Eğitimde değişim ve dönüşümü konuştuğumuz günlerde birdenbire tüm dünyayı etkileyen kriz durumu ile gündemimiz değişti ama eğitimde değişim ve dönüşüm için de yeni fırsatlar oluştu. Teknolojinin daha etkin kullanımı için oluşan fırsatı bakanlıktan ücra bir yerdeki öğretmene kadar herkes kendince çözümler üretmeye başladı. Uzaktan eğitim için kollar sıvandı, herkes yeni şeyler öğrenmeye başladı. Bu dönüşümün kriz durumu geçtikten sonra farklı etkilerini göreceğiz.

Teknolojinin kullanımından daha önemli bir konu teknolojinin doğru kullanımı konusu tartışılmalıdır. Burada tartışmaya açmak istediğim uzaktan eğitim değil uzaktan yönetim konusudur.

Nasıl oluyor uzaktan yönetim?

Aslında konu uzun süredir varlığını koruyor ancak okullara verilen zorunlu aradan sonra daha belirgin bir hale gelmiş bulunuyor.

Öğretmenlerin ne kadar özverili oldukları, mesai saati kavramlarının olmadığını söylemeye gerek yoktur. Ancak bu özveriyi öğretmenler gönüllü olarak yaparlar. Kimse onları isteklerinin dışında çalışmaya zorlayamaz. Bu herkes için zaten anayasal bir haktır.

Bazı durumlar vardır; bir işi gönüllü yaparsınız, özveride bulunursunuz. Bir süre sonra bu yaptığınız iş sizin göreviniz olmaya başlar. Özellikle öğretmenlerin çok başına gelir. Dedik ya özverili çalışıyorlar.

Teknolojinin gelişimi ile öğretmenin her saati idareciye ait anlayışı oluşmaya başladı. Her saat öğretmene istediği duyuruyu yapabileceğini, emrettiği görevi yapmasını isteyebileceğini düşünen idareciler türedi.

Özellikle mobil telefonlarda bulunan whatsapp uygulaması üzerinden okul/okulları yöneten idareciler var. Sürekli emredici bir tavırla öğretmene günün olur olmaz saatinde duyuru yapan idarecilerin sayısı hiç de az değil. Başlangıçta öğretmenler okul whatsapp gruplarının iletişim için hızlı ve uygun olacağını düşündükleri için onay vermişlerdir. Ancak demin dediğim gibi artık bu gruplar resmi duyuru yeri olarak görülerek ve öğretmene her duyurunun yapıldığı bir alan olmuştur. Hatta acil uyarıları da yapılarak öğretmen psikolojik baskı altında tutulmaktadır.

Bu gruplardan kendilerine resen görev verildiğini söyleyen öğretmenler bulunmaktadır. Yazılı olarak duyurulması gereken konuların buradan duyurulmasının resmi duyuru yapıldığı anlamına geldiğini söyleyen idareciler de hiç az sayıda değildir.

Şimdi konunun etik yönüne gelelim: öğretmen bir kamu çalışanıdır ve bir mesai saati vardır. Mesai saatleri dışında çalışmaya hiçbir memur zorlanamaz. Mesai saatleri dışında gelen duyuruları okumak da -iş ile ilgili bir durum olduğu için- mesai dışı çalışmak anlamına gelir. Öğretmen önce insandır ve bir ailesi, çocukları vs olan okul dışında başka sorumlulukları bulunan bir bireydir. Herhangi bir şekilde mesai dışındaki süresini okul işleri için harcamak zorunda bırakılamaz.

Gelelim hukuki boyutuna:

Anayasamızın Temel Hak ve Hürriyetler başlığı altında “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” denmektedir (1982 Anayasası madde 12)

(Madde 18) Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması başlığı altında yer alan (madde 20) “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” demektedir. Yine aynı maddenin C bendinde Haberleşme Hürriyeti başlığı altında (madde 22) “Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır….” demektedir.

Ayrıca 7201 sayılı tebligat kanununun “Elektronik tebligat” başlıklı 7/a maddesi; “Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir.” Diyerek elektronik yolla tebligatı kişinin onayına bırakmıştır.

Şimdi bu maddelerin konumuz ile bağlantısını değerlendirelim:

Görüldüğü üzere elektronik ortamda tebligat almak kişinin isteğine bırakılmıştır. Bu da haberleşme özgürlüğünün bir gereğidir. Whatsap grupları bu anlamda kişinin isteği ile bildirilmişse tebligat adresi olarak kullanılabilir. Ancak kişinin gruptan çıkması cezai bir durum gerektirmez. Başka bir elektronik tebligat adresi verebilir ya da vermez. Kişinin isteği dışında oluşturulacak herhangi bir gruba girmesi için zorlanamaz, yaptırım uygulanamaz.

Mobil telefonlar ve cihazlar kişiye özel olup özel hayatı ilgilendirmektedir. Bu nedenle bu cihazlarda hangi uygulamaları kullanacağı ve numarasını kimlerle paylaşacağı sadece kendisini ilgilendirmektedir. Öğretmenlere zaman zaman yapılan duyurularda –yine whatsapp üzerinden- bazı uygulamaları telefonlarına yüklemeleri ve aktif olarak kullanmaları söylenmektedir. Kendini kraldan daha kralcı gören bazı idareciler bunu zorlamaya dönüştürebilmektedir. Biliyoruz ki mobil uygulamalar kurulumu sırasında kişiden cihazdaki bazı özel bilgilere erişme iznini zorunlu kılmaktadır (kamera, ses, adres listesi vs.).Bu bilgiler özeldir ve kişinin özel hayatının ihlalidir.

Bütün bu hukuki ve etik dayanaklara rağmen altındaki memurları bir telefon uygulaması üzerinden yönetmeye çalışan idarecilik anlayışı işte dönüşen idarecilik anlayışıdır. Öyle ki okulda bulunduğu süre içinde bile öğretmenleri, öğrenciler, velileri ile yüz yüze görüşüp konuşmadan sürekli whastapp mesajları ile iletişim –hatta tek yönlü olduğu için iletim- kurmaya çalışan ve kısa yazmaya çalıştığı için anlatım bozuklukları nedeniyle yanlış anlaşılmaya müsait idarecilik anlayışının geleceği yoktur.  İnsana dokunmayan hiçbir uygulamanın eğitimde yeri olmaz.

İdarecilik, idare edilenlerin işlerini kolaylaştırmak, onlara yol açmak için vardır. bu nedenle yüz yüze iletişimin fazla olması gerekir. Eğitim alanında idareci ve öğretmen arasında iyi niyet çerçevesinde yürüyen ilişkiler olumlu okul iklimlerini oluşturur. İyi niyet karşılıklı iletişim ile gerçekleşir. Okul liderinin iletişim yöntemi okul iklimlerinin oluşmasında çok etkilidir.

Yöneticiliğin bir dönüşüme gereksinimi var. Ama bu dönüşüm eğitim liderliği yönünde ve yapıcı uygulamalarla olmalıdır mobil uygulamalar ile değil.