İçişleri eski Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan Cumhuriyet Gazetesi'nde Olaylar ve Görüşler için bir yazı kaleme aldı. Sadettin Tantan 30 Kasım 2007’de Isparta’daki bir uçak kazasında fizikçi Prof.Engin Arık ve arkadaşlarının yaşamını yitirdiğini gündeme getirirek,Türkiye Büyük Millet Meclisi'Nde konuyla ilgili neden bir araştırma komisyonu kurulmadığına dikkat çekti.

İşte Sadettin Tantan'ın Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısı;

Orta Karadenizin Sağlık Üssü 600 Yataklı Amasya Devlet Hastanesi’nin temeli atıldı Orta Karadenizin Sağlık Üssü 600 Yataklı Amasya Devlet Hastanesi’nin temeli atıldı

"Türkiye’nin en önemli fizikçilerinden Prof. Dr. Engin Arık ve arkadaşları, 30 Kasım 2007’de Isparta’daki bir uçak kazasında aramızdan ayrıldılar. Ülkemiz o gün sadece altı değerli bilim insanını şaibeli bir kaza sonucu kaybetmedi, aynı zamanda o değerleri bir bilinmezliğin içinde bıraktı. Kazanın üzerinden 15 yıl geçti. Ancak TBMM’de tek bir soruşturma komisyonu kurulmadı. Emniyet ve MİT olayı araştırmadı. Bu konuyu hukuk ve adalet zemininde tartışılması için gündeme getirmek, devletine hizmet eden her yurttaşın vatani bir görevdir. 

"BÜYÜK ÇAPLI TORYUM PROJESİ YÜRÜTÜYORDU"

O bilim insanlarımız kimdi? Neden bu kadar önemliydiler, değerliydiler? Arık ve arkadaşları; Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayacak büyük çaplı bir toryum projesi yürütüyordu. Arık, toryumun enerji sorununa temiz ve ekonomik bir çözüm olabileceğine yönelik çalışmalar yapmıştı. Bir konuşmasında toryum çalışmalarını şu sözlerle anlatmıştı: “Toryum, büyük olasılıkla, 21. yüzyılın en stratejik maddesi olabilir. Yapılması planlanan yeni tip nükleer enerji santralları gerçekleşirse, toryum bir numaralı element olacak. Çünkü yeni tip reaktörlerde yakıt olarak kullanılacak. Eğer biz, toryum ile elektrik enerjisi üretebilmek olanağına kavuşursak, bu trilyonlarca varil petrole eşdeğerde bir enerji kaynağı olur.”

Prof. Dr. Engin Arık

O GÜÇLERİN "KAZA"DA PARMAĞI VAR

Engin Arık ve ekibi hayatta olsaydı, projelerini bitirebilseydi, belki de çok farklı bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Ülkemize hizmet eden bilim insanlarımızın unutulmaması için Prof. Dr. Engin Arık ve arkadaşlarının şüpheli ölümünün, araştırılması, tartışılması gerekir. Arşivleri incelediğimizde, bu uçağın kasıtlı olarak düşürüldüğünü, Türkiye’nin teknoloji ve enerji alanında gelişmesini istemeyen güçlerin bu “kazada” parmağı olduğunu gösteren bulgular vardır.

BİLİM İNSANLARI İÇİN GÜVENLİK GÜCÜ 

Bir ülke düşünün ki kuruluşunun temeli; akıl, bilim, teknoloji ve sanayiyle inşa edilmiş, ancak o altyapıların sürdürülebilirliği sağlanamamış. Peki, çözüm ne? Çözüm çok basit: Türkiye, her bir bilim insanına sahip çıkmak zorunda. Önemli projelerde çalışan bilim insanlarının yurtdışında ve yurtiçinde korunması gerekir. Onların can güvenliklerini sağlamak, ürettikleri her türlü bilgiyi korumak için Türk istihbaratı bünyesinde bir güvenlik gücü, acil olarak oluşturulmalıdır. 

KARA BİR LEKE

Hayat kurtaran doktorlarımızı, kendi canlarını korumak için eylem yapacak duruma getirmek, ülkemizin tarihine bırakılan kara bir lekedir ve bu leke daha da büyütülmemelidir. Çağımızda, yaşadığımız bölgede güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti istiyorsak, temel altyapılarımızı yeniden, sağlam şekilde inşa etmemiz gerekir.

Bu nedenle Prof. Dr. Engin Arık, Prof. Dr. Fatma Şenel Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet, araştırma görevlisi Özgen Berkol Doğan, araştırma görevlisi Mustafa Fidan ve yüksek lisans öğrencisi Engin Abat’ın şaibeli ölümlerinin aydınlatılması için, hızla meclis araştırması yapılmasına yönelik TBMM’ye yaptığım çağrıyı, yineliyorum."