CANAN KAYA, BUENOS AIRES - 32 milyon Arjantinli bir kez daha ülkenin geleceğini belirlemek için sandık başındaydı.

12 yıllık Kirhcnerler döneminin sonu anlamına gelen ikinci tur başkanlık seçimlerinde sağcı aday Mauricio Macri başkan seçildi. Arjantin tarihinin ilk balotajında aynı zamanda 85 yıldır ilk kez peronist ya da radikal parti kökenli olmayan bir aday başkan seçildi. İktidar partisi Frente para la Victoria (Zafer için Cephe) adayı ve Büyük Buenos Aires eyaleti valisi Daniel Scioli seçimlerin ilk turunda sağ muhalif blok Cambiemos (Değiştirelim) adayı ve otonom başkent Buenos Aires Valisi Mauricio Macri'ye üç puanlık bir fark atmıştı.

İkinci turda bu kez Maricio Macri, Kirchnerci aday Sciloli'yi 3 puan geçerek 10 Aralık'ta yapılacak yemin töreninde başkanlık bastonunu kucaklayacak isim oldu. Macri geçerli oyların %51,4'sını alırken Sciol %48,7'de kaldı. Değiştirelim bloku, başkent Buenos Aires, Büyük Buenos Aires, Corrientes, Jujuy ve Mendoza olmak üzere 24 eyaletten nüfusun %54'ünün yaşadığı 5'inin valiliğini elinde bulunduruyor. İktidar partisinin elinde ise 12 eyalet bulunuyor. Dört eyalet anti kirhcnerci peronistler tarafından yönetilirken iki eyalette Kirhcnerle ittifak haindeki partilerce yönetiliyor. Santa Fe eyaleti ise sosyalist partinin iktidar olduğu tek eyalet olma özelliğini koruyor.

CRİSTİNA KİRCHNER ARJANTİNLİLERİ GEÇMİŞİ UNUTMAMAYA DAVET ETTİ

Rio Gallegos'ta oyunu kullanan Arjantin Devlet Başkanı Cristina Kirchner, insan hakları ve ekonomide kaydedilen ilerlemeleri hatırlatarak Arjantinlileri geçmişi unutmadan oy vermeye çağırdı. Ancak Kirchner'in bu çağrısı, seçim yasaklarını deldiği gerekçesiyle ülke çapında 50'den fazla suç duyurusu yapılmasıyla karşılık buldu. Cristina Kirhcner, sonuçların açıklanmasında sonra Mauricio Macri'yi telefonla arayarak tebrik etti, Olivos'taki başkanlık konutuna görüşmeye davet etti.

SCİOLİ BUENOS AİRES'İN LANETİNİ YENEMEDİ

Arjantin'in toplam nüfusunun üçte birinden fazlasının yaşadığı Buenos Aires eyaleti ekonomi hacminin komşu ülke Şili'den daha büyük. 200 yıllık ülke tarihinde Buenos Aires valileri bu nedenle her zaman ülke politikasında çok önemli bir ağırlığa sahip olageldiler. Ancak buna rağmen, 2002 yılında Eduardo Duhalde'nin iktidardaki Radikal Parti üyelerinin tek tek istifa etmesiyle başkan olması dışında şimdiye kadar hiçbir vali halk oylamasıyla başkanlık koltuğuna erişmeyi başaramadı. Dün alınan sonuçlarla Daniel Scioli Arjantin politikasında "lanetli" addedilen Buenos Aires valilerinin makus talihine yenilen son vali oldu. Daniel Scioli seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra yaptığı konuşmada yenilgiyi kabul ederek,“elimizden gelen her şeyi yaptık, ancak halk diğer alternatifi seçti umarız tanrı yollarını ışıldatır” diye konuştu. Yeni hükümetin ekonomi, bilim ve teknoloji ve insan hakları alanında 12 yılda kaydedilen kazınmaları koruyacağını ümit ettiğini söyleyen Scioli “her zaman daha ileriye gitmek için bir şans vardır” diye ekledi. Yenilgiye rağmen binlerce peronist, Arjantin'in sembolik meydanı Plaza de Mayo'da toplanarak Cristina Kirchner ve Daniel Scioli'ye destek verdi. Birçok Kirchner seçmeninin gözyaşına boğulduğu destek eyleminde, kutlamalar yapan Macri seçmenlerinin meydana yaklaşması sebebiyle iki grup arasında yaşanabilecek olası çatışmaları önlemek için polis barikatlar kurarak geniş güvenlik önlemi aldı.

