Özel yetkili cumhuriyet savcısı tarafından terör örgütü PKK'nın infazlarına yönelik başlatılan soruşturma devam ederken, terör örgütünün infaz değil katliam yaptığı ortaya çıktı. Sivil-militan ayrımı yapmadan, düşüncesi dışındaki Kürtleri öldüren terör örgütünün yaptıklarının kamuoyuna yansıyan sınırlı bilançosu dahi insanı hayretlere düşürüyor. Katliam listesi incelendiğinde ise özellikle muhtarların öldürülmesi dikkat çekiyor.
    
Terör örgütü PKK'nın sözde merkezi yayın organı Serxwebûn'da kendi açıklamalarıyla ifade edilen cinayetlerde de gerekçe olarak 'ajanlık ve muhbirlik' gösteriliyor. Terör örgütü, sindirme ve baskı için öldürdüğü bu insanların listesini ise çekinmeden yayınlıyor. Terör örgütünün, özellikle büyük katliamları 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası yapması dikkat çekiyor. Terör örgütünün, 15 Ağustos 1984 yılında Şemdinli-Eruh'ta gerçekleştirdiği ilk eyleminin ardından örgüt içi ve bölgedeki katliamları yoğunlaştırdı. Özellikle 1984-1987 yılları arasında örgüt, Kürtleri kıyımdan geçirdi.
    
Hakkâri'nin Uludere ilçesi Orta Bağ Köyü'nde, 22 Ocak 1987 tarihindeki katliamı gerçekleştiren PKK, soba içine koyduğu bombalarla 8 vatandaşı öldürdü. 23 Ocak 1987 tarihinde ise Midyat baskınını gerçekleştirip 10 vatandaşı öldüren terör örgütü, 20 Haziran 1987 tarihinde Mardin'in Ömerli ilçesi Pınarcık Köyü katliamını gerçekleştirdi. 16 çocuk, 6 kadın, 8 erkek, toplam 30 kişinin katledilmesinin ardından teröristbaşı Abdullah Öcalan, "Öldürelim, otorite olalım" açıklamasını yaptı. Genç, yaşlı, kadın, erkek demeden insanları öldüren örgüt, 14 Temmuz 1991 tarihinde Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerinde köyleri bastı. Aralarında, kadın ve çocukların da bulunduğu 9 kişiyi öldürdü. Otomatik silahlar ve bombalar kullanan PKK'lılar, cesetleri de yakarak kaçtılar. 25 Aralık 1991 tarihinde İstanbul'da yürüyüş yapan bir grup PKK yanlısı, İstanbul Bakırköy'de Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya'nın kardeşine ait alışveriş merkezine molotof kokteyli attı. Çıkan yangında 11 kişi öldü, 17 kişi yaralandı. 11 Haziran 1992 tarihinde PKK'lılar, Bitlis'in Tatvan ilçesinde bir minibüsü durdurarak içinde bulunan 13 kişiyi kurşuna dizdiler. 27 Haziran 1992 tarihinde ise Silvan'ın Yolaç Köyü'nü basan PKK'lıler, camide namaz kılan vatandaşları dışarı çıkarıp kurşuna dizdi; 10 vatandaş hayatını kaybetti.

TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİSİNİN BABASINI ÖLDÜRDÜLER
 
Terör örgütü PKK'nın onbinleri bulan katliamlarında, örgüt yöneticilerinin yakınları da öldürüldü. Bunlardan biri de Yıldırım Merkit. PKK'nın yöneticilerinden Yıldırım Merkit'in babası Ali Merkit, ajanlık yaptığı gerekçesiyle örgüt tarafından öldürüldü ve kamuoyuna duyuruldu.

