''Futbol asla sadece futbol değildir'' Simon Kuper.

Sporun en çok seyredilen dalının futbol olduğunu biliyoruz.

Bugün bir haber okuduğumda bu çocukların durumuna çok üzüldüm.

Bunu yazmak gerekir diye düşündüm.

İngiltere'de Everton forması giyen Cenk Tosun kupa maçında gol attıktan sonra bozkurt işareti yapmış, bunun üzerine İngiltere futbol federasyonu soruşturma açmış.

Haber böyle.

Bizim içimizden veya gurbetçi ailelerin çocuklarından son dönemlerde kaliteli futbolcular çıktı.

Onların Avrupa piyasasında yer bulmalarının nedeni başka bir konu ama bizim çocuklarımız neden sadece işine motive olamıyor, neden uyumsuzluklar yaşıyor bu konu neden aşılamıyor? İrdelemek gerekiyor.

Tamam Avrupa ülkeleri inanca çok büyük hoşgörü gösteren bir kültürü edinmiş durumdalar.

Messi de gol attıktan sonra iki işaret parmağını gökyüzüne doğru kaldırıp, Tanrı'ya teşekkürlerini gönderiyor veya başka Hristiyan futbolcu sahaya çıkarken veya gol attıktan sonra ıstavroz çıkarabiliyor. Ayrıca Müslüman futbolcular gol attıktan sonra secdeye kapanıyor.

Buna, yani inanca hoş görüyle bakıyorlar ama sahaya siyasetin, ırkçılığın ve ayrıştırıcı fikirlerin girmesine hoş bakmıyorlar. Cenk Tosun'un Everton'a transfer olduğunda piyasa değeri 23 milyon yuro iken, bugün yedi milyon yuro.

Neden? Çünkü alt yapıları, eğitimleri ve hangi toplumda nasıl davranılması gerektiği konusunda yeterli eğitimleri ve birikimleri olmadığı için.

Bu durumdan dolayı Arda Turan İspanya da barınamadı, çünkü Barselona klübünde misyonerklik görevi de varmış gibi davranınca dışlandı.

Gene Mesut Özil, Çin'in en hassas olduğu konu olan Doğu Türkistan-Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki konuyu gündeme getirdiği için Çin bu konudaki rahatsızlığını İngiltere'ye siyasal düzeyde dile getirince, Mesut Özil Arsenal'de dışlandı.

Şimdi Fenerbahçe'ye geldi artık burada da aynı şekilde konuşursa, Çin yeni ekonomik gücüne dayanarak bize de baskısını koyacaktır.

Empati yapalım,Messi çıksa ''PKK terör örgütü değildir, özgürlük savaşçısıdır derse ne yaparız? Klüp ve devlet düzeyinde tepki gösteririz.

Çin, Sincan Uygur özerk bölgesinde Müslümanların Çin'in baskılarına karşı çıkmasına öncülük eden örgütlenmeleri bizdeki PKK gibi görüyorlar.

Biliyorsunuz uluslararası kurumlarda Çin'in yaptığı baskıyı kınamak konusunda bir karar alındığında, Türkiye, Çin'le ters düşmemek için ekonomik ilişkilerindeki büyüklükten dolayı Çin'i kınama konusundaki karara imza koymadı.

Mesut Özil bunları bilmiyor mu, biliyorsa neden konuşur?

Tamam söyledikleri çok insani, çok haklı ama her doğruyu futbol oynayan bu çocukların söylemek gibi bir görevi yok ki.

Üstelik senin ülken, Sican bölgesinde Çin'i kınayan karara imza koyamadığı orta yerde dururken.

Ekonomi böyle bir şey, Yani futbol- siyaset- ekonomi iç içe geçmiş karmaşık bir yapı.

Simon Kuper'in dediği gibi, ''Futbol asla sadece futbol değildir.''

Mesut Özil şu bilgiyi biliyor olsaydı asla öyle konuşmazdı.

Türkiye için PKK neye, Çin'deki Müslüman örgütlerde Çin için aynı.

Bu örnekleri o kadar çok ki.

Emre Belezoğlu ve daha birkaç tane örnek daha var.

En çok içimi acıtan da tuttuğum takım olan GALATASARAY'DA müthiş işler yapan Hakan Şükür'ün içine düştüğü acınası durum.

Ben onun futbolda yaptıklarından dolayı çok severdim,Hakan Şükür'ün yaptığı aptallıktan dolayı da bugün nefret ediyorum.

Neden?

Sümüklü, ilkokul mezunu bile olmayan, akli dengesi yerinde olmadığı yazdıklarından belli olan, din bezirganı bir yobazın birisine peygamber gibi, hatta Allah gibi ! inanmaları ve haytalarını mahvetmeleri.

Bu aptallıklarını kabul etmek mümkün değil.

Sebebiyse, eğitim görmemeleri, analitik düşünmeyi tanımamış olmaları, mantık, felsefe okumamış olmaları, inandıkları dini bir kör cahilden öğrenmiş olmaları.

Oysa öğrenmek istedikelri dinin kitabı(Kuran) 604 sayfa, otur Türkçe Kuran oku, ve kafanı çalıştır.

Bu çocuklar böyle yetişmedi.

Bugün de yeni yetişen futbolcularda aynı mantıkla dincilerin egemenliği altındalar ve yarınları Hakan Şükür olmaya aday olarak önümüzde koşmaya devam ediyorlar.

Aynı mantık, aynı bakış açısı diğer siyasal ve dinsel motifleri top sahasına sokan futbolcular için de geçerlidir.

Yapmayın, etmeyim işinizi en iyi şekilde yapın, top sahasının dışında istediğiniz gibi özgürce neye inanıyorsanız doya doya yapın.

Bugün futbol maçlarına giden insanları tarif etmek gerekirse, toplumun her kesiminden insan futbol seyircisidir.

Bu durumu baskette veya voleybol da ve diğer spor alanların da göremezsin.

Yani ekonomik durumu çok kötü olanda, çok iyi olanda her türlü siyasal düşüncede olanda futbol seyircisidir.

Sen gol attıktan sonra, bir dinin işaretini veya siyasal bir konuyu dile getirmekle seni seyretmeye gelen ve senin yaptığın harekete katılmayan birçok seyircinin sana mesafe koymasına neden oluyorsun.

Yani ülkemizdeki en büyük problemlerden birisi eğitimsizlik, bugün klüpleri çalıştıran teknik direktörlerin birçoğu belki de tamamı çocukluğundan itibaren futbola zaman ayıramadığı için eğitimini ihmal etmiş insanlardır.

Aklıma gelen bir tek eğitimli Yılmaz Vural geliyor, onu da medya maymunu yaptık, adamın kıymetini bilemedik.

Diğer alanlardaki eğitimlilerin kıymetini bilemediğimiz gibi.

Klüplerin nasıl ki psikoloğu, kondisyoneri, gıda bilimcileri varsa toplum içinde ve sahada nasıl davranmaları gerektiği konusunda futbolcuların eğitilmelerini sağlamak için uzmanlar olmalıdır.

Sen gol atıyorsun, bir inancın sembolünü elli bin kişinin gözüne sokuyorsan o statta bulunan ve senin gibi düşünmeyen insanların sana mesafe koymasına neden olduğunu, o çocuklara birilerinin öğretmesi gerekiyor.

alanda olduğu gibi, futbolda da en büyük problem eğitimsizlik, bilimsizlik ve iyi yetişemeyen kültürel alt yapısı olamayan futbol emekçileridir.