Akif'le 1989 yılında SHP' den belediye meclis üyesi olduğu dönemden bu yana tanışırım.

Kendisiyle yakın ilişkilerimiz, sohbetlerimiz oldu.

2004 yılında CHP' de meclis üyesi seçildiğim dönemde aynı mecliste beraber çalışma olanağı buldum.

Kendisi parti içi ilişkilerde ileri düzeyde ilişkiler kurabilen bir kişiliği vardı.

Deniz Baykal'la Bosna gezisinde bulunmasına ve Bosna katliamına vurgu yapmak için kızının adını Bosna koymuştu.

Kendisinin Deniz Baykal, Mehmet Sevigen ve Bihlun Tamaylıgil ve partinin ileri gelenleriyle sıcak ilişkiler kurabilen bir yanı vardı.

Sıcaktı, saygılı cümleler kurmayı becerebilen bir kişiliği vardı.

Bu ilişkiler içinde yaklaşık on yıl grup sözcülüğü yaptım bu süre içinde Akif'te mecliste görev yaptı fakat parti disiplini içinde sessiz kalmayı ve meclis çalışmalarında grup sözcülerini takip etmenin yeterli olacağına inanıyordu.

Bundan dolayı mecliste çok fazla söz almaz hatta hiç söz almazdı.

Bu konudaki görüşlerini parti grup toplantılarında dile getirmeyi daha uygun görürdü.

Birinci beş yıllık meclis çalışmamızdan sonra ikinci meclis çalışmalarında parti grup toplantısında görev dağılımı yapılıyordu.(30 mart 2010)

O toplantıda ilçe başkanı Mehmet Polat ilçe başkanı olarak insiyatif hakkını kullanarak belediyedeki meclis komisyonlarında görev yapacak isimleri yazmış ve gruba sunmuştu.

Ben beş yıl imar komisyonu üyeliği yapmıştım grup seçiminde sayın Polat İmar komisyonuna Murat Haşhaş'ı uygun görmüştü.

Grupta bu duruma hiç kimse ses çıkarmamıştı ben de sayın Polat'ın bu kararını anlayışla karşılamışken,Akif çıktı dediki ''Sayın Polat'ın adayı Murat Haşhaş ise ben de beş yıllık başarılı bir görev yaptığı için Mehmet Yüceer'i aday gösteriyorum grupta oylansın'' deyiverdi.

O günü hiç unutamam böyle bir çıkış yanımda yan yana diz dize çalıştığım arkadaşlarım yapamamıştı ama Akif yürekli davranarak bu çıkışı, öneriyi yapmıştı.

Daha sonra sayın Polat oylamayı uygun görmedi ve ''Murat'la Mehmet bey baş başa konuşsun ona göre karar verelim'' dedi.

Ben de grubun bölünmesini istemediğim için Murat Haşhaş'la başka bir odaya geçtik konuştuk ve sonuçta Murat'ta benim aday olmamın daha uygun olacağını kabul etti.

Murat'la baş başa görüşmeyi bazı yakın dostlarımla paylaşmıştım fakat kamuoyuna açık olan bu yazıda yazmayı çok uygun görmediğim için yazmadım.

Daha sonra beş yıl boyunca da Murat Haşhaş benim imar komisyonu üyeliğimi uygun gördü ve hiçbir zaman bana karşı aday olmadı.

Akif'le gerçekten sıcak sohbetlerimiz vardı, dostluğumuz vardı onunla da bugün bile çok pişman olduğum siyaset içinde kalan bir kavgamız oldu.

Onu da anlatmak isterim.

Bizim yöresel gazeteci Ali Şükrü Kara kendi bünyesinde yerel yönetimler konusunda canlı yayına beni davet etti bir saate yakın canlı yayın yaptık.

Akif ,bu olaydan sonra parti grubunda Ali Şükrü'yü de, beni de töhmet altında bırakacak bir cümle kurdu ve canlı yayına çıkmanın bir karşılığı olmalıya yakın burada yazamayacağım bir cümle kurdu.

Ben de buna alınganlık gösterdim ve o gün tesadüfen Ali Şükrü de grup dışlındaydı Ali' yi çağırdım ve Akif'le yüzleştirdim.

Akif kurmuş olduğu cümleden dolayı mahcup oldu ve tatsız cümleler sonucunda şiddete yaklaşan bir kavgamız oldu.

Yaklaşık üç yıl konuşmadık.

Daha sonra babasının ölümünde insani görevimi yaptım ve kendisini aradım babasının ölümüne çok üzülmüştü, Antalya'dan dönüyordu telefonda ağlayarak konuşmuştu ve benim onu üç yıl sonra aramandan dolayı çok memnun olmuştu.

Bu konuşmadan sonra birkaç defa uzun sohbetler yaptık, öz eleştiriler yapıldı, üç yıl önceki sıcak dostluğa geri dönüldü.

En son diyaliz hastası olduğunu duyduğumda yakın ilgi göstermiş ve hastalık konusunda uzun sohbetler yapmıştık.

En son görüşmemizde baldızının böbreğini vereceğini ve nakil olacağını anlattı ve çok mutluydu.

Bu olaydan sonra bir kez daha aradım ulaşamadım daha sonra kendisi bana döndü ve nakil için tahliller yaptırdığını fakat nakil için kan değerlerinin uygun olmadığını söylemişti.

Nakil olamadığını onunla uğraştığını anlattı.

Üzgündü umutsuzdu ve en son konuşmamız o oldu.

Hastanedeki bir yakınımdan yoğun bakımda olduğu bilgisini almıştım.

Sağlık durumunu takip ettim en son haber olarak da ölüm haberini aldım.

Akif'le inişli çıkışlı bir siyasal arkadaşlığım oldu, ne olursa olsun ölüm haberini aldığımda çok üzüldüm.

Cenazesine kovid salgınından dolayı katılamadım.

Ne diyelim sevgili Akif sonsuza giden yolculuğuna seni de uğurladık.

Bir çok arkadaşımızın, dostlarımızın aramızdan ayrılmasına o kadar çok alıştıkki artık üzülmek bile sıradan bir duygu haline geldi.

Eşine ve sevgili kızı Bosna'ya, sevenlerine baş sağlığı, sabır diliyorum.