harcadı. Dört yıl önce Norveç Farmason locasına katıldı. Üye olabilmek için “günlük hayatında istikrarlı olduğunu göstermesi” gerekiyordu. Locanın lideri Ivar A. Skar, saldırıların ardından, “Breivik artık locadan dışlandı” dedi.
 
Breivik, saldırılar için gerekli finansmanı sağlayabilmek için “kendisine milyonlar kazandıran bir şirket kurduğunu” yazdı. Komşuları ise manifestosunda yer alan bu iddiaya şüpheyle yaklaşarak, “Breivik’e akrabalarından miras kaldığını düşündüklerini” belirtti.
 
Bombası için altı ton amonyum nitrat gübre alır aspirini saf asetilsalisilik aside çevirirken, internette Müslümanlık ve Marksizm karşıtı tartışmalara katılmaya devam etti. Breivik, bir keresinde muhafazakar Document.no sitesinin editörü Hans Rustad’la temas kurarak, ABD’deki Çay Partisi hareketi benzeri bir hareketi Avrupa genelinde başlatma teklifi götürdü.
 
NİYETİNİ ASLA BELLİ ETMEDİ
Breivik, internetteki forum ve bloglarda politik tartışmalar yapmadığı zamanlarda cinler, devler ve diğer fantastik canavarlarla savaşıyordu. Düzenli olarak World of Warcraft forumlarındaki sohbetlere katılan Breivik, avatar olarak çekici bir kadın karakter ve muhafazakar logo kullanıyordu.
 
Komşuları, normalde sık sık annesine akşam yemeği için gelen Breivik’in son haftalarda açık bir şekilde Oslo’da aile evine uğramadığını belirtti. Breivik, Oslo’nun doğusunda bir çiftlik evi kiralayarak aylarca süren çalışmalarda bombasını hazırladı.
 
Rustad, “Son derece tehlikeli adamlar niyetlerini gizlerler… Breivik’in yaptığı şey tam olarak buydu” ifadesini kullandı.
 
PRENSESİN ÜVEY KARDEŞİ DE KURBANLAR ARASINDA

Norveç'in Utöya adasında gençlerin katıldığı İşçi Partisi'nin kampına düzenlenen saldırıda Norveç Prensesi Mette-Marit'in üvey kardeşinin de öldüğü bildirildi.

Kraliyet sözcüsü Marianne Hagen, silahlı saldırganın kampta katlettiği gençler arasında Prenses'in üvey kardeşinin de bulunduğunu belirtti.

Hagen, ölen kişinin Mette-Marit'in 2008'de ölen üvey babasının oğlu Trond Berntsen olduğunu belirtti.

 
New York Times