TÜRKİYE tam seçime odaklandı ki; YSK’nın verdiği VETO kararı gündeme bomba gibi düştü.

Seçimin ertelenmesi bile tartışılmaya başlanırken, kararı veren YSK’nın arkasında kim olduğu soruları sorulmaya başlandı. YSK kararının ardında AK Parti Hükümeti veya başka güçler var mı?

Bu karar ne ifade ediyor?

Türkiye gariplikler ülkesi. Demokrasi deyip demokrasinin ne olduğunu bilmeyen bir toplumuz.

Başbakanımızda bunu bilmiyor, en alt tabakadaki halkımızda.

Herkesin kendine göre bir demokrasi çizgisi var.

Öyle ya Başbakan Tayyip Erdoğan her ağzı açıldığında ileri demokrasiden bahsediyor bu gün YSK’nın aldığı karar ne kadar ileri bir demokrasiyle yönetildiğimizi ortaya koyuyor.

Seçime gidilirken hala 12 Eylül darbecilerinin yaptığı yüzde 10 barajı duruyor. Toplumun büyük bir kesimi baraj nedeniyle sandıktan çıkamıyor. Bu kesim zaman zaman yüzde 35’leri bulabiliyor.

Hal böyle iken ileri demokrasi nasıl oluyor anlayamıyorum.

Oysa baraj altında kalan her siyasi parti iktidar olduğunda seçim barajlarını indireceğinden söz ediyor, iktidar olduğunda bu sözlerini yutuyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ının da Refah Partisi mensubuyken böyle söylemleri olduğunu biliyoruz.

Milletvekili adaylarıyla ilgili itirazlar 25 Nisan’da tamamlanacak. Partiler sıkıntılı vekillerinin yerine vekil bildirebilecek. Ancak bağımsızların böyle bir şansı yok.

Yüzde 10 barajı olmasa BDP muhtemelen seçime bağımsızlar yerine kendi kimliği ile girecekti ve bugün karşılaşılan veto pozisyonunda söyleyecek sözü bile olmayacaktı.

Çünkü veto edilenler yerine yeni isimler bildirme şansına sahip olacaktı.

Bu durum hem siyaseti, hem demokrasiyi yıpratmış, hem de ülkede bir kargaşa havası yaratmıştır.

YSK’nın veto kararının ardından çok değişik yorumlar geldi.

Televizyonlarda fırsat bulanlar konuştu da konuştu.

Herkes YSK’ ya yüklendi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den başka kimse çıkıp “YSK işini yaptı. Yargıya müdahale etmeyelim” demedi.

Konuşmaların altında bir suçlama var. Sanki YSK bilinçli bir şekilde seçim sürecini etkilemez üzere böyle bir karar verdi.

Neredeyse YSK’yı da Ergenekon terör örgütüne yamayacaklar.

İnanınki yorumları dinlerken, düşünmedim değil…

-Yoksa bu YSK dakiler de mi Ergenekon terör örgütünün adamı?
YSK’nın arkasında da Ergenekon mu var?

Türkiye’de her şey öyle kutuplaştı ki, artık basit işlerde bile böyle düşünceler ortaya çıkabiliyor.
Bir karar, ülkeyi öyle bir kaosa sürüklüyor ki; birileri çıkıp tehditler savuruyor.

İstanbul’un göbeğini Güneydoğu’ya çeviriyor…

İnsanlara korku salıyor, esnafın dükkânlarını kırıp döküyor…
Olsa olsa ileri demokrasi budur…

Çünkü bundan daha demokrat ne olabilir…

Türkiye’de bir korku imparatorluğu yaratılıyor…

Vatandaş sokak çatışmalarından korkmaya başladı. Olaylar artık kenar semtlerde değil İstanbul’un göbeğinde.

Peki, bunların sorumlusu kim?

Çıkıp, tehdit ederek ayaklanma provası yapanlar mı, yoksa yapmalarına müsaade edenler mi?

Güneydoğu’da her gün sokak olaylarına alıştık…

Biliyoruz ki orada bir çatışma var. Her ne kadar medya da geniş yer bulmuyorsa da orada yaşananlar artık birer gerçek

Ama bu olaylar İstanbul’a taşındı mı işin rengi değişir…

İstanbul’da bu tarz olaylar yaşandı mı, yabancı ajansların başlığı belli;
-Türkiye’de de isyan başladı

Bu bir kıvılcımdır. Önemli olan kıvılcım yaratmadan ateşi söndürmek. Yoksa yanı başımızda Suriye, Irak, Libya Mısır örnekleriyle karşılaştıktan sonra yapılacakların pek önemi kalmayacaktır.

Onun için BDP’liler de her gün tehdit savurmaktan vazgeçsin.

Bu ülke halkı kardeş diyorsa kardeşçe yaşