CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Libya'ya Türk askerinin gönderilmesiyle ilgili eleştiriler için, "Ülkemizin ve milletimizin daha önceki mücadelelerine kulp takanlar şimdi de Akdeniz'deki hamlelerimizi itibarsız hale getirmenin gayreti içinde. Türk askerinin çöllere gönderilmesinden, ülkemizin bataklığa saplanmasından söz edenlerin kendi zihinleri çölleşmiş, kendi gönülleri bataklık haline dönüşmüştür" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde, 'Engelli Vatandaşların ve Devlet Korumasından Yararlanmış Gençlerin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Töreni'nde konuştu. Erdoğan, engelli memur sayısının AK Parti iktidarından önceki döneme göre yaklaşık 10 kat artışla 56 bin 500 kişiye ulaştığını, bugün de her eğitim seviyesinden 1304 engelli vatandaşı kamuda işe yerleştirdiklerini kaydetti. Devlet korumasında yetişen gençlerden 2002'den bugüne kadar kamuya yerleştirilenlerin sayısının 29 bine ulaştığını belirten Erdoğan, "Devlet olarak 17 yıllık görev sürecimizde hiçbir zaman engelli kardeşlerimize duyarsız olmadık. Her zaman yanlarında olduk, olmaya devam edeceğiz" dedi.
'2020 ERİŞİLEBİLİRLİK YILI İLAN EDİLMELİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık ve eğitim kurumlarıyla iş yerleri başta olmak üzere her alandaki hizmetlerin engelli ve yaşlılar açısından erişilebilir şekilde verilmesini istediklerini vurguladı. Belediyeler başta olmak üzere her kurumun buna uygun davranmasının şart olduğunu kaydeden Erdoğan, "Yeni yatırımlar erişilebilir esasına göre yapılmalı, eski binaların bu doğrultuda dönüşümleri de süratle tamamlanmalıdır. Erişilebilirlik standartları belirlenmeli ve tüm kurumlar çalışmalarını buna göre yürütmelidir. İşte bu amaçla 2020 yılının 'erişilebilirlik yılı' olarak ilan edilmesinde fayda görüyorum, hayırlı olsun. Yürütülecek projelerle hem fiziksel erişim hem dijital dönüşüm en önemlisi de zihinsel dönüşüm yönünde gereken adımlar atılmadır. Eğer zihinsel dönüşüm sağlanmazsa zaten orada bir sakatlık vardır. Bu sürecin Cumhurbaşkanı olarak bizzat takipçisi olacağım" diye konuştu. 
'BATI ÇÖKÜYOR, ÇÜNKÜ AİLE KAVRAMI KALMADI'
'Büyük ve güçlü Türkiye' hedefine ulaşabilmenin en önemli şartlarından birinin aile kurumunu sağlam bir şekilde ayakta tutmak olduğunu söyleyerek Erdoğan, "Aksi takdirde tıpkı omurgası çökmüş bedenin felç olması gibi aile kurumu dağılmış bir toplumun da yerle yeksan olması kaçınılmazdır. Bugün batı toplumlarını bekleyen en büyük tehdit budur. Batı çöküyor. Niye? 'Aile' diye bir kavram buralarda kalmamıştır. Ama şimdi bizi de tehdit ediyor. Aile kurumu dağıldığında nüfus da azalmaya başlıyor. Niye ben 'en az 3 çocuk' diyorum? Güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur. Güçlü aileleri kuracağız ki güçlü millet olalım. Yıllarca maalesef doğum noktasında kısırlaştırma politikası güttüler. Niye? 'Türkiye’nin nüfusu azalsın' diye. Ben de tam aksini iddia ediyorum" ifadelerini kullandı.
'GENÇLERİMİZİN ÇOĞU 30’U AŞKIN EVLENİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kurumunun dağılması halinde nüfusun da azalmaya başlayacağını, bu yüzden pek çok batı toplumunun bir süre sonra yeryüzünden silinme riskiyle karşı karşıya kalacağını belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye’de henüz bu derecede değilse bile aynı tehditle yüzleşmeye başlamıştır. Bakın gençlerimizin evlilik yaşı giderek yukarı doğru çıkıyor. Genç yaşta maalesef evlenmiyor, kızlarımız da erkeklerimiz de. Çoğu 30'u aşkın evleniyor veyahut da çoğu evde kalıyor. Devlet babanın başında şu anda Erdoğan var. Hiç evlenmeyenlerin de sayısı artıyor. Evlilik dışı hayat biçimi medya aracılığıyla meşrulaştırılmaya, özendirilmeye çalışılıyor. Televizyonlarında birçoğunda bunun kampanyası yapılıyor. Aman bunlara dikkat edin. Aile kurumunu kökünü kurutmayı amaçlayan sembollerin önü bilinçli bir şekilde açılırken, aile kurumuna sahip çıkan davranışlar küçümseniyor. Bu büyük tehlikeye hep birlikte karşı koymalıyız. Nikah dışı evlilik bizim değerlerimizde yok. Buna bir defa hep birlikte tavır koymalıyız."