YENİ BAŞKANDAN BİRLİK VE BERABERLİK ÇAĞRISI

Galibiyetini modacı eşi Juliana Awada ve kızı Antonia klasik dansını yaparak ve balonlar uçurarak kutlayan Mauricio Macri, zafer konuşmasında tün Arjantinlilei birlik ve beraberliğe çağırarak, “10 Aralık'ta harika bir etap başlatmamız için benden desteğinizi çekmeyin. Hep birlikte geleceğe yürüyelim” dedi. İlk tur öncesi hiç kimsenin kendilerine şans vermediğini hatırlatan Macri, “imkansızı başardık. Bugün tarihi bir gün ve bu yüzden değişimi büyüme ve gelişim fırsatlarını geleceğe taşıma göreviyle karşı karşıyayız” diyerek “yoksulluğu sıfıra” indirme sözü verdi. .

ARJANTİN'İN BERLUSCONİSİ

Macri-Michetti; Scioli-Zannini bunlar Arjantin'in başkan ve başkan yardımcısı adaylarının isimleri. Arjantin'den çok İtalya'da yapılan bir seçimi andırmasının yanında Mauricio Macri'nin Silvio Berlusconi ile siyasi benzerliği de dikkat çekici. Berlusconi gibi işadamı olan Mauricio Macri yine tıpkı onun gibi ülkenin en önemli futbol ekibinin, Boca Juniors'un yıllarca başkanlık görevini yürüttü. 2003 yılında Buenos Aires valiliğine adaylığını koyan Macri ilk deneyiminden elleri boş ayrılsa da 2007 yılında yeniden adaylığını koyarak üst üste iki dönem vali seçildi. Her iki dönemle ikinci tur seçimlerinde ipi göğüsleyen Mauricio Macri'nin kaderi bu seçimlerde değişmedi, 4 yıl süreyle görev yapacağı Arjantin başkanlığı görevine yine ikinci turda seçilerek Arjantin tarihinin “balotajlar kralı” oldu.

SIR GİBİ SAKLANAN MÜSTAKBEL EKONOMİ BAKANI

Mauricio Macri'nin başkanlğı 12 yıldır devletçi ekonominin hakim olduğu Arjantin siyasetinde birçok taşı yerinden oynatacak ve kartlar yeniden karılacak. Macri,seçim kampanyası sırasında, Kirhcnercilerin sübjansiyonları kaldıracağı, sosyal yardımları keseceği, megadevalüasyon yapacağı, sendikalarla yapılan pazarlık masalarını devireceği ithamlarına hiçbir şekilde yanıt vermedi. Sadece sosyal yardımları kesemeyeceğini çünkü kanunlarla güvence altına alınmış olduğunu söyledi. Ekibindeki ekonomi kurmaylarının ve danışmanlarının Arjantin halkına eski kötü günleri hatırlatacak kişilerden oluştuğu propagandasına karşılık olası ekonomi bakanının ismi konusunda ser verdi sır vermedi. Özellikle diktatörlük ve Menem döneminin kemer sıkmacı ekonomicisi Carlos Melconian'ın ve ürekli devalüasyon yanlısı açıklamalarda bulunan Banco Ciudad başkanı Federico Sturzenegger'in ekonomi bakanı namzetlerinin başını çektikleri iddialarını yanıtsız bıraktı. Seçim yasaklarından bir gün önce “gelişmeci bir bakanım olacak” açıklamasıyla sır perdesini biraz araladıysa da Arjantinliler büyük ihtamelle 10 Aralık tarihinde yeni ekonomi bakanlarının kimliğini öğrenebilecek.

