Wall Street Journal'ın İstanbul muhabiri Marc Champion'ın "Turkey in Dilemma Over NATO Shield" başlıklı makalesinden derlenmiştir.

Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Çarşamba günü ABD’nin başını çektiği füze kalkanı projesinin desteklenip desteklenmeyeceğine karar verecek. Bu karar, Ankara’yı Batı eğilimli duruşuyla, İran ile yakınlaşması arasında bir tercih yapmaya zorlayabilir.
 

Füze kalkanı savunma sisteminin, MGK’yı oluşturan üst düzey askeri ve siyasi yetkililer arasında tartışmaya neden olması bekleniyor. Ankara, gelecek ay NATO ülkelerinin katılacağı ve füze kalkanı planının onaylanmasının beklendiği zirve öncesinde kararını vermek zorunda.

 

Birçok NATO ülkesi, füze kalkanını İran’ın olası füze tehdidine karşı sigorta olarak görüyor. Böylece aynı zamanda, ABD eski Başkanı George W. Bush’un döneminde gündeme gelen planda uzlaşmaya varılmış olacak. Bush’un o dönemde Polonya’ya anti-balistik füze, Çek Cumhuriyeti'ne ise radar sistemi yerleştirilmesi teklifi Rusya’nın sert itirazıyla karşılaşmıştı.

 

Obama yönetiminin füze kalkanı planı, Ankara’yı NATO ile İran arasında seçim yapmaya zorlama riski içeren diplomatik bir sorunla karşı karşıya bırakıyor. Ayrıca, Türkiye’nin temel çıkarlarının nereye dayandığı konusu, ABD’de tartışmaları tetikliyor. Türkiye’de hükümet yanlısı basın, son günlerde NATO ile paralel hareket etmenin bağımsız dış politika hedefinin önüne geçeceğini ve Ortadoğu’da Türkiye’nin nüfuzuna zarar vereceğini savunuyor.

 

TÜRKİYE’NİN ŞARTLARI

Ne Türk, ne de ABD’li yetkililer radar sisteminin hangi ülkede konuşlandırılacağı konusunda bir karar verilmediğini belirtti. Anti balistik füzelerin Polonya ve Romanya’ya yerleştirilmesi düşünülürken, İran’la sınır komşusu olan Türkiye radar sisteminin konuşlandırılması adına askeri analist ve diplomatların aklındaki ilk seçenek. Bugüne kadar yorum yapmaktan kaçınan Türk liderler ise Washington’dan teminat ve teknik detaylar talep ediyor.

 

Konu hakkında bilgisi olan diplomatlar, Türkiye’nin NATO’dan olası füze saldırısı tehdidi olarak spesifik bir ülkenin ismini vermemesini istediğini belirtti. Türkiye ayrıca sistemin tüm topraklarını kapsama alanına almasını, tüm verilere erişim hakkı ve ateş verme komutu üzerinde kontrol yetkisine sahip olmak istiyor.

 

Ankara ayrıca, başta İsrail olmak üzere NATO ülkesi olmayan hiçbir üyenin sistemin veri tabanına erişim hakkı bulunmamasını talep ediyor. Batılı bir diplomat ise Türkiye’nin bazı şartlarının sorun yaratmadığını ancak kumanda ve kontrol sisteminin füzelerin vurulması gereken zaman diliminin darlığından dolayı politik değil, işlemsel seviyede olması gerektiğini belirtti.

 

Bu kapsamda, Türkiye’nin anlaşmanın kurallarının belirlenmesi aşamasında hayır oyu verme olasılığı bulunuyor.

 

DAVUTOĞLU’NUN SÖZÜYLE ÇELİŞİYOR

ODTÜ Uluslararası İlişkiler bölümü profesörü Hüseyin Bağcı, Türk ordusunun füze kalkanını istediğini belirtti. İran’ın sahip olduğu Şahab füzelerinin Türkiye’nin her yerine erişebildiğini belirten Bağcı, ordunun olası düşmanlarının niyetlerine değil kabiliyetlerine odaklandığını söyledi.

 

Öyle ki, Türkiye kendi topraklarını korumak için kendine ait bir füze sistemi almayı düşünüyor. Bu ayın başlarında Aselsan ile ortak geliştirme projesi anlaşması imzalayan Patriot füze sistemi üreticisi Raytheon, bu konuda Ankara’ya teklif götüren şirketlerin arasında.

 

Yine de, Türkiye İran sınırına konuşlandırılacak bir NATO füze sisteminin Tahran’ı öfkelendirmesinden endişeli. Türkiye, enerji ihtiyacının üçte birini karşılayan İran’ı nükleer programı adına savunmak konusunda zorlanıyor. Dahası, İran sınırına konuşlandırılacak bir füze sistemi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’nin hiçbir komşusu tarafından tehdit edildiğine inanmadığı yönünde açıklamalarının da sonunu getirebilir.