MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''iç ve dış sorun alanlarının katlandığı bugünlerde, Türkiye'nin ekonomik dar boğaza düşmesinin millet ve devlet bekasını ziyadesiyle tehdit ettiğini'' savundu.

Bahçeli, ekonomik gelişmelere ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, küresel ekonomide etki alanı ve boyutu sürekli genişleyen dengesizliklerin ve risklerin ilerleyen dönemde birçok olumsuzluğa kapı aralayacağının görüldüğünü belirtti.

Yeni ve tehlikeli bir sürece girildiği yönündeki açıklamaların endişeleri artırdığına dikkati çeken Bahçeli, ''Avrupa ülkelerinin sınırında bulunduğu borç krizinin, ABD'nin kredi notunun düşürülmesiyle ilgili sancılı seyrin, piyasaların çalkalanmasının, borsalardaki ve döviz kurlarındaki gelgitlerin vahim bir tablonun oluşmasına neden olduğunu'' kaydetti.

Türkiye ekonomisinin ise her geçen gün kötüye gittiğini ve krizle ilgili beklentilerin güçlendiğini iddia eden Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

''Dışarının ihtiyacına göre şekil ve biçim alan Türkiye ekonomisi, küresel alanda yaşanan bunalımdan dış ticaret kanalıyla çok olumsuz etkilenecektir. Şüphesiz büyük bir ekonomik krizden yeni çıkmış olan ülkemizin, bir felaketle daha karşılaşması çok acı ve tehlikeli neticelere yol açacaktır. AKP hükümetinin ufukta görünen krizle ilgili çelişkili ve birbiriyle uyumlu olmayan beyanları, kafa karışıklığının ve şaşkınlığın deşifre olması açısından son derece dikkate değerdir.

Başbakan ve bakanların farklı tellerden çalmaları, Merkez Bankası'nın panik ve kaygıları artıran beyanları, hükümetin krize karşı önleyici tedbir alma konusunda geçmişten hiçbir ders çıkaramadığını göstermiştir. Özellikle Başbakan Erdoğan'ın krizin teğet bile geçmeyeceğine yönelik ibretlik ezberi ve buna eşlik eden içi boş hamasi sözleri bir fayda sağlamayacak ve hızla yaklaşan sorunları püskürtmeye yetmeyecektir.''

''SORUNLARIN KABARMASI SÜRPRİZ OLMAYACAK"


''AK Parti'nin referans kaynağı'' olarak nitelendirdiği bazı uluslararası kuruluşların ''Türkiye ekonomisindeki suni ve yapay istikrarın ayakta kalamayacağına ve ekonomik ortamın bozulacağına vurgu yaptığını'' öne süren Bahçeli, ''çok ciddi seviyeye ulaşan cari açığın alarm zilleri çaldığını ve kritik bir aşamaya gelindiğini gösterdiğini'' savundu.

Yıl sonu itibariyle yaklaşık 70 milyar dolar olacağı tahmin edilen cari açığın sürdürülemez bir noktaya ulaştığını ifade eden Bahçeli, açıklamasında ''Bu kapsamda, AKP hükümetinin sıcak paraya dayalı ve ucuz ithalat üzerinden tüketim toplumu oluşturmak adına yürüttüğü düşük kur, yüksek faiz ve aşırı değerli Türk Lira politikası ülkemizi uçurumun kenarına kadar sürüklemiştir'' görüşünü ifade etti. Bahçeli, şunları kaydetti:

''Son günlerde Merkez Bankası'nın aldığı faiz kararı, hükümetten gelen harcama yapılmaması konusundaki tavsiyelerle taban tabana zıtlıklar içermiştir. Bu itibarla, Başbakan Erdoğan'ın vatandaşlarımıza yönelik sarf ettiği ev ya da arabadan birisini alın yönündeki zorlama önerisi de havada kalmıştır. İzleyen süreçte, büyüme oranında beklenen gerilemenin milletimizin işsizlik felaketini daha yoğun yaşayacağını göstermektedir.

Türkiye ekonomisinin ağır bir durgunluk dönemine girmesine paralel sosyal ve siyasal sorunların kabarması sürpriz olmayacaktır. Ekonomik güvenliğin tahrip olduğu ülkemiz, AKP hükümeti sayesinde sıcak para operasyonlarının odağı olmuş, böylelikle dışarıya yönelik kaynak ve varlık transferi zirve yapmıştır.''

''SAHTE BAHAR HAVASININ SONUNA GELİNDİ"


Açıklamasında, ''Rakamlarla, istatistiklerle ve oranlarla oynayarak gelişmeden, zenginleşmeden, büyümeden bahseden Başbakan ve hükümeti sahte bahar havasının artık sonuna gelmiştir'' görüşünü ifade eden Bahçeli, ''Türkiye ekonomisinin faiz, altın, döviz ve borsa alanına sıkışarak spekülatif kazançların merkez üssü haline geldiğini'' öne sürdü.

Ekonominin, ''hükümetin affedilmez aymazlığından dolayı vatandaşların refahı ve huzuru için umut verici olmaktan hızla uzaklaştığını'' savunan Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''Dibe doğru giden ekonomik sistemin manevra kabiliyeti aşırı derecede zedelenmiş ve dışarıya bağımlılıktan kaynaklanan açmazların ortasına düşmüştür. İç ve dış sorun alanlarının katlandığı bugünlerde, Türkiye'nin ekonomik dar boğaza düşmesi millet ve devlet bekasını ziyadesiyle tehdit etmektedir. Bu nedenle AKP hükümeti hayal tacirliği yapmayı bırakmalı, gerçekçi, sosyal yönü kuvvetli, vatandaşlarımızın hayat standartlarını yükseltecek ve ekonomik canlılığı sağlayacak makro politikalarla krize karşı cephe oluşturmalıdır.

Elbette Başbakan Erdoğan'ın sözde ustalık döneminin akıbeti muhtemel ekonomik krize karşı inandırıcı, tesir düzeyi yüksek ve kalıcı müdahaleleriyle yakından ilişkili olacaktır.''