Azerbaycan'ın otuz yıldır işgal altındaki topraklarının büyük bölümünü işgalden  kurtarması Türk dünyasında  sevinçle karşılandı. 

Bu konu Türkiye kamuoyumda çok fazla gündem olmadı. 

Çünkü kovid salgını ve B.Albayrak'ın istifası veya azledilişi bu durumun geniş bir şekilde ele alınmasına engel oldu. 

Öteden beri herkes biliyorki, Türki Cumhuriyetleriyle ,Atatürk Cumhuriyeti arasına sokulan Ermenistan, Gürcistan,İran coğrafyasının durumu Türkiye ile Türki Cumhuriyetlerinin fiziken birbirlerine ulaşmasını engelliyordu. 

 Atatürk bunu birinci dünya savaşı sonunda gördüğü için Nahcivan özerk Cumhuriyeti ile Türkiye arasına giren İran topraklarından 13 km uzunluğunda bir koridoru kendi parasıyla satın alıp, Nahcivan'la Türkiye'nin geçişini sağladı. 

 Nahcivan üzerinden Azerbaycan fiziki ilişkisi kurulmuş oldu. 

Böylece Türklerin ilk yurdu olan Orta Asya kapısını da açmış oldu. 

Bugüne kadar Nahçivan üzerinden bu koridor kullanılarak Türki cumhuriyetleri geçiş sağlanmaktadır. 

İşte bugün Azerbaycan'ın elli günde işgalden kurtardığı topraklar sayesinde tekrar Azerbaycan topraklarıyla Nahvcıvan ve Türkiye tekrar fiziki olarak birleşmiş oluyor. 

Bu Türkiye'nin Orta Asya ilişkisi açısından çok önemli hale gelmiştir. 

Yalnız mevcut siyasal yapı Türk- İslam anlayışının bir ileri versiyonu olan ümmet toplumu, Sünni İslam ve İhvan çizgisinde devam ettiği için, Azerbaycan üzerinden Türki Cumhuriyetlerle olan  ilişkisi, on sekiz yıldır ihmal edilmiştir. 

Turgut Özal, Azerbaycan işgali sırasında yardım gündeme geldiğinde  ''Onlar şii biz sünniyiz'' diyerek bu ilişkiye mesafeli durmuştur. 

Ölene kadar da bu tavrından hiç ödün vermemiştir. 

Sayın Erdoğan'ın  Sünni- İslam- ihvan anlayışı, Azerbaycan'ın şiiliğini görmeden başından bu yana ''Yanınızdayız ''demesi  ülkemiz için ileri bir gelişmedir. 

Bundan sonra Suriye'nin iç işlerine karışıp ihvancı bakanlar atamaya kadar zorlamaya gidip, Esad' la olan dostluk ilişkilerinin bozulduğunu ve bu yanlış politikalardan çok Esad'la olan ilişkilerin bozulduğunu ,yanlış politikalardan çok büyük zarar gördüğümüzü hepimiz çok iyi biliyoruz. 

Esad 'da Nusayri Alevsidir ve kendi ülkesinde cihatçı örgütlere ve de ihvan hareketine karşı olduğu için sayın Erdoğan'la çelişkisi doğmuştur. 

Derin orta doğu tahlili yapmak benim işim değil, sadece bunu hatırlatarak Azerbaycan Şii- laik- seküler yaşamı benimsemiş Azerbaycan halkını sünnileştirme, ihvan anlayışını ihraç etme ve kardeş ülke bile olsa, iki ayrı devlet olduğunu unutmadan, Azerbaycan ilişkilerini Suriye'deki Esad ilişkileri gibi olmasına izin veremeyiz. 

Çünkü emperyalistlerin bumdan sonraki en büyük hedefleri Azerbaycan- Türkiye dostluğudur. 

Suriye'den dersler çıkarıp Azerbaycan'la üfleyerek ilişkiler kurmalıyız. 

Çünkü Kafkaslar tıpkı Ortadoğu gibi çok geniş ve hassas dengeler üzerinde yürüyen bir coğrafya. 

Aman dikkat, bir belada oradan ülkenin başına sarmayalım yeter! 

Şu anda geldiğimiz noktada, Azerbaycan işgal altındaki topraklarını kurtarmış bundan sonra, oradaki farklı inançtan ve dinde yaşayan insanları ve kiliseleri olan toplumlara saygı gösterir 

Ermenistan'ın yaptığı gibi camileri kiliseye çevirmez, farklı inançta olan ve işgalden sonra  ülkede yaşamak isteyen Ermeni nüfusu da kucaklar. 

Yalnız bununla ilgili tereddütlerim var. 

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Ermenistan başbakanı Paşinyan için kullandığı dili dinleyince ürktüm.  

Aynen şöyle dedi;----------------------------------------------- 

''Ordumuz işgalci Ermenileri iti kovar gibi kovuyor, ne oldu Paşinyan Cebrayil'de dans ediyordun, ne oldu? Statü cehenneme gitti, statü yok ve olmayacak. Paşinyan, sıçan gibi gizleniyor. Bu anlaşma metnini ağlaya ağlaya imzalayacak. İti kovar gibi kovduk onları topraklarımızdan!"--------------------------------------------------- 

Buna benzer çok ağır bir devleti özellikle Azerbaycan gibi  binlerce yıldan süzülerek gelen Orta Asya Türk kültürünü bilmiyor, ya da Atatürk'ün düşmanlarına karşı söylediklerini bilmiyor. 

Yunan bayrağına yaptığı muamele, Çanakkale'de ölen ve orada mezarları olan Anzak askerlerinin annelerine söyledikleri, Yunanlıların işgalde verdikleri zarardan dolayı tazminat ödemesini istemediğini ''Biz bundan sonra barış içinde  yan yana, dostça yaşamayı savunacağız'' demesini, bunların hiçbirini bilmeyen  birisi gibi bu kadar ağır hoş olmayan kelimeleri kullanması bence bu ülkenin cumhurbaşkanına yakışmamıştır. 

Yazan, düşünen, okuyan bir kişi olarak acil olarak Aliyev'in Atatürk o da olmadı Nutuk okuması gerekiyor. 

Oraya giden bakanların acilen bu iyiliği Aliyev'e yapması gerekir.  

Çünkü  sen galipsin, artık muktedirsin karşı taraf mağdur, yenilmiş, sen daha mütevazi, daha alçak gönüllü, sen daha şefkatli olmalısın. 

Güreşte veya diğer spor dallarında bile yenenler, yendikleri rakiplerinin gönlünü alır,elinden tutar kaldırır, centilmenlik yapar. 

Hani koskoca Azerbaycan denilen devletin Cumhurbaşkanı olmuşsun,bu güzel ülke Fuzuli ve Leyla ve Mecnun,Hüseyin Cavid,Nebati,Mehmed Emin Resulzade gibi Namılk Kemal ve 1908 Tanzimat fermanını  destekleyenlerin esin kaynağı olmuş, bir çok yazarın, çizerin  çıktığı derin kökleri olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı bu şekilde konuşması bana çok doğru gelmiyor.