17 Aralık 'rüşvet ve yolsuzluk' soruşturmasının tek mağduru Fatih eski Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan İnce, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın takipsizlik kararını Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi'ne sunulan 11 sayfalık dilekçede takipsizlik kararının ortadan kaldırılması, etkin soruşturma sürdürülerek şüpheliler hakkında iddianame hazırlanması için dosyanın savcılığa gönderilmesi istendi.

17 Aralık 'rüşvet ve yolsuzluk' soruşturmasının tek mağduru Fatih eski Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan İnce avukatı Özcan Karakoç aracılığıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.
Dilekçede Orhan İnce'nin 4. Sınıf Emniyet Müdürüyken 2013 yılında kendisine gerekçe sunulmadan sürekli olarak sürgün edildiği ve görev yerlerinin devamlı değiştirildiği ifade edildi. İnce hakkında asılsız iddialar disiplin soruşturması başlatıldığı belirtilen dilekçede "24 Haziran 2014 tarihinde meslekten çıkarma cezası cezalandırılmasına karar verilmiştir" denildi.
17 Aralık Operasyonu kapsamında Orhan İnce'nin müşteki olarak ifadesine başvurulduğu anlatılan dilekçede, "İfade neticesinde müvekkilimiz hakkındaki sürgünlerin ve tayinlerin sebebinin soruşturma kapsamında şüpheli olarak yer alan suç örgütü yöneticileri ve üyeleri tarafından gerçekleştirildiğini öğrenmiştir. İddiaya göre başında Rıza Sarraf, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Barış Güler olan suç örgütünün kendi aralarında gerçekleştirdikleri görüşmelerde, müvekkilimizin öncelikle sürgünlere gönderilmesi ve akabinde ise meslekten atılması sürecinin rüşvet karşılığında planlandığı anlaşılmış, müvekkilimize de bu hususlar hakkında sorular yöneltilmiştir" ifadelerine yer verildi. Rıza Sarraf'ın asılsız iddiaları nedeniyle Orhan İnce hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı öne sürülen dilekçede, "Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin kurulu 24 Haziran 2014 tarihinde müvekkilimizin meslekten çıkarılması cezası ile tecziyesine karar verilmiştir. İstabul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürütmüş olduğu soruşturma kapsamında, şüphelilerin bu süreci örgütlediklerine dair görüşmeler mevcut olup, müvekkilimizin meslekten çıkarılmasının İçişleri eski Bakanı Muammer Güler tarafından takip edileceği bu görüşmelerde belirtimiş bulunmaktadır" denildi.

TAKİPSİZLİK KARARI ELEŞTİRİLDİ

"Türkiye tarihin en büyük ve kapsamlı yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına 16 Ekim 2014 tarihinde hukuki gerekçelerden yoksun bir şekilde takipsizlik kararı verildi" denilen dilekçede, İnce'nin takipsizlik kararına itiraz ettiği, ancak bu talebin de reddedildiği anlatıldı. Dilekçede "Soruşturma dosyasına göre devasa bir suç örgütünün faaliyetlerinin, bu şekilde aklanması çabası tüm kamuoyu vicdanında derin bir elem ve keder oluşturduğu gibi bu süreç, demokratik hukuk devletinin himaye edilebileceği bir süreç olarak da düşünülmemelidir" ifadelerine yer verildi.
Savcılığın takipsizlik kararının eleştirildiği dilekçede, dosyada bulunan delillerle şüpheliler hakkında dava açılması gerekirken, suçların oluşmadığı şeklindeki yaklaşımın kabul edilebilir bir yaklaşım olmadığı vurgulandı.

"SULH CEZA HAKİMLİKLERİ ANAYASA'YA AYKIRI"

Soruşturma aşamasında kısıtlama kararı nedeniyle dosyanın kendilerine verilmediğini, bu nedenle tanık dinletemedikleri ifade edilen dilekçede "İstanbul Adliyesi'ne tayin edilen 6 sulh ceza hakimin tamamının daha evvel soruşturma dosyasına dair kanaat bildirmiş olmaları, şüpheliler hakkında sürekli lehe kararlara imza atmış olmaları değerlendirildiğinde ilgili hakimliklerin bağımsız ve tarafsız olduklarından bahsedebilmek mümkün görülmemektedir" denilerek sulh ceza hakimliklerinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddia edildi.

ETKİN SORUŞTURMANIN GERÇEKLEŞTİRİLMEDİĞİ İDDİA EDİLDİ

Dilekçede, "Soruşturma dosyasının müşteki olarak başvurucu ile paylaşılmamış olması, müştekinin delillerini dosyaya bildirmemesi, tanık dinletme yönündeki isteminin reddedilmesi, TBMM Meclis soruşturması Komisyonu Başkanlığı'ndaki eski bakan ifadelerinin dosyaya celbi yönündeki istemine yanıt dahi verilmemesi vb.. hususların tamamı adil yargılama hakkının ihlali olarak değerlendilmelidir" denildi.
Etkin soruşturmanın gerçekleştirilmemiş olduğu, sulh ceza hakimliklerinin tarafsız ve bağımsız olmadığı iddia edilen dilekçede, Orhan İnce'ye soruşturma dosyasının verilmediği, bu nedenle belgelere ilişkin İnce'nin beyanda bulunma hakkının engellendiği ifade edildi.

"TAKİPSİZLİK KARARI KALDIRILSIN, ETKİN BİR SORUŞTURMA SÜRDÜRÜLSÜN..."

Dilekçenin talep kısmında şu ifadelere yer verildi: "Müvekkimiz Orhan İnce'nin hak arama hürriyetinin, kanuni hakim güvencesi hakkı, gerekçeli karar bulunmamasının, adil yargılama hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğinin tespitine karar verilsin. Bu tespitler neticesinde takipsizlik kararının ortadan kaldırılmasına, etkin bir şekilde soruşturma sürdürülerek şüpheliler hakkında iddianame hazırlanması için dosyanın cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine, tanıklarımızın dinlenilmesine, müvekkilimiz Orhan İnce'nin maddi ve manevi zararlarının giderilmesine karar verilmesini talep ederiz."

TAKİPSİZ KARARI VERİLMİŞTİ

17 Aralık soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Ekrem Aydıner, 17 Ekim'de işadamı Rıza Sarraf, Süleyman Aslan, Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan'ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında "Usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve herhangi bir örgüte rastlanmadığı" gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti. Dosyada tek şikayetçi olarak yer alan Fatih eski Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan İnce de takipsizlik kararına 64 sayfalık itiraz dilekçesi hazırlayarak itiraz etmiş, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği de itirazı reddetmişti.