Vahşi bir cinayete kurban edilen 11 yaşındaki Alpay’ın katili, yas evinde timsah gözyaşları döken aile bireylerindendi. Dedektiflerin beden dilini okuyarak yakaladığı katil, cesedi sakladığı süre boyunca Kur’an’dan ayet okuyup korkusunu dindirdi, kokmasını önlemek için çevresini naftalinledi. Tüyler ürperten cinayetin bilinmeyen ayrıntıları Hürriyet Gazetesi'nden Arda Akın 'Olay Yeri’nde yazdı..

Türkiye, ilköğretim 5. sınıf öğrencisi 11 yaşındaki Alpay Danacılar’ın adını ilk kez, ailesinin katıldığı bir TV programında evinin önünde oyun oynarken kaybolduğu iddialarıyla duydu. 22 Kasım 2008’de hakkında kayıp müracaatı yapılan küçük Alpay’ın bulunması için hemen her gün TV programına katılan aile, çocuklarının hayatından endişe ettiklerini gözyaşlarıyla anlattı. Alpay’ın bir anda ortadan kaybolmasının ardından mahallede ev ev dolaştıklarını, ancak hiç kimsenin küçük çocuklarını görmediğini anlatan anne ve baba, henüz evlatlarının vahşi bir cinayete kurban edildiğinden habersizdi.

'Ablacığım dön gel'
Alpay’ın o dönem 17 yaşında olan ablası Sevilay Danacılar, kardeşini son olarak kendisinin gördüğünü ve evin önünde top oynadığını söyleyerek, “Ablacığım beni duyuyorsan, neredeysen dön gel. Seni çok özledik” çağrısında bulunup gözyaşı döktü.

Mahalleden ipucu çıkmadı
Yürekleri sızlatan kaybolma öyküsü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi’ne bağlı Gasp Büro Amirliği’nce oluşturulan özel bir ekiple araştırılmaya başlandı. Dedektifler, Alpay’ın bulunması için öncelikle mahallede yaşayanların bilgisine başvurdu. Şüpheli profillerini tek tek inceleyen özel ekip, herhangi bir ipucuna rastlayamadı.

Beden dili uzmanları görüntüleri inceledi

Alpay’ın evinin çevresindeki tüm inşaatlar, kanalizasyon çukurları ve boş binalarda yapılan aramalar da sonuçsuz kalınca dedektifler bu kez, Alpay’ın aile bireylerinin katıldığı TV programına ait görüntüleri incelemeye aldı. Anne ve babanın söylemlerinin aksine abla Sevilay Danacılar’ın olaya ilişkin anlatımlarında çelişkiler olduğunu ve beden dilinin diğer aile bireylerine göre daha panik halinde olduğunu, sürekli elleriyle oynayarak, gözünü kameralardan kaçırmaya çalıştığını fark etti. Ancak bu Sevilay Danacılar’ın kaybolan kardeşinin bulunması için yeterli bir delil değildi.

Abla ifadeye çağırıldı
Ailenin tamamının GBT (Genel Bilgi Tarama) kayıtlarını inceleyen polis, abla Sevilay ve birkaç yakın akrabası dışında bazı aile üyelerinin sabıkalı olduğunu tespit etti. Alpay’ın kaybolmasında aile bireylerinin rolü olabileceği ihtimalini değerlendiren dedektifler evi izleme kararı aldı. Ancak günlerce devam eden takipte olağandışı hiçbir şeyle karşılaşılmadı. Alpay’ın kaybolduğu gün ne evin çevresinde ne de sokak üzerinde şüpheli herhangi birinin varlığına da ulaşamayan polis, çelişkili ifadeleriyle dikkat çeken Sevilay’ı ifadeye çağırmaya karar verdi.

Serbest bırakıldı

Genç kız ifadesinde, TV’de yaptığı konuşmaların aksine, kardeşinin bazı kişilerce götürüldüğünü gördüğünü, bu kişilerin mahallesindeki ülkücü gençler olabileceğini anlattı. Ancak ne mahalle sakinleri ne de esnaf polislere, ablanın ifadesini doğrular nitelikte bilgi vermedi. Buna rağmen ortada ne ceset ne de herhangi bir delil olmadığı için Sevilay serbest bırakıldı.

Polis evden gelen ağır kokuları sordu
Dedektifler bilgi alışverişinde bulunmak ve Sevilay’ı göz hapsine almak üzere sık sık Danacılar ailesinin evine gitmeye başladı. Bir süre sonra evden ağır kokuların gelmesi polisin dikkatinden kaçmadı. Abla Sevilay, kokuyu soran polislere, bir yıl önce tavan arasında ölen fareden kaynaklanmış olabileceğini dile getirdi. Polis sabırla ipucu ararken, Sevilay’ın katıldığı TV programında ve çevresindekilere sürekli kardeşinin öldürülmüş olabileceği yönünde konuşmalar yapması dikkat çekiyordu.

