28 Şubat döneminde Tansu Çiller, kendisine direnen Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya, "ben de sizi görevden alırım" deyince kıpkırmızı kesilmiş.

Ve Çiller 28 Şubat tartışmalarında sessizliğini bozdu. DP eski Genel Başkanı Sülayman Soylu'ya konuşan Çiller'in açıklamalarını Sabah yazarı Mahmut Övür, köşesine taşıdı.

Dönemin güçlü ismi Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'in çıkışlarından rahatsızlığını dile getirmek için 16 Nisan 1997 günü dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile yaptığı görüşme, itibarsızlaştırma operasyonuna dönüşmüş. Yazar bu görüşmenin medyaya yansıyan halini, daha sonra da Çiller'in anlatımıyla verdi.

KIPKIRMIZI OLDU

(...)Bakın, yaklaşık 20 gün sonra Çiller-Karadayı görüşmesi basına nasıl yansır:
Çiller: RP'den şikâyetçiyseniz bana destek verin seçime gideyim. Refah'ı birlikte bertaraf edelim.
Karadayı: Ordu siyasete karışmaz.
Çiller: Siz böyle diyorsunuz ama bazı komutanlar siyaset yapıyor.
Karadayı: Arkadaşlar siyaset yapmıyor, görevlerini yapıyor. Ama siz bir şey yapmak istiyorsanız, elinizden geleni ardınıza koymayın.
Çiller: İsterseniz bu konuşmayı hiç yapmamış kabul edelim.
Konuşmayı basına sızdıranlar bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor. Hükümeti kuran partileri birbirine düşürmek ve Çiller'i itibarsızlaştırmak.

Çiller, 15 yıl sonra o sahneyi yeniden hatırlıyor ve gerçeğin başka olduğunu söylüyor:

"Baktım ki ben Erbakan'dan bir sonuç alamıyorum, Zaten Demirel'den bir sonuç alınması mümkün değil, hemen İsmail Hakkı Karadayı'ya gittim. Genelkurmay başkanına bütün bu rahatsızlığımı anlattım ve 'ya bu ülkede demokrasiyi tesis ederiz ya da siz nasıl bir rejim istiyorsanız onun ismini koyun' dedim. Karadayı işi Cumhurbaşkanına havale ederek direndi. Direnince 'ben de sizi görevden alırım' dedim. Kıpkırmızı oldu."


Büyük olasılıkla bu kayıtlar devletin arşivinde duruyor. Medyanın nasıl kullanıldığı kadar, kimin ne rol oynadığı da geçmişle yüzleşme açısından önemli.
Çiller, partisinden tehdit, şantaj, vaat ve oluşturulan korku iklimi sayesinde 47 milletvekilinin istifa ettirilerek hükümetin düşürüldüğünü söylüyor.
Anlaşılan "Baba"ların tuzağı kolay fark edilmiyor."