'YARGI DÜNYASINA SESLENİYORUM, VİCDANINIZI DİNLEYİN'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına şiddet başta olmak üzere sıkıntı yaşadıkları pek çok sorunun çözümünün aile kurumunun güçlendirilmesinden geçtiğini vurgulayarak, Hatay'da Berfin Özek'in yüzüne asit atan sanığa verilen cezayı da eleştirdi. Hukukun, adaletin sağlanması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
"Geçenlerde bir olay daha yaşadık. Bir namussuz, bir alçak, meşru olmayan bir yaşamda maalesef bir kıza, asit veya kezzap yüzüne atıyor. Bir göz gidiyor. Mahkemenin verdiği ceza ortalama söylüyorum, 13 yıl. Ben soruşturuyorum, bana verilen cevap şu; 'kanunun en yüksek oranı bu' Ben de diyorum ki arkadaşlara; arkadaşlar, siz niye kanun diyerek, bize böyle bir cevap yolunu buluyorsunuz. Ben kanundan bahsetmiyorum, ben haktan bahsediyorum, hukuktan, adaletten bahsediyorum. Siz burada hakkı arayacaksınız, hukuku arayacaksınız, adaleti arayacaksınız. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa, orada bu olayı nasıl değerlendirirsin? Kanunlara mı bakacaksın? Yoksa böyle bir hak olur mu, böyle bir adalet olur mu, buna mı bakacaksın? Onun için buradan ben tüm yargı dünyasına da sesleniyorum; bu kanunların sayfaları arasındaki maddelere değil, vicdanınızın sesine lütfen kulak verin. Adaletin tecellisini hakta hukukta arayın. Her zaman söylüyorum; benim yolum kanun yolu değil, hukuk yoludur. Hukuk eşittir kanun değildir. Bir defa bunu iyi anlamamız lazım."
'KENDİ ZİHİNLERİ ÇÖLLEŞMİŞ, BATAKLIKLAŞMIŞ'
Türkiye'yi terör örgütleri aracılığıyla içeriden çökertme çabalarını boşa çıkarttıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün hala Gezi olaylarına 'halk hareketi', 17-25 Aralık darbe girişimine 'hukuku uygulama çabası', çukur eylemlerine 'sıradan asayiş olayı', 15 Temmuz darbe girişimine 'tiyatro' diyenlerin hala çıkabildiğini dile getirdi. Bu olayların ardından Türkiye'nin güney sınırlarının bir terör koridoruyla kuşatılması girişimiyle karşı karşıya kaldıklarını kaydeden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Gerçekleştirdiğimiz ve başarıyla sonuçlandırdığımız harekâtlarla bu terör koridorunu da paramparça ettik. Akdeniz'de ülkemizi kendi sahillerine hapsetmeye yönelik bir senaryoyu hayata geçirmeye çalıştılar. Önce KKTC ile ardından Libya ile yaptığımız anlaşmalarla bu oyunu da bozduk. Ülkemizin ve milletimizin daha önceki mücadelelerine kulp takanlar şimdi de Akdeniz'deki hamlelerimizi itibarsız hale getirmenin gayreti içinde. Türk askerinin çöllere gönderilmesinden, ülkemizin bataklığa saplanmasından söz edenlerin kendi zihinleri çölleşmiş, kendi gönülleri bataklık haline dönüşmüştür. Gazi Mustafa Kemal'in Libya Trablusgarp'ta ne işi vardı? Çünkü Türk'ün oraya gitmesi gerekiyordu da onun için askerimizi aldı ve Trablusgarp'ta çatıştı. Hani sürekli söylenir ya 'Gazi Mustafa Kemal'in şehla olan gözü'... O, yaradılıştan değildi, şarapnel parçasının gözüne sıçramasındandı. Bunlardan bihaber olanlar kurusıkı atıyorlar. Şu anda bizler de ecdadımızın da oralarda tarih yazdığı bu yerlerde sadece adaletsizliği, zulmü gidermek için varız ve davet üzere oradayız. Davetsiz yere biz icabet etmeyiz. Türkiye, Irak'ta da Suriye'de de Akdeniz'de de kendi hak ve menfaatlerini sonuna kadar savunmaya devam edecektir. Ülkemizin güvenliğinin ve geleceğinin kendi sınırlarımızda değil, çok daha ötesinde başladığı gerçeğini anlayamayan kifayetsiz muhterislere en güzel cevabı milletimiz verecektir. Kendi halkının güvenliğini sağlayamayanların acı hali ortadayken, ısrarla Türkiye'yi üzerinde oynanan senaryolara teslim olmaya davet eden çarpık eden zihniyet iflas etmeye mahkumdur."
FORMA HEDİYE ETTİ
Konuşmaların ardından bilgisayar kurasıyla atamalara geçildi. Bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isteği üzerine sahneye bedensel engelli Büşra Aydar davet edildi. 2012 yılında kamu kurumunda görev yapmaya başladığını söyleyen Aydar, "26 yaşındayım, bedensel engelliyim, okula gidemedim, bana okumayı annem öğretti, okulu dışarıdan bitirdim ve şu an üniversitedeyim. Şiir kitaplarımı Cumhurbaşkanımıza hediye etmek istiyorum" dedi. Daha sonra Türkiye'nin 7 bölgesinden gelen engelli ve devlet korumasındaki sporcu gençler 81 il toprağından oluşan Türkiye haritasını Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim etti ve 58 sırt numarasıyla adının yazıldığı formayı hediye etti. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve engelli 2 sporcu birlikte butonlara basarak atamayı başlattı.