2010 Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine göre Türkiye'nin, 134 ülke arasında 126'ncı sırada olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, “Bu konumumuzla Zimbabve, Senegal, Etiyopya, İran, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin gerisinde kalıyoruz” ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dedeman Otel'de kadın gazetecilerle bir araya geldiği kahvaltıda partisinin “Kadın Raporu”nu açıkladı.

Kılıçdaroğlu, bugünün CHP için çok önemli olduğunu, kadınlarla ilgili raporlarını açıklayacaklarını belirtti.

Geçen 3 ay içinde birçok raporu paylaştıklarını, CHP'nin her alandaki politikalarını açıklamaya özen gösterdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, bu raporların uzun bir süreçte hazırlandığını, göreve geldikleri günden beri bir üniversite gibi çalıştıklarını kaydetti.

“SEÇİMLERE KADIN HAKLARINI TARTIŞARAK GİRMEYİ ARZULADIK”

CHP olarak ülkenin yetişmiş insan gücünü, Türkiye'nin sorunlarına sosyal demokrat çözümler üretmek için seferber ettiklerini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bu yola çıktığımız ilk andan bu yana, bu uzun koşunun finalini bu raporla yapmayı planladık. Herkesin gözünün kulağının siyasette olduğu bu son düzlükte, kadın haklarını gündeme taşımak istedik. Seçimlere kadın haklarını tartışarak girmeyi arzuladık. İşte bu düşüncelerle hazırladığımız raporumuzu şimdi sizlerle paylaşıyoruz. CHP olarak seçime kadın haklarının tartışıldığı bir ortamda girmek istiyoruz.”

“KARŞIMIZDA KABUL EDİLEMEZ BİR TABLO BULUNUYOR”

Türkiye'de kadın haklarının fotoğrafını çektiklerinde, maalesef karanlık bir resimle karşılaştıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkeleri kadın-erkek eşitliği açısından değerlendiren 2010 Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine göre Türkiye, 134 ülke arasında 126'ncı sırada. Bu konumumuzla Zimbabve, Senegal, Etiyopya, İran, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin gerisinde kalıyoruz. Kadınların ekonomik hayata katılımı ve fırsat eşitliğinde 134 ülke arasında 131'inci sıradayız. Siyasi katılımda 99'uncu, eğitimde 109'uncuyuz. Karşımızda kabul edilemez bir tablo bulunuyor. Raporumuzda hem bu 3 konuya, yani ekonomik hayata katılım, siyasi temsil ve eğitim konularına hem de ülkemizin acı bir gerçeği olan kadına karşı şiddete değiniyoruz. Bu konularda Türkiye'nin ayrıntılı bir resmini çekiyor ve somut çözüm önerilerimizi sıralıyoruz.”

“TÜRKİYE BU AYIPLA DAHA FAZLA YAŞAYAMAZ DİYORUZ”

Türkiye'de kadınların bu 4 alan dışında da sorunları olduğunu bildiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Farklı kadın gruplarının farklı taleplerinin bulunduğunun bilincindeyiz. Ama bu saydığımız 4 konunun, tüm kadın gruplarının ortak sorunları olduğundan hareket ediyor ve bu konulara öncelik veriyoruz. Bu ortak sorunların başında kadına şiddet geliyor. 2008 verilerine göre, Türkiye'de her 10 kadından 4'ü erkeklerin şiddetine maruz kalıyor. Dört kadından biri yaşadığı şiddet sonucu fiziksel olarak yaralanıyor. Devlet kadınları ve kadınların yaşam hakkını korumuyor. Bu ülkede biz hala Güldünyaları, Ayşe Paşaları, Nebahat Karakayaları konuşuyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, Nahide Opuz davasında kadına karşı şiddeti engellemeyerek, kadınlara karşı açıkça ayrımcılık yaptığına hükmedilen ilk ülke Türkiye oldu. İşin daha da üzücü yanı, rakamlar iyileşmiyor, tam tersine daha da kötüleşiyor. Kadın cinayetleri utanç verici bir hızla artıyor. Bizzat Adalet Bakanlığının verilerine göre, son 7 yılda öldürülen kadın sayısı yüzde 1400 arttı. Evet maalesef yanlış duymuyorsunuz, yüzde 1400. Biz, Türkiye bu ayıpla daha fazla yaşayamaz diyoruz.”