PKK, sözde merkezi yayın organı Serxwebûn'da yer alan bilgilerde, 'ajan-hain' ilan edilen Mahmut Yılmaz, Piroz Köyü'nde yakalanarak dolaştırıldı. Köyde sözde suçları anlatılan Yılmaz, sözde halkın onayı ile ölümle cezalandırıldı. 1981 yılları sonunda 2 TİKKO militanının öldürülmesinde parmağı olduğu gerekçesiyle ajan ilan edilen Teyfik Kutoğlu da öldürüldü. 1987 yılında Pınarcık'ta 31 köy korucusunu, yakınlarıyla birlikte öldüren terör örgütü, eylemi büyük bir başarı olarak kutluyor. Terör örgütü yayın organlarında, yüzlerce ismin öldürüldüğü ifade ediliyor.

SORUŞTURMA BÖLGE HALKINA UMUT OLDU
 
Bugüne dek Devlet-PKK-Hizbullah'ın Kürtlere yönelik ortak bir organizasyon ve merkezi bir düşünce ve davranış tutumuyla Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği cinayetlerin 'infaz', 'faili meçhuller' kavramı ile açıklanmasının, olayın boyutlarının gözönüne alındığı zaman içine sinen tanımlamalar olmadığını dile getiren Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü, 'infaz', 'faili meçhuller' kavramının sınırlı sayıdaki cinayetleri ifade edebileceğini söyledi. "Oysa gündemde olan binlerce, onbinlerce cinayet var." diyen Güçlü, 'Kürt Katliamı' kavramıyla açıklamanın daha doğru olacağını vurguladı.

Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Güçlü, örgütün özellikle bölgede muhtar bırakmadığına dikkat çekti. PKK'nın katliamlarıyla ilgili başlatılan soruşturmanın, bölge halkında bir umut oluşturduğunun altını çizen Güçlü, ailelerin, çocuklarının akıbetlerinin bu yolla öğrenilebileceğini belirterek, dağda olduğu sanılanların bir kısmının da öldürülmüş olabileceğini kaydetti. Eğer bu konunun üzerine ciddi bir şekilde gidilirse 'PKK gerçeği'nin açığa çıkacağını vurgulayan Güçlü, gençlerin büyük bir kesiminin örgüte katılış gerekçesinin, 'Kürtleri özgürleştireceği, hak ve özgürlükleri kazandıracağı' olduğunu ifade etti. Güçlü, örgütün katliamlarının ortaya çıkarılması halinde ise gençler arasında sorgulamanın başlayacağına dikkat çekti.

Öldürülen Kürtlere ilişkin yeni bir liste daha hazırlandığını dile getiren Güçlü, "Kürt katliamının yeni örneklerini Meclis'in ilgili komisyonuna yeniden sunacağım. Bu yeni örnekler, daha önce Meclis Komisyonu'na, kamuoyuna ve basına sunduğum listeye eklenmesi gereken önemli örneklerdir." dedi. Katliamları, terör örgütünün, iletişimin rahat olduğu dönemlerde çok kolay açıkladıklarını dile getiren Güçlü, bazı eylemleri şöyle sıraladı:

"6 Temmuz 1993 Başbağlar Katliamı: Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'ne silahlı baskın düzenleyen PKK'lılar, aralarında kadınların da bulunduğu 28 kişiyi öldürdüler, 3 kişiyi yaraladılar. Köydeki 57 evi ateşe verip kaçtılar.
4 Ağustos 1993: Bitlis'in Mutki ilçesine bağlı Kavakbaşı ve Yenidoğan köyleri arasında yol kesen PKK'lılar, durdurdukları iki yolcu minibüsünde bulunan 28 kişiyi kurşuna dizdiler.

25 Ekim 1993: Erzurum'un Çat ilçesine bağlı Yavi beldesine baskın düzenleyen PKK'lılar, evlerinden silah zoruyla aldıkları vatandaşları bir kahvehaneye toplayarak PKK lehinde propaganda yaptılar. Daha sonra otomatik silahlarla taradılar. Saldırıda, aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da bulunduğu 35 kişi öldü, 50 kadar kişi de yaralandı."