ABD Başkanı Barack Obama, günlerdir beklenen Ortadoğu konuşmasını yaptı. Obama, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a seslenerek, "Ya değişime liderlik et ya da yoldan çekil" dedi.

Washington'ın, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da son dönemde yaşanan gelişmelere yönelik politikalarını açıklayan Obama'nın Dışişleri Bakanlığı'ndaki konuşmasından satır başları:

- Meydanlarda sokaklarda insanlar temel hakları için ayaklandı. Bu ülkeler bizden çok uzakta olsa da, bizim geleceğimizin ekonomi, güvenlik ve tarih açısından bakıldığında, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesine bağlı olduğunu görüyoruz.

- Bölgedeki iki lider görevinden ayrıldı, bunları başka liderler de izleyebilir.

- Şimdiye kadar 10 yıl boyunca savaşla belirlenen politikamızı değiştirmek için çok şey yaptık. Bu temmuzda askerlerimizi Afganistan’dan da çekiyoruz.

"BİN LADİN ŞEHİT DEĞİL"


- El Kaide’yle mücadelemizden sonra çok büyük bir darbe vurduk ve Usame bin Ladin’i öldürdük. Bin Ladin bir katliamcıydı. Demokrasiyi reddetti, Müslümanların temel haklarını reddetti. O ve katil vizyonu biraz destek kazandı ama ölmeden önce bile El Kaide artık ilgisiz bir örgüte dönüşmeye başlamıştı. Bin Ladin şehit değildi. El Kaide, Arap dünyasında da "bir çıkmaz içinde" görülüyordu.

- Ortadoğu ve Kuzey Afrika halkları kendi kaderlerini ele aldı. Muhammed Bouazizi, polis, arabasını parçaladığında yıkıldı. Ama bu sefer farklı bir şey oldu. Siyasette aktif olmayacak bu adam, devlet binasının önüne gidip kendini yaktı.

- Zaman zaman sıradan vatandaşların değişime yol açtığı anlar olur. Yüzlerce protestocu sonra binlercesi sokaklara indi. Kurşunlara karşı eve gitmeye direndiler. Günler haftalar sonra diktatör iktidarı terk etti.

- Birçok yerde iktidar çok az kişinin elinde odaklanmıştı. İnsanların yargıya, bağımsız medyaya, eleştirel partilere ya da özgür ve adil seçimlere dönme şansı yoktu. Halkların kendi kaderini tayin edememe durumu bölge ekonomisine de etki etti.

- Bazı ülkeler petrol ve gazla zengin olsalar da bugünkü ekonomi bilgi ekonomisi. Sadece topraktan çıkanla olmaz. Bu zorluklar karşısında bölgede birçok lider halklarının öfkesini başka yere yöneltmeye karar verdi. Batı, İsrail düşmanlığı öfkeyi gösterecek kanallar oldu.

- Yeni bir nesil çıktı ve onların sesi bize “Değişim reddedilemez” dedi.

- Kahire’de bir anne “İlk defa temiz hava alabiliyorum” dedi Sana’da öğrenciler “Bu gece bitmeli” dedi. Şam’da genç adamların “İlk çığlıktan sonra kendinizi onurlu hissediyorsunuz” dediğini duyduk.

- Şiddetsizliğin ahlaki gücüyle halklar, teröristlerin on yılladır yapamadığını 6 ayda yaptı.

"AMERİKA'NIN ROLÜ NE OLACAK?"

- Bu hikaye bitmeden önce yıllar geçecek. İyi ve kötü günler olacak. Bazı yerler çok hızlı bazı yerler kademeli olarak değişecek. Vahşi bir iktidar yarışı olacak. Bizim için soru şu: Bu hikayede Amerika ne rol oynayacak?