Vicdanının sesini dinle
Delillerin yok edilmesi ihtimalini değerlendiren polis, Alpay kaybolduktan 29 gün sonra savcılık kararıyla ailenin 17 üyesini gözaltına aldı. İfadesi yeniden alınan genç kız, polise verdiği diğer ifadede olduğu gibi kardeşinin nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Bu sırada genç kıza deneyimli dedektiflerden biri, “Herkes hayatı boyunca hata yapabilir. Belki sende bir hata yapmış olabilirsin. Bu olay mutlaka ortaya çıkacaktır. Eğer kardeşine bir şey yaptıysanız vicdanının sesini dinle ve itiraf et” dedi. Ancak genç kız ağlayarak suçsuz olduğunu ve kardeşinin kaybolmasıyla ilgisinin bulunmadığını söyledi. Gözaltına alınan 17 kişi de ifadesinde Alpay’a ne olduğunu bilmediklerini söyleyince serbest bırakıldı.

Kardeşimi öldürdüm gelin alın
Ertesi gün sabah erken saatlerde Gasp Bürosu dedektifleri gelen bir telefonla adeta şok oldu. Sevilay Danacılar, telefonda ağlamaklı bir ses tonuyla kardeşini kendisinin öldürdüğünü ve ailesi öğrenmeden polislerin eve gelmelerini istedi. Dedektifler, özel harekat ekipleriyle birlikte eve giderek önce genç kızı koruma altına aldı ardından aileyi evden dışarı çıkardı.

Ceset çeyiz sandığında
Sevilay, cesedin yerini soran polislere, ağlayarak, “Odamda başucumdaki çeyiz sandığının içinde” cevabını verdi. Polis küçük Alpay’ın çürüyen cesedini sandıktan çıkararak morga gönderdi. Bu arada aile, kızlarının küçük kardeşini öldürdüğünü öğrenince sinir krizi geçirdi. Sevilay evden çıkarılırken linç edilmekten son anda kurtarıldı.

Emniyette sorgulanan genç kız belki de son yılların en vahşi cinayetini tüm soğuk kanlılığıyla anlattı. İşte deneyimli dedektiflerin dahi kanını donduran o ifadeden ayrıntılar:

Bana şantaj yapıyordu
“Erkek arkadaşımla gezerken Alpay bizi gördü. Bana şantaj yaparak sürekli para istiyordu. Para vermediğimde babama söylemekle tehdit ediyordu. Olay günü evde sadece babam vardı. O da bahçede oturuyordu. Ben odamda yatarken Alpay içeri girdi. Yine para isteyince sinirlendim ve ‘Sana para falan yok’ dedim. Bağırarak, ‘Şimdi babamın yanına gidiyorum. Göreceksin sen’ dedi. Bende üzerine yürüdüm.

Karnına bıçak sapladım
Biraz boğuştuktan sonra mutfağa koştum, bıçak alıp odaya geri döndüm ve kardeşimin karnına sapladım. Alpay karnını tutarak yere düştü. ‘Abla abla’ diyerek ağlıyordu. Sonra korkup gömleğimle yaranın üzerine bastırdım yaptım. Sürekli kan kaybediyordu. Öleceğini anlayınca birkaç kez daha bıçağı saplayıp, ölümünün çabuk gerçekleşmesini istedim. Birkaç dakika sonra nefes alıp almadığını kontrol ettim. Yaşamıyordu.

Sandığa koyup cesedi çeyizle kapattım
Cesedi evden çıkaramayacağımı düşünerek, çeyiz sandığını boşalttım. Altına kan geçmesin düşüncesiyle kalın çarşaflar serdim. Kardeşimi sandığın içine yüzü
bacaklarına kapanacak şekilde yerleştirdim. Üzerine annemin yaptığı çeyizleri ve yorganları koydum. Odada kan damlayan yerleri sildim. Her sabah kalktığımda çeyiz sandığını çekerek altındaki kanlarını temizliyordum. Bir süre sonra kardeşimin cesedi kokmaya başladı. Annem ve babam ağır kokuyu fark etti. Bende onlara bir yıl önce evin tahtalarının altında küçük bir farenin öldüğünü ve aynı kokuyu haftalarca aldığımızı hatırlattım. Onlar ikna olduktan sonra, çeyiz sandığının içine, çevresine ve odanın her yerine naftalin döktüm.

Korkmamak için Kur’an’dan ayet okuyordum

Ancak bir süre sonra naftalin kokusu da fayda etmemeye başladı. Hava soğuk olmasına rağmen geceleri camı açık bırakarak yattım. Kardeşimin cesedi başucumdayken uyuyamıyordum. Sabaha kadar dua ediyordum. Hatta Kur’an’dan ayetler okuyordum, hatta bazı ayetleri yazıp koynuma asıp uyumayı denedim. Yine olmadı. İfademi alan polisin vicdanımın sesine kulak vermemi söylemesi beni çok etkiledi. Böylece cinayeti itiraf etmeye karar verdim. Ona öldürmek istemedim. Sadece canını yakıp korkmasını istiyordum. Çok pişmanım.”

Sevilay Danacılar olay tarihinde yaşı 18’den küçük olduğu için çocuk mahkemesinde yapılan yargılama sonucu 21 yıl hapis cezasına çarptırıldı.