MACRİ İKTADARINI ZOR GÜNLER BEKLİYOR

Yönetebilme sorunu Mauricio Macri iktidarının baş etmesi gereken en önemli sorunların başında yönetilme sorunu geliyor. Sadece başkent Buenos Aires'te örgütlü olan Macri'nin partisi PRO ülke çapında bir örgütlüğe sahip olmak için Radikal Parti'yle ittifak yapmıştı. Ülke genelinde yeterince gücü olmayan Macri'nin Cambiemos formülüne bağımlı kalmak zorunda olmasının yanında mecliste de ikinci parti konumunda bulunması öngördüğü ekonomik reformları gerçekleştirmek için yasal düzenlemelere gitmesi yönünde en büyük engel teşkil ediyor. Kircherci Frente para Victoria partisinin mecliste 113 sandalyesi bulunurken Cambiemos blokunun sandalye sayısı 88. Sag peronist blok UNA'nın 31, diğer solcu partiler 15 sandalyeye sahipler.

72 sandalyelik Senatoda ise Kirchnerciler 38 kendilerinin ittifaklarıyla birlikte toplam 42 sandalyeyle tek başına istedikleri yasayı geçirme ya da engelleme gücüne sahipler. Cambiemos'un sandalye sayısı ise toplam 15. Yeni yasama döneminde Anayasa Mahkemesinin yeni üyelerinin seçimi, maaşlardan alınan gelir vergisinin alt limitinin yükseltilmesi ya da kaldırılması, İranla yapılan Memorandum anlaşması, borçların yeniden yapılandırılması gibi birçok konu meclis ana gündem maddeleri arasında olacak. Özellikle sübvansiyonların kaldırılması gibi kemer sıkma politikalarının gündeme gelmesi halinde Kirchnercilerin ve sol partilerin çok sert bir muhalefetle karşılaşması bekleniyor. Mauricio Macri yönetim krizini aşması için kanun hükmünde kararnameler ve veto yetkisini sıklıkla kullanacağı öngörülüyor ancak bunun da iki sene sonraki ara seçimlerde elini zayıflatan bir silaha dönmesi de en büyük handikaplarından birisi olacak.

DÖVİZ KURU VE DEVALÜASYON

Önümüzdeki 20 gün içinde Macri'nin banka yöneticileri ve tarım ürünleri ihracatçıları ile bir araya gelip seçim öncesi verdiği vergileri ve dolar üzerindeki devlet kontrolünü kaldırma sözünün ayrıntılarını tartışmak üzere görüşmelere başlaması bekleniyor. Macri başkanlık yemeni edeceği 10 Aralık gününden itibaren resmi ve gayri resmi iki dolar kurunun ortadan kalkacağını sadece tek bir kurun olacağı sözünü vermişti. Büyük çoğunluğu tahvil olmak üzere toplam 26 milyar dolar döviz rezervi olan merkez bankasının hâlihazırdaki verilerine rağmen, bir günden diğer güne nasıl tek kura geçeceği günlerdir Arjantin basının başlıca tartışma konusu olageldi. Ekonomi kulislerinden gelen fısıltılarda Mauricio Macri'nin destekçisi ve arkadaşı işadamlarının ilk etapta 20 milyar dolarlık bir miktarı ülkeye getirme sözü verdikleri konuşuluyor. 2012 yılından beri sıcak para kaçışını önlemek için döviz alım ve satımına kısıtlamalar getiren Kirchner hükümeti, Uruguay, Kayman Adaları ve İsviçre’nin çeşitli off shore bankalarında Arjantinlilere ait 300 ila 500 milyar dolar arasında likitenin bulunduğunu iddia ediyor.

