ORLEANS bölgesinde Türk Derneği ve bir caminin ortak otoparkında bulunan bir araç ateşe verildi. Saldırgan veya saldırganlar ikinci arabayı da yakmak isterken, çevredekilerin sesleri duyup bölgeye gelmesi üzerine olay yerinden uzaklaştı.

Paris Başkonsolosu Emre Kadıoğlu, bölgeye giderek olayla ilgili Belediye başkanı ve polisten bilgi aldı. Saldırıyı kimlerin ve neden yaptıkları konusunda olay belirsizliğini korumaya devam ederken bu saldırının İslamofobi ile ilişkisinin olup olmadığı konusu araştırılıyor.

Charlie Hebdo saldırısından bu yana Fransa’da 50’den fazla İslam karşıtı eylem yapıldı. Fransa İslam Konseyi (CFCM) ise gerçekleştirilen 50 saldırıdan 21’inin el bombası atılarak yapıldığını ve geri kalanının tehdit ve hakaretle ilişkin saldırılar olduğunu açıkladı.

Son günlerde IŞİD sempatizanlarının propaganda faaliyetleri sonucu Avrupa’dan 3000 ile 5000 arasında sayıları değişen Avrupalı cihat yapmak için Ortadoğu’ya gitti. Fransa’dan cihat için ülkeden ayrılanların sayısı ise 2014 yılının başından bu yana iki kat arttı. Bu oran tam olarak yüzde 116 olarak açıklanırken, 1200 kişiden 60’ı Suriye ve Irak’ta savaşırken yaşamını yitirdi. Gidenlerden 234 kişi ise Fransa’ya döndü. Bu olaylarla ilgili tutuklanan 280 kişiden bazıları hala hapiste. 118’i hakkında ise soruşturma devam ediyor. Cihat için bölgeye gidenlerin yüzde 30’unu kadınlar oluşturuyor.

İSLAM HERŞEYDEN ÖNCE BARIŞ VE HOŞGÖRÜ DİNİDİR

Öte yandan Fransa Türk Federasyon Genel Başkanı Orhan İlhan yazılı bir açıklamada bulunarak şunları söyledi:

“Bildiğiniz gibi Fransa'da hunharca bir terör saldırısı vuku bulmuştur. Biz Fransa Türk Federasyonu olarak bir kez daha altını çizerek ifade etmek isteriz ki, terör ve şiddetin her türlüsünü, amacı gerekçesi her ne olursa olsun vahşetin her çeşidini şiddetle lanetliyoruz. Bu vesileyle bir kez daha vuku bulan bu vahşeti ve caniliği kınıyor ve sonuna kadar Fransız toplumunun ve devletinin yanında olduğumuzu bütün kalbi duygularımızla ifade ediyoruz. Ancak bu hassas süreçte bu vahşeti bahane ederek İslam karşıtlığını körükleyebilecek yaklaşımların, Müslümanları rencide edecek ve töhmet altında bırakacak eylem ve söylemlerin de aynı derecede tehlikeli ve çirkin olduğu da muhakkaktır. Eşitlikten, özgürlükten, kardeşlikten samimi duygularla bahsedenler bu evrensel değerlerin herkese karşı ve herkesi kapsayacak şekilde uygulanması gerektiğini asla göz ardı etmemelidirler. Unutulmamalıdır ki peşin hükümlü bir anlayış ve toptancı bir yaklaşımla kin ve nefret tohumları ekenler hiç bir surette barışa ve kardeşliğe hizmet etmedikleri gibi, bilakis çatışmanın, kavganın terörün besleyici unsurları olurlar. Bu süreçte başta siyasiler olmak üzere herkesin çok daha hassas olması insanlığın kardeşliği ve barışı için çok büyük önem arz etmektedir. Bu vesileyle başta Türk Federasyon mensupları dikkat ederek, İslam’ın her şeyden önce barış ve hoşgörü dini olduğunun idrakiyle hareket etmelerini arzu ediyoruz.”