İnternet andıcı davasında şüpheli olarak ifade verdikten sonra tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ile ilgili ilginç bir iddia ortaya atıldı. Takvim gazetesinden Ergün Diler’in haberine göre; Genelkurmay Başkanlığı’nda da önemli bir görevde bulunan söz konusu tanık, 20 Ağustos 2008’da eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü ziyaret ettiklerini, bir gün sonra sabah erken saatlerde havaalanına gitmek üzere yola çıktıklarını belirterek şöyle konuştu:

“Tarih 21 Ağustos 2008’di. Saat sabah 07.45’ti. İlker Paşa’nın (Başbuğ) Genelkurmay Başkanı olarak atanmasına 1 hafta vardı. Biz, bir gün önce, yani 20 Ağustos’ta emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün evine ziyarete gittik. İlker Paşa, Özkök’ü sever sayardı. Onun uyarılarını çok dikkate alırdı. 21 Ağustos sabahı İzmir’i bilenler için tanıdık bir nokta olan Yağhaneler’den salınıp Yeşillik Caddesi’nde ilerliyorduk. İstikamet havaalanıydı. Etrafta işine gücüne koşturan insanlar dışında yabancı bir olgu yoktu. Birdenbire önümüzdeki bir araba büyük bir gürültüyle patladı. Ortalık savaş alanına döndü. Hedef İlker Paşa’ydı. Saldırıda 16 polis, asker ve sivil yaralandı. Ancak patlamada bir albayımız şehit düştü. Bunu sakladık, basınla paylaşmadık. Anlayacağınız İlker Paşa’nın Genelkurmay Başkanı olmasından çok rahatsız olanlar vardı. Olayın büyümesini engelledik. 22 Ağustos tarihli gazetelerde adi bir olay gibi yansıtıldı.

Kandıra’ya ‘mesaj’
Aradan bir süre geçmişti. Saldırı unutulmuştu. Tarihler 4 Eylül 2008’i gösteriyordu. Gazeteler ‘Başbuğ destekli Kandıra ziyareti’ manşetiyle çıktı. Oysa olayın perde arkası hiç böyle değildi. Başbuğ Paşa, Korgeneral Galip Mendi’yi Ergenekon’dan tutuklanan Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’u ziyarete yolladı. Bu ziyaret kamuoyunda ‘paşalara destek’ olarak algılandı ve sunuldu. Ancak ziyaretin amacı bambaşkaydı. Çünkü suikast Ergenekon işiydi. Başbuğ her detayı biliyordu. Onların güvendiği bir isim olan Mendi’yle masaj yollayıp gözdağı verdi. Bunu açıklayamam ama gözdağı çok ciddiydi. Zaten daha sonra geri adım attılar.

Orada kim yoktu?
İlker Paşa kesin olarak darbeci değil. Eğer darbeci ise, çıkıp Hilmi Paşa’nın bunu açıklaması gerekir. Bakın, kendisi Silivri’de tek başına kalmayı tercih etti. Çünkü darbeci diye araya mesafe koyduğu isimlerle birlikte olmaz. (‘Hasan Iğsız’ı mı kastediyorsunuz?’ sorusu üzerine) İsim vermeme gerek yok. Ancak Tokat’ta 7 şehit verdiğimiz saldırıdan sonra içerideki paşalardan biri Başbuğ’un üzerine yürüyüp ‘Burada benim borum öter’ demiştir. Bunu bilenler bilir. (Kim olduğunu) söyleyemem. En azından şimdilik. Ama İlker Paşa’nın Baılıkesir’de geniş katılımlı bir açıklaması vardı. Bakın o fotoğrafa, eksik olanı görmek zor değil.”

İşte o olay
Söz konusu kişinin anlattığı olay, 22 Ağusto 2008 tarihinde birçok gazetede yer bulmuştu. Adnan Menderes Havalimanı’nda görevlerini tamamlayarak evlerine dönen Çevik Kuvvet polislerini taşıyan midibüsle Konak Orduevi’ne giden askeri otomobilin 07.45 sıralarında Yeşillik Caddesi’nden geçisi sırasında şiddetli bir patlama olmuş; 8 polis, biri albay 3 asker ve 7 sivil yaralanmıştı. Yaralanan kişiler arasında orduevindeki görevine giden Albay Ahmet Kılınç (42) ile şoförü ve koruması olan erler Murat Bekirgül ve Hüseyin Arısoy yer almıştı. Kılınç’ı yaralayan şarapnel parçalarından birinin şahdamarının 2 santimetre yanına saplandığı belirtilirken, sonradan yaşamını yitirdiğine dair hiçbir bilgi kamuoyuna yansımamıştı. Otomobildeki bombanın uzaktan kumandayla patlatıldığı, bir yıl önce İstanbul’dan çalınarak sahte İstanbul plakası takıldığı, patlamada plastik paklayıcı kullanıldığı da ortaya çıkmıştı. Olaydan kısa süre sonra yaralı erlerden Hüseyin Arısoy da kurtarılamayarak şehit olmuştu.