Seçimden birkaç gün önce merkez bankası “dolar a futuro” -gelecek kur tahmini üzerinden dolar” satıldığı gerekçesiyle gündüz vakti piyasa işlemleri sürerken basılmıştı. Arjantin Merkez Bankası başkanı Alejandro Vanoli, geleceğe yönelik kur satışının yasal olduğunu ve piyasadan döviz toplamak için yıllardır başvurulan bir yöntem olduğunu açıklamış, banka baskınını kendisinin azline ve olası Macri hükümetinin yapacağı devalüasyona zemin yaratmak amaçlı olduğu iddia etmişti. Vanoli kurumun özerk olduğunu belirterek olasi bir hükümet değişikliği ihtimalinde istifa etmeyeceğini, merkez bankasının devletçi politikalarını sonuna kadar savunacağını açıklamıştı. Birkaç sene önce Cristina Kirchner dönemin Merkez Bankası müdürü Martin Redrado'yu görevden azli, Redrado tarafından büyük bir dirençle karşılanmış, mahkeme kararı sonrası eski müdür görevinden ayrılmayı kabul etmişti. Şimdi aynı olayın bir kez daha tekerrür etmesi ihtamalinden bahsediliyor.

Akbaba fonları Bilindiği üzere Arjantin 2001 yılında yaşadığı büyük krizle iflas ilan etti ve o dönem yaklaşık 100 milyar dolar civarında olan dış borç ödemelerini durdurmuştu. 2003 yılında iktidara gelen Nestor Kirchner hükümeti "Ölüler borç ödemezler, bize biraz süre verin, büyüyelim ve borçlarınızı ödeyelim" sözleriyle kreditörlerle yeniden pazarlıkları başlatmış ve kreditörlerin yüzde 93'üyle borçların ortalama yüzde 65 oranında indirime gidilmesi ve 2005 ve 2010 yıllarında toplu ödemeler yapılması konusunda anlaşmıştı. Anlaşma dışında kalan yüzde 7'lik kesim ve bu kesimin içinde yer alan “akbaba fonları” adıyla bilinen 0,5'lik kesim o tarihten itibaren hukuksal mücadele başlatmıştı. 2003 yılından beri iktidarda olan Kirchnerler hükümeti 2014'e kadar on yıllık dönemde Cristina Kirchner'in açıklamalarına göre 173 milyar dolar dış borç ödedi. IMF verilerine göre de son on yılda yuzde 73 oranında ödemeyle dünyanın en fazla borç ödeyen ülkesi oldu. Ancak New York şehir savcısı Griesa Arjantin'i “akbaba fonlarına” olan borcunu ödemediği gerekçesiyle teknik temerrüte düşürünce Kirchner hükümetinin hukuk mücadelesi yeniden başladı.

2001 krizinde 47 milyon dolar borç veren akbaba fonları gelinen aşamada 1,5 milyarlık talebinin Griesa tarafından kabülünden sonra yapılandırmaya girmeyen akbabaları fonları dışındaki kesim “mee too” (ben de isterim) davası açınca Arjantin'den talep edilen ekstra borç miktarı 30 milyar dolara ulaştı. Mauricio Macri kampanya sırasında kreditörlerle masaya oturacağını ve pazarlık yapacağını açıklamıştı. Merkez bankası rezervleri tamtakır olan Macri hükümetinin devlet tahvilleri basarak “borçları” kapatacağı düşünülüyor. Ancak iktidarı %50'ye yakın pozitif imajla bırakan Cristina Kirchner'in en fazla destek toplayan Akbaba fonlarına karşı yürüttüğü politikadan sapmak 2 sene sonra tekrarlanacak ara seçimlerde Macri hükümetini zorlayacak en önemli konulardan biri olacağı tahmin ediliyor.

Enflasyon: Arjantin Venezüela'yla birlikte bölgenin en yüksek enflasyon rakamlarına sahip ülkesi.

