İmralı Cezaevi’nde ömür boyu hapis cezasını çeken PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan dün kardeşi Mehmet Öcalan’la görüştü.

Mehmet Öcalan, bu görüşmeyle ilgili akşam saatlerinde açıklama yaptı. Mehmet Öcalan, ağabeyi Abdullah Öcalan’ın açlık grevini cezaevlerindekilerin değil, dışarıdakilerin yapmasını istediğini söyledi. Mehmet Öcalan, ağabeyi Abdullah Öcalan’ın avukatlarına ait Asrın Hukuk Bürosu aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Bugün (dün) İmralı Cezaevi’nde kalan ağabeyim Sayın Abdullah Öcalan’la yüz yüze bir görüşme gerçekleştirdim. Kendisi açlık grevlerine ilişkin yaptığı çağrıyı zaman kaybetmeden kamuoyuyla paylaşmamı istedi” dedi. Mehmet Öcalan şu mesajları aktardı: “Açlık grevine girenler, dışarıdakilerin yapması gereken işi ve sorumluluğu kendi üzerlerine almışlardır. Dışarıdakiler, kendi sorumluluklarını zaten zor şartlarda olan, hasta olan tutsaklara yüklemesinler. Açlık grevini eylem tarzı olarak doğru bulmamakla birlikte, açlık grevleri yapılacaksa bile içeridekilerin değil dışarısının yapması gerekir. Bu eylem yerini bulmuş ve amacına ulaşmıştır. Hiçbir tereddütte kalmadan, bir an önce açlık grevine son versinler. Buradan açlık grevindeki herkese özellikle birinci ve ikinci gruptakilere tek tek selamlarımı söylüyorum.”

DEMİRTAŞ: DİKKATE ALINMALI


BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın açlık grevleriyle ilgili çağrısının dikkate alınmasını temenni ettiğini söyledi. Demirtaş, “Bu çağrının sonraki sürecin önünü açacağı ve tecridi tümden kaldıracağını umuyoruz” dedi.

TUĞLUK: HAYIRLI OLSUN

Öcalan’ın çağrısı üzerine Diyarbakır’da açlık grevindeki BDP milletvekilleri arasında büyük hareketlilik yaşandı. BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, beraberinde milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Adil Kurt ile Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde, Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk da Milletvekili Sebahat Tuncel ile E Tipi Cezaevi’ne gidip açlık grevindeki PKK/KCK’lılarla görüştü. Tuğluk, gazetecilere şunları söyledi:
“Mesajı ilettik. Bunu dikkate alacaklarını belirttiler. Biz de açlık grevinin hiçbir ölüm yaşanmadan sonlanmasından gayet mennunuz.”
İzmir’deki Buca 1 ve 2 No’lu cezaevleriyle Aliağa’da açlık grevine katılan 520 tutuklu ve hükümlü, açlık grevini sonlandırdı. Eylemcilerin hepsi sağlık kontrolünden geçirildi.

Diyarbakır’da kitlesel greve izin çıkmadı

BDP’nin çağrısıyla, cezaevlerindeki açlık grevlerine destek amacıyla, Diyarbakır Parkorman’da yapılacak 2 günlük açlık grevine valilik izin vermedi. Tüm cadde ve kavşaklar, dün özel harekat timleri tarafından zırhlı araçlarla kontrol altına alınırken, polis Kürtçe ve Türkçe anonslar yaptı. Anonslarda, “17-18 Kasım tarihlerinde yapılacak tüm etkinliklere ve eylemlere Valilik tarafından izin verilmemiştir. Toplanacak kalabalığa polis müdahale edecektir” denildi. Cadde ve sokaklarda çevik kuvvet ve özel harekât ekipleri önlem aldı. Park Orman ile BDP binası polis tarafından kuşatıldı. Oluşturulan polis noktalarında, kent halkının grup halinde dolaşması engellendi.

BDP il binası önünde konuşan BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın da aralarında bulunduğu grup, Parkorman’a yürümek istedi. Polis, “Lütfen buradan dağılın. Bize yönelik bir saldırı olacağına dair duyumlarımız var” sözlerine tepki gösteren BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, “Ne duyumu ya, ne duyumundan bahsediyorsunuz. Sizin istihbaratınız da doğru çalışmıyor. Aldığınız duyumlar da doğru değildir. Artık yeter” dedi. Grup dağılırken, Bağlar’da yüzleri kapalı grup, lastik yakarak, yola barikat kurdu, polise taş ve el yapımı bomba attı. Bunun üzerine polis müdahale etti.

