Umut KARAKOYUN/İZMİR, ()- İZMİR'in en değerli alanlarından birisi olan Balçova ilçesi İnciraltı bölgesindeki toplam 5 bin dönümlük tarım alanının, sağlık turizmine açılması için yeniden planlanmasını isteyen hak sahiplerinin bekleyişi sürüyor. İnciraltı Gelişim Derneği (İNGEDER) Başkanı Tayfun Karabulut, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bölgeye dair yeni bir İmar Planı hazırlığı içinde olduğunu açıkladı. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk ise söz konusu bölgenin tarım alanı olduğuna ve yıllardır üretim yapıldığına dikkati çekip, bu şekilde korunması gerektiğini kaydetti.
Balçova ilçesinde İnciraltı bölgesi 1991 yılında turizm bölgesi ilan edildi. Karar Resmi Gazete'de de yayımlandı. Ancak o günden bugüne kadar hiçbir çalışma yapılmadı. 2 bin 700 hak sahibi, kısmen tarım arazisi, kısmen de SİT alanı olan toplam 5 bin dönümlük arazi üzerinde yıllardır bir çalışma yapamadıklarını ileri sürüp, bölgenin sağlık turizmine açılması için yeniden planlanmasını istedi. İnciraltı Gelişim Derneği Başkanı Tayfun Karabulut, yıllardır bölgenin planlanması için mücadele verdiklerini belirtip, "Burada yaşayan beşinci nesil, halen alanın planlanmasını bekliyor. İnciraltı'nın 1991 yılında Resmi Gazete'de turizm bölgesi ilan edilmesiyle birlikte biz toprak sahipleri olarak umutlandık. Artık bölgenin turizme açılacağı beklentisi oluştu. Ancak yıllardır herhangi bir çalışma yapılmadı" dedi.
'SU TUZLU, YAKINDA AĞAÇLAR BİLE KURUYACAK'
Bölgenin Adnan Menderes Havalimanı'na 22 kilometre mesafede olduğunu ve şehir için ciddi bir değerinin bulunduğunu, ancak kendilerinin arazilere sadece uzaktan baktığına dikkati çeken Karabulut, "Bu durumun artık değişmesi gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şu an buranın planlanması için çalışmalara başladı" dedi.
İmar planlarında bölgenin tarım alanı olarak görüldüğünü, fakat arazilerde kullanılan suda tuz oranının arttığını ve bir süre sonra bölgedeki ağaçların bile kuruyacağını ileri süren Karabulut, "Son yıllarda tuz oranı arttığı için buradaki kuyu sularını kullanamaz olduk. Bölgede şehir şebekesi olmadığı için de bu alanda tarım yapma imkanımız ortadan kalkıyor. İnciraltı toprak sahipleri olarak kesinlikle bu bölgede gökdelen istemiyoruz. Bu bölgenin konut olmasını da istemiyoruz. Kısmi konut alanları olabilir, ama buranın sağlık turizmi odaklı planlanması lazım. Çünkü İzmir'in buna ihtiyacı var. İzmir'in işsizlik sorunu var, tanıtım ihtiyacı var. Burası 2015 ve 2020 EXPO'sunda dünyaya tanıtıldı. Eğer bu bölge planlanırsa, 15 bin kişi istihdam edilecek. Sağlık turizmine açılırsa, en az 100 bin nitelikli turist kazandırılacak. Buranın yatırım değeri en az 7 milyar dolar. Eğer yatırımcı çekebilirsek, en az 10 milyar dolarlık yabancı sermayeyi bu şehre çekme şansımız olacak" diye konuştu.
Karabulut, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Belediye Meclisi üyelerinden de, kendilerine destek vermelerini istedi.
'BURASI TARIM ALANI OLARAK KORUNMALI'
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk ise, Toprak Koruma Kanunu'na göre bölgenin tarım alanı olduğunu, üzerinde üretim yapıldığını, seracılık faaliyetlerinin devam ettiğini belirtti. Bu bölgenin kesinlikle amacının dışında kullanılmaması gerektiğini savunan Türk, "Zamanında bağ evi olarak yapılacağı gerekçesiyle inşa edilen evler, villaya dönüştürüldü. Çevresi kentleşmeye açıldı, ama alan tarım bölgesi. Burası tarım alanı olarak kalmalı ve korunmalı. Çünkü burada bir üretim yapılıyor. Bölgenin imara açılması demek, yapılaşmaya açılması anlamına geliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın tarım arazilerinin korunması ve geliştirilmesi yönünde ciddi çalışmaları var. Bu çalışmalarla tezat bir çalışma yapılmamalı" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bölgeye dair koruma amaçlı imar planı yapma yönünde çalışmasının bulunduğunu hatırlatan Türk, "Burada daha önce yapılan imar planı, alanın tarım arazi olması nedeniyle mahkeme kararı ile iptal edildi. Yapılacak değişikliklerde bunlar göz önünde bulundurulmalı" diye konuştu.
Suların tuzlu olması nedeniyle artık tarım yapılamayacak noktaya gelindiği iddialarına yanıt veren Türk, şunları söyledi:
"Burası denize yakın bir bölge. Yeraltı su seviyesinin düşmesi, fazla miktarda su tüketimi, doğal olarak suların tuzlanmasına neden oluyor. Ama bu şu demek değil; burası tuzlanıyor, toprak tuzlanıyor. Biz burada tarımı bırakalım. Böyle olmaz. Bu gerekçeler doğru gerekçe değil. Sular tuzlu ama bu önlenebilir. Su kullanımını düzenlenebilir." 
Taraflar şimdi Bakanlık tarafından yapılan planların tamamlanmasını bekliyor.