2014 yılında %35'e yaklaşan enflasyon bü yıl itibariyle %22'ye geriletildi. Mauricio Macri'nin vaatlerinden en önemlisi altı ay içinde enflasyonu tek rakamlı hanelere indirmek. Aynı zamanda dolar kurunu tekleştirerek devalüasyon sinyalleri veren Macri'nin elinde İMF ve Dünya Bankası'ndan borç almak dışında bir seçeneği kalmıyor. 2001 krizinden sonra “borç” kelimesinden öcü gibi korkan Arjantin halkını ikna etmek Macri'nin ve ekonomi kurmaylarının yeni dönemde en fazla kafa yoracağı konulardan biri olacak. Kamu harcamaları ve sübvansiyonlar Arjantin bütesinin %6'sı kamu harcamalarına ve sübvansiyonlarla ayrılıyor., Kirchner hükümeti topu taşımacılıktan, elektrik-gaz vb faturalarına, kültür sanattan emeklilerin günlük harcamalarına kadar birçok kalemde sübvansiyon uyguluyor.

4 kişilik bir ailenin aylık ödediği gaz ya da elektrik faturası toplam 20 TL civarında. Ortalama otobüs bileti ise 9 kuruşa tekabül ediyor. Scioli kampanya boyunca Macri'nin iktidara gelmesi halinde tüm sübvansiyonları kaldıracağı propagandası yaptı. Macri hiçbir zaman tam anlamıyla bu iddiaları yalanmasa da Scioli'yi kirli bir kampanya yürütmekle suçladı. İlk kez 2015 yılı itibariyle 15 milyar dolar cari açık veren ekonomideki yamayı kapatmak için kemer sıkma politikalarının kaçınılmaz olduğu söylenilen ve sendikaların çok güçlü olduğu ülkede Macri'nin halkı ikna etmesi için oldukça ikna edici bir argümanı dolaşıma sokması başkanlık kariyerinin geleceği açısından hayati önem taşıyor. Mercosur: Liberal Mauricio Macri hükümetinin başını ağrıtacak konuların bir diğeri ise Güney Amerika ticaret birliği Mercosur ile olan ilişkiler oluşturuyor. Macri, Dilma Roussef, Nicolas Maduro, Tabarez Vazquez ve Horacio Cartes gibi Güney Amerika'nın “solcu” başkanlarıyla aynı sıralara en azından şimdilik yalnız başına oturmak zorunda kalacak . Seçim öncesi Macri'nin “ olası demokrasi ihlalleri nedeniyle Venezüela'nin Mercosur üyeliğini durdurulmasını talep edeceği açıklamaları Kircherciler tarafından sert tepkiyle karşılanmış ve Mercosur prosedürünü bilmemekle suçlanmıştı.

GÜNEY AMERİKA'NIN KADERİ DEĞİŞİR Mİ

Güney Amerika'da 1998'de Chavez'in seçilmesiyle başlayan ve Lula de Silva, Nestor-Cristina Kirhcner, Tabare Vazquez-Jorge Mujica, Evo Morales, Rafael Correa'nın zaferleriyle tüm bölgeyi kaplayan sol hükümetler kalkınma ve yoksulluk oranlarının düşürülmesinde çok önemli mesafeler kaydetti. Özellikle kriz sonrası Arjantin ve Brezilya'da milyonlarca insan sınıf atlayarak orta sınıf saflarına katıldı. Petrol ve soya fiyatlarındaki düşüş bölge ekonomilerini yeniden zora sokarken hızla kan kaybeden sağ, ilk kez Venezüela'da birleşerek Capriles'i aday gösterdi. Chavez'in açık ara alttettiği Capriles, bolivarcı liderin ölümüyle yenilen seçimlerde Nicolas Madura'yla girdiği başkanlık yarışını çok küçük bir puanla kaybetti. Daha sonra Brezilya'da sarsılmaz görülen İşçi Partisi adayı Dilma Roussef sağcı aday Aecio Neves'i ancak bir oyla geçerek yeniden başkan seçilebildi. Bölgenin ikinci büyük ekonomisi Arjantin'de devletçi politikaların tamamen karşısında neoliberal bir isimin başkan seçilmesi, özellikle en büyük ticaret ortağı ekonomik resesyondaki komşu Brezilya ile ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilecek potansiyele sahip.