Arınç ve BDP'lilerden açıklama

Açlık grevlerinin sona ermesinin ardından Bülent Arınç ve BDP'liler açıklama yaptı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, cezaevlerindeki açlık grevlerinin bu sabah itibariyle sonlandırılmış olmasını sevinçle karşıladığını söyledi.

Arınç, Manisa Öğretmenevi'nde, açlık grevlerinin sona ermesiyle ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada, cezaevlerindeki açlık grevi eyleminin sonlandırılmış olmasını çok olumlu bulduğunu ifade etti.

Olay karşısında hem şahsı hem de hükümet olarak, hep insani yön üzerinde durduklarına işaret eden Arınç, şunları kaydetti:

“Cezaevlerindeki açlık grevlerinin bu sabah itibariyle sonlandırılmış olmasını sevinçle karşılıyorum. 60 günü geçen bir süredir, pek çok cezaevinde önce açlık grevi, sonra ölüm orucu şeklinde bazı tutuklu ve hükümlülerin eylem yaptıklarını biliyoruz. Biz hükümet olarak da şahsım olarak da olayın hep insani yönü üzerinde durduk. Bu tutuklu ve hükümlüleri, grevden vazgeçmeye davet ettik. Onların hayat bütünlüğünün, sağlıklarının bizim için çok önemli olduğunu söyledik. Grevlere dayanak olarak gösterdikleri konuların, Türkiye'de demokratik haklar konusunda, her zaman görüşülebileceğini, tartışılabileceğini ifade ettik. Benim bütün açıklamalarım bu yöndedir. Bunun siyasi bir yönünün olmaması gerektiğini ve kendilerini bu eylemlere itenlere karşı direnmelerini, kendi bireysel kararları olarak grevlerden vazgeçmelerini kendilerinden rica ettik. 'Lütfen bu eylemlere son verin' dedik. Son bir kaç gün içerisinde böyle bir sonuca ulaşılmış olmasını ben çok olumlu görüyorum. Bu tutuklu ve hükümlülere verdikleri karardan dolayı teşekkür ediyorum. Doğru yaptıkları, isabetli yaptılar, Türk halkını üzmediler. Çünkü herkes bu eylemlerin sonucunda ölümlerin olmasını arzu etmemişti. Böyle bir acının yaşanmasını hiç kimse istemiyordu.”


“Umarım bundan sonra böyle eylemler olmaz”

Arınç, bu tür eylemlere gerek olmadığını ifade ederek, “Umarım bundan sonra bu tür eylemlerle karşılaşmayız. Türkiye demokratik bir ülke, bir hukuk devleti. Halkın hangi noktalarda talepleri olursa hükümetler ve siyasetçiler, parlamentolarda bu talepleri her zaman dile getirip görüşebilir. Ben eylemin bu şekilde sonuçlanmış olmasından dolayı milletimize geçmiş olsun diliyorum” diye konuştu.

Gazetecilerin sorulanı da yanıtlayan Arınç, “grevlerin dışarıdan kışkırtma ile başlamış olduğuna” ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

“Esasen bildiğiniz gibi BDP'li milletvekilleri bir süredir greve başlamışlardı. Onların da iddiaları, 'siz grevden vazgeçin, biz sizin yerinize oruç tutalım veyahut greve gidelim' şeklindeydi. Bu aşamada kimin ne söylediği önemli değil. Çünkü olayı siyasi boyuta taşımak, kan üzerinden, ölüm üzerinden, siyaset yapmaya çalışmak, bir takım haksızlıklara veya yersiz talepleri bu grevin arkasından dolandırmak birileri için amaç haline gelmiştir. Ama eyleme son verenler, bu amaçlara alet olmadıklarını gösterdiler. Ben yine söylüyorum, bu kararı veren de eylemden vazgeçen de içerideki tutuklu ve hükümlülerdir. Doğru hareket etmişlerdir. Biraz geç olmuştur, üzülmüşüzdür. Böyle bir sonuçla karşılaşmak, halkımızı çok rahatlatmıştır.