“TÜRKİYE'DE BİR GERİYE GİDİŞ GÖRÜYORUZ”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, benzer bir kötüleşme eğiliminin de kadınların iş gücüne katılımı konusunda yaşandığını, dünyada kadınların iş gücüne katılım ortalaması yüzde 52 iken, Türkiye'de bu oranın yüzde 24 ile 28 arası değiştiğini kaydetti.

AB'de ise bu oranın yüzde 64 olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bu rakamlarla, İran, Malezya, Cezayir, Tunus, Fas, ve Mısır'ın gerisindeyiz. Daha da üzücü olan tüm dünyada kadınların iş gücüne katılımı iyileşme gösterirken Türkiye'de bir geriye gidiş görüyoruz. 1990'larda yüzde 30'larda seyreden bu oran şimdi yüzde 20'lere inmiş durumda. Bu süreçte, kırdan kente plansız göçün yanı sıra Hükümet tarafından yaygınlaştırılan kadınların eve kapatılması politikası da çok önemli bir rol oynuyor” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, eğitimde 8 yıl zorunlu eğitim ile ilerlemeler kaydedildiğini, ancak hala birçok sorunun devam ettiğini bildirdi.
UNESCO tarafından 2005 yılında, tutturulması öngörülen ortaöğretimde eşitlik hedeflerine, Türkiye'nin 2010 yılında dahi ulaşamadığını aktaran Kılıçdaroğlu, “Kadınlarımızın sadece beşte biri lise ve üzeri düzeyde eğitim sahibi. Kadınlarımızın ortalama eğitim süresi 5,5 yıl” dedi.

KADININ SİYASETTEKİ YERİ


Kılıçdaroğlu, kadınların siyasi temsil konusunda yaşadığı sorunları da bildiğini belirterek, şunları söyledi.
“2007 seçimleri sonucunda oluşan parlamentoda milletvekillerinin sadece yüzde 9'u kadındı. 2003-2006 yılları arasında 22 bakandan biri, 2007 ve 2008 yıllarında 24 bakandan biri, 2009 yılında ise 24 bakandan sadece ikisi kadındı. Yerel siyasette durum daha da kötüleşiyor. Belediye başkanlarının sadece binde 9'u kadın. Kamuda yöneticilik yapan kadınların rakamları da benzer bir tablo ortaya koyuyor. 1 milyon 815 bin kamu personeli içinde sadece 530 üst düzey kadın yönetici var.

Yargıda yaşananların ise gidişatın daha da kötüye doğru olduğunu gösterdiğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Biliyorsunuz, AKP referandumda kendine bağlı bir Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu oluşturduktan sonra Danıştaya ve Yargıtaya yeni atamalar yaptı. Danıştaya HSYK tarafından atanan 51 yargıcın sadece 1 tanesi kadın. Cumhurbaşkanı da Danıştaya atadığı 15 üyeden sadece birinde tercihini kadınlar lehine kullandı. Yargıtaya atanan 151 üyenin de sadece 5'i kadın. Bu sayılar eşitlik bir yana Türk yargısındaki mevcut kadın yüzdesini dahi yansıtmıyor. Bu atamalar, AKP'nin nasıl bir Türkiye oluşturmak istediğine dair bir fikir veriyor.”

Ak Parti VE SİYASİ İRADE SORUNU


Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin raporunun tüm bu sorunları irdelediğini kaydederek, “Ama benim altını çizmek istediğim, tüm sorunların ana nedeni olduğunu düşündüğüm bir konu var. O da kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik siyasi irade eksikliği” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:
“Eğer bir ülkenin başbakanı, 'Kadın erkek eşit değildir' diyorsa, az önce çizdiğimiz karamsar tabloya şaşırmamak gerekir. Eğer siyasiler kadınları şiddetle baş başa bırakan kolluk görevlileri hakkında hiçbir işlem yapmıyorsa, kadına karşı şiddet önlenemez. Kadına bizzat şiddet uygulayan kolluk kuvvetleri soruşturulmuyorsa, şiddet görene, 'kadın mı kız mı nedir, bilinmez' gibi sözlere maruz kalıyorsa, şiddetin artması kaçınılmadır. Eğer bir ülkeyi yönetenler kadınların toplumdaki rolünü öncelikle bir nüfus artış aracı olarak görüyorsa, kadınların ekonomik hayata katılımlarının düşük olması normaldir. Eğer bir ülkenin iradecileri toplum yaşamında emekleriyle başarıları ile önce çıkmış kadınları siyasette temsilinin az kalması doğaldır. Yürütmenin kontrolüne verilen yargı erki, yüksek yargıdan kadının adını siliyorsa, yargının kadın haklarını korumamasına şaşırmamak gerekir.”
“Uzun lafın kısası, balık baştan kokmaktadır” diyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye'nin kadın hakları konusunda yaşadığı sorunların kökeninde siyasi irade eksikliği yatmaktadır. Hükümete hakim olan, kadınların eşitliğini kabullenmeyen zihniyet değişmediği sürece kadın haklarının tam olarak hayata geçirilmesi beklenemez” diye konuştu.

CHP'nin kadın-erkek eşitliğiyle ilgili mevcut zihniyeti değiştireceğini belirten Kılıçdaroğlu, “CHP, Türkiye'de kadın-erkek ilişkilerinde büyük bir zihniyet dönüşümünü başlatacak” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye'de kadın-erkek eşitliği için ilk büyük devrimi gerçekleştiren, kadın ile erkeği hukuken eşit konuma getiren, kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan, kadını vatandaş olarak konumlandıran parti olduğunu belirterek, “Bu birikimin ve tarihsel mirasın ışığında şimdi de kadın-erkek eşitliği için Türkiye'nin ikinci büyük dönüşümünü gerçekleştireceğiz. Eşitliği kağıt üzerinden alıp hayatın tam merkezine koyacağız” şeklinde konuştu.

Dönüştürücü sosyal politikalarla kadın-erkek eşitliğinin önüne çıkan tüm yerleşik idari pratikleri ve toplumsal alışkanlıkları değiştireceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Yeni bir dil kuracağız. Ataerkil olmayan,, alfabesinde kadın-erkek eşitliği olan olan yeni bir dil. Bu yeni dil özgürlükçü, demokrasinin, insan haklarının dili olacak. Bizim için kadın-erkek eşitliği temel bir insan hakkıdır. Kadınların eşitliği için çalışmak basit bir politika alanı değil, devletin görevidir. Kadınların sadece anne veya eşimiz, kardeşimiz, yarimiz oldukları için değil, kadın oldukları için, kadınlar insan oldukları için önemlidir ve hak sahibidir. Bu anlayışla kapsamlı bir kadın-erkek eşitliği projesi öneriyoruz. Biz, kadın haklarının aileden veya sosyal politikalardan sorumlu bakanlıkların bir yan işi gibi görülmesine karşı çıkıyoruz. Bizim iktidarımızda bir eşitlik bakanlığı kurulacak. Kadın-erkek eşitliği bu bakanlığın ana politika alanlarından olacak. Kamu kaynakları tahsis edilirken, bütçe oluşturulurken kadın-erkek eşitliği ana kriterlerden biri olacak. Kadınlara daha çok kamu kaynağı ayrılacak.”

KADINLARA KARŞI ŞİDDETE SIFIR TOLERANS POLİTİKASI

Kılıçdaroğlu, kadınlara karşı şiddete sıfır tolerans politikası izleyeceklerini vurgulayarak, koruyucu kurumların 24 saat hizmet vermelerini temin edeceklerini aktardı.

Tüm eğitim sistemini seferber ederek kadınların koruyucu kurumların hizmetlerinden tam haberdar olmalarını sağlayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Polis karakollarında, aile mahkemelerinde özel aile içi şiddet birimleri oluşturacağız. AKP hükümetinin güdük bıraktığı sığınma evlerini yaygınlaştıracağız. Her ilde en az bir, büyük şehirlerde de her ilçede en az bir sığınma evi olacak. Kadına karşı şiddete göz yuman polis, hakim, savcı gibi tüm görevlilere karşı sorumluluk mekanizmaları oluşturacağız. Kadına karşı şiddet uygulayana da uygulanmasına göz yumana da ödünsüz hesap soracağız. Bu politikalarımızı ev içi ile sınırlı tutmayacağız. Biz kadınların her türlü mekandan özgürce faydalanabilmelerini istiyoruz. Bu amaçla tüm şehirlerimizi, yollarımızı, meydanlarımızı kadınlar için güvenli hale getirecek önlemleri alacağız. Kadınlar, sokağa çıkmaktan, şehirden korkmayacak.”

POZİTİF AYRIMCILIK SİYASETİ


Kılıçdaroğlu, Ulusal Kadın İstihdamı Stratejileri ile 2023'e kadar kadınların iş gücüne katılımını yüzde 40'lar seviyesine çıkaracaklarını dile getirerek, “İş yerlerinde eşitlik için her türlü adımları atacağız. Kadınlar eşit işe eşit ücret alacak. Kadınların iş gücüne rahat katılabilmeleri için üzerlerinden ev içi bakım yüklerini alacağız. Her çocuğa kreş politikamız ile çocuklu annelerin gönül rahatlığı ile çalışabilmelerini sağlayacağız. Kadınların önündeki engellerin kaldırılabilmesi için pozitif ayrımcılık siyaseti güdeceğiz. Kamuda ve özel sektörde kadın üst düzey yöneticilerin sayısının artması için kotalar kabul edeceğiz. Daha çok kadın üst düzey yöneticisi olacak, kadınlar diğer kadınların önünü açacak” dedi.

Eğitimde de pozitif ayrımcılık önlemleri kabul edeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, burslarda ve parasız yatılı kontenjanlarında artırıma gideceklerine ve kızlar için özel kotalar belirleyeceklerini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, nüfus kayıtlarının sağlıklı tutulmasını sağlayarak kızların eğitim haklarından mahrum bırakılmasına izin vermeyeceklerini vurgulayarak, kadın sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte eğitim müfredatında ciddi bir reform gerçekleştireceklerini, kadınları eşit görmeyen, kadınları hayatta belli rollerle sınırlayan tüm referansları müfredattan çıkaracaklarını dile getirdi.

KADINLARIN SİYASETTE DAHA ÇOK SÖZ SAHİBİ OLMASI

Kadınların siyasette daha çok söz sahibi olması için gerekli tüm tedbirleri alacaklarını aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz şu anda partimizin merkez organlarında, il ve ilçe yönetimlerimizde yüzde 25 oranında bir cinsiyet kotası uyguluyoruz. En kısa sürede bu rakamı artıracağız. Eşitliğin sadece CHP içinde kalmaması, siyasi hayatın tüm alanlarına yayılması için de çalışacağız. Bu amaçla siyasi partilerin yerel ve genel seçimlerdeki aday listelerini en az 3'te bir oranında kadın seçilmesini sağlayacak şekilde düzenlemelerini yasal zorunluluk haline getireceğiz. Siyasi partiler ve Seçim yasalarında bu doğrultuda gerekli değişiklikleri yapacağız. Benzer uygulamaları meslek odaları ve sendikalar için de geçerli kılacağız. Atılacak bu adımların kısa sürede ülkemizin siyasi hayatında çok önemli etkiler yaratacağına inanıyoruz. Kadınlarımızın sesi çok daha gür duyulacak. Her alanda, her kurumda eşit temsil hedefimize bu adımlarla yaklaşacağız.”

Türkiye'nin kadınları için kapsamlı bir güçlenme programı önerdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, kadınların eşitliği ve özgürlüğü için devletin tüm olanakları ile güçlendirilmeleri gerektiğine inandıklarını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, güçlendirmenin “daha fazla hak, daha fazla olanak ve daha fazla söz sahibi olmak” anlamına geldiğini ifade ederek, “CHP iktidarında kadınlarımızın daha fazla hakkı, daha fazla olanağı ve daha fazla sözü olacak. CHP iktidarında tüm söz sahipleri kadın-erkek eşitliğinden yana bir dil kullanacak” dedi.

Kılıçdaroğlu, kadınların var olduğunu, kadınların haklarının olduğunu vurgulayarak, “CHP, kadınlardan, kadınların haklarından yanadır” dedi.