- Bölgedeki temel çıkarlarımız: Terörizmle mücadele, nükleer silahların önlenmesi, İsrail’in güvenliğine destek, Arap-İsrail barışı. Biz çıkarlarımızın halkın umutlarına düşman değil, destekçi olduğuna inanıyoruz. Sadece bu çıkarların peşinde koşan bir strateji aç karınları doldurmaz, halkın aklındakini konuşmasına izin vermez. İnsanların ABD çıkarlarını bizim zararımıza olacak şekilde sürdürüyor anlayışını değiştirmemiz lazım.

- Bu yüzden Kahire’de 2 yıl önceki diyalog girişimimizi karşılıklı çıkar ve saygı üzerinden genişletmeye başladım. “Bireylerin kendi kaderini tayin etmesi.” Bu statükonun üzerine kurulu olduğu fay hatları eninde sonunda bizi yıkacaktır.

- ABD, Tunus’taki seyyar satıcının onurunu diktatörün ham iktidarından daha değerli görüyor.

- Dünyayı olduğu gibi kabul etmeden önce olması gerektiği gibi yapacak şansımız var ama bunu alçak gönüllülükle yapmalıyız.

- İnsanları Tunus ve Mısır sokaklarına biz çıkarmadık. Her ülkede temsili demokrasi olmayabilir, çıkarlarımız her zaman bölgedeki uzun vadeli vizyonla uyumlu da olabilir.

- Ama ABD bölge halkına şiddet kullanılmasına karşıdır. ABD bunlara inanır: Özgürce konuşma hakkı, özgür toplanma, din özgürlüğü kadın-erkek eşitliği, liderini seçme hakkı. Ekonomik ve siyasi reformları destekliyoruz. Desteğimiz ikincil bir çıkar değildir, birincil önceliktir ve somut faaliyetlerle ortaya konmalıdır.

DESTEĞE MISIR VE TUNUS'TAN BAŞLAYACAĞIZ


- Mısır ve Tunus’ta kaybedilecek çok şey var. O yüzden desteğimiz buradan başlayacak. Ama henüz buna başlamayanları da destekliyoruz.

Zaman zaman korkunç sonuçlar ortaya çıkıyor. Bunun örneği Libya. Rejim değişikliği zorlarsan olmaz, biz bunu Irak’ta gördük. Ama Libya’da bir katliam vardı ve biz de Libya halkının yardım çağrısına yanıt verdik. Şimdi zaman Kaddafi’nin aleyhine işliyor. Ülkesini kontrol edemiyor. İktidardan ayrıldığında demokratik dönüşüm başlayacak.

ESAD'A SERT UYARI

- Ancak sadece Libya yok. Son olarak Suriye rejimi öldürme yolunu seçti. Dün açıkladığımız yaptırımlar dahil birçok önlem aldık. Suriye halkı demokrasi istediğini gösterdi. Esad ya bu değişime liderlik eder ya da yoldan çekilir.

- Ciddi bir diyalog başlatılmalı aksi takdirde Esad’ın rejimi içeriden zorlanacak, dışarıdan yalnız bırakılacak.

- Şimdiye kadar Tahran’ın desteğini aldı. Bu da Tahran’ın ikiyüzlülüğü. Hem göstericilere destek verdiğini söylüyor hem de kendi halkına baskı uyguluyor. Bu olaylar ilk nerede başladı? Tahran sokaklarında (Neda hala aklımızda)

- İran’ın tolerans eksikliğine ve nükleer programına muhalefetimiz biliniyor. Ama zaman zaman bölgedeki dostlarımızın da değişimin yanında olmadığı anlar oldu.

- Yemen ve Bahreyn için de geçerli bu. Hükümet ve muhalefetin ileri gidebilmesinin tek yolu barışçıl diyalog. Ama muhalefetin yarısı hapisteyken nasıl diyalog olacak?

- Mezhep bölünmeleri illa çatışmaya yol açmaz. Irak’ta çok mezhepli çok etnik gruplu bir demokrasinin umutlarını gördük. Bütün yeni demokrasiler gibi sorunla karşılaşacak Irak ancak bu barışçıl ilerlemesini sürdürürse bölgede çok önemli bir rol oynayacak.

"REFORM YAPAN DESTEĞİMİZİ ALIR"

- Önümüzdeki aylarda ABD bölgede reformu destekleyecek. Hem dostlarımız hem düşmanlarımıza bir mesaj iletiyoruz: Eğer reformun riskini alırsanız ABD’nin tam desteğini arkanızda bulursunuz.

- Benim Kahire’de verdiğim vaatler için çalışmaya devam edeceğiz. Sivil topluma destek vereceğiz. Teknolojiyi halkın sesini dinlemek için ve bağlantı kurmak için kullanacağız. Gerçek reform sadece seçim sandığından çıkmaz. Bunun için temel hakları destekleyeceğiz. İnternete açık erişim, büyük gazete ya da küçük blogger fark etmez, söz hakkını savunacağız.

- Bu açık söylem önemli. Bizim dünya görüşümüzle uyuşmasa bile. Amerika bütün yasal dünya görüşlerinin açıklanmasını savunur. Demokrasi sadece seçim değil güçlü kurumlar ve azınlıkların haklarına saygı demektir. Özellikle din konusunda. Tahrir’de “Müslüman-Hıristiyan hepimiz biriz” sloganlarını duyduk ve aralarında köprüler kuruldu. 3 dinin doğduğu yerde hoşgörüsüzlük sadece felakete yol açar.

- Aynı şey kadınlar için de geçerli. Kadınlar güçlü oldu mu ülkeler daha refah içinde olur.

EKONOMİK GELİŞME


Bölge genelinde birçok gencin iyi bir eğitimi var ama kapalı ekonomiyle iş bulamıyorlar. Girişimcilerin fikri çok ama yolsuzluk yüzünden geliştiremiyorlar.

Enerjinin bir kanal bulması lazım böylece ekonomik gelişme sağlanabilir.

Sadece yardım değil ticaret, sadece destek değil yatırıma odaklanmalıyız. Ekonomilerin gençlere istihdam yaratmasını sağlamalıyız. Bunun için Tunus ve Mısır’la başlayacağız. Önümüzdeki hafta G8 zirvesinde WB ve IMF’den plan isteyeceğiz. Diğer ülkeleri de bu ülkelere yardım etmeye ve kısa vadeli mali eksiklerini kapatmalarına destek olmaya çağırıyoruz.

“MISIR’IN 1 MİLYARLIK BORCUNU SİLİYORUZ”

- Mısır’ın 1 milyar dolara yakın borcunu siliyoruz, dış piyasalara açılmalarını sağlamak istiyoruz.

- Kongre’yle birlikte çalışarak girişim fonları oluşturuyoruz. Berlin Duvarı’nın yıkılışından sonraki gibi. OPEC proje başlatıyor. Müttefiklerimizle birlikte çalışacağız.

- Ticaret ve yatırım girişimi. Petrol ihracatını saymazsak bölgenin tamamının ihracatı İsviçre kadar. AB ile çalışıp ABD ve AB piyasalarına açılmasını sağlayacağız bu ülkelerin.

- Duvarlar yıkılmalı. Yolsuzluk, bürokrasi ve patronaj ilişkilerine çözüm bulunmalı. Milletvekilleri ve aktivistlerle birlikte çalışarak bunun için yollar arayacağız.

HEM İSRAİL'E HEM FİLİSTİNLİLERE SESLENDİ

- Siyaset ve insan hakları bir, ekonomik kalkınma iki. Üçüncü bir konu daha var, barış arayışı.

- Onyıllar boyunca İsrailliler çocuklarının bir gün bir otobüsteki patlamaya kurban gidebileceği endişesiyle yaşadı. Dahası bölgede yaşayan başka çocuklar da onlardan nefret ederdi. Filistinliler için ise işgalin ve kendi devletine sahip olamamanın verdiği utanç vardı.

- İki yıldan fazladır bu sorunu sona erdirmek için uğraşıyoruz. Ama beklentilerimiz bugüne kadar boşa çıktı. Yerleşim inşaatları sürüyor, Filistinliler ise müzakere masasından kalktı. Açmazdan başka bir şey yere varamadık.

- Artık ileri gitmek mümkün değil diyorlar ama ben katılmıyorum. Bölge halkları geçmişin yükünü üzerlerinden atarken yapılacak şey çok.

- Filistinlilerin İsraillilerin meşruiyetinin altını oymaya çalışarak kazanacağı bir şey yok. Eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler zirvesinde İsrail'i yalnız bırakma girişimleri, bağımsız bir Filistin devleti getirmeyecek. İsrail’in varlık hakkını kabul etmeden Filistinlilerin devleti olamaz.

- Bizim İsrail’e bağlılığımız sarsılamaz. Her zaman dostumuzun yanında oluruz. Sırf bu yüzden doğruyu söylemeliyiz. Ürdün Irmağının diğer tarafında yaşıyor Filistinlilerin çoğu. Sadece birkaç kişiyle olmaz milyonlar barışın erişilebilir olduğuna inanmalı. Demokratik Yahudi devleti yerleşimlerle kurulamaz.

- Sürekli erteleme sorunun çözümü olamaz. İsrail Yahudi devleti olacak Filistin Filistinlilerin devleti olacak. Her iki devlet de birbirini tanıyacak.

- Görüşmelerin temeli çok net: Varlığını sürdürebilecek bir Filistin ve güvenliği sağlanmış bir İsrail. Biz sınırların 1967 sınırlarını temel almasını ve toprak alışverişi yapılmasını savunuyoruz.

- Güvenlik konusuna gelince, her halkın kendini koruma hakkı var. İsrail kendi kendini savunabilmeli. Etkili sınır güvenliğini sağlamalı. İsrail ordusunun çekilmesi süreci bağımsız silahsız Filistin'le birlikte koordine edilmeli.

- Filistinliler sınırlarını bilmeli, İsrailliler güvenlik kaygılarının yanıtlanacağını bilmeli.

KUDÜS VE MÜLTECİLER SORUNU


- Bu ikisinin sağlanmasının da sorunu çözemeyecğeini biliyorum. Çünkü ortada Kudüs'ün konumu ve mülteciler sorunu var. Ama ilerlemek bu sorunların da adil bir biçimde çözülmesini sağlayacaktır.

Masaya dönmenin kolay olmayacağını ben de biliyorum. Özellikle El Fetih-Hamas anlaşması İsrail için soru işareti yaratıyor. Varlığınızı tanınmayan bir tarafla nasıl müzakere yapabilirsiniz ki?

- Çoğunluğun geçmişte hapsolmak yerine geleceğe bakmaya niyetli olduğuna inanıyorum.

- Yapılması gereken seçim bu, sadece İsrail Filistin için de değil bölge genelinde: Nefret mi umut mu? Geçmişin zincirleri mi geleceğin vaatleri mi?

- Önümüzdeki bütün engellere rağmen umutlu olabiliriz. Şam’da, Bingazi’de insanların barışçıl özgürlükleri kutladığını görüyoruz.

- Demir yumruklar gevşeyecek.

- Bizim ulusumuz da bir imparatorluk karşısında verilen bir savaşla kuruldu, bir iç savaş yaşadı, eskiler şiddetsizliğe sarılmasaydı barışçıl protestolar yapmasaydı ben burada olamazdım. O sayede “herkes eşit yaratılmıştır” gerçek oldu.

- Şiddet, baskı başarısız olmaya mahkumdur. Kolay olmayacak, zorluklar olacak ama zorluk her zaman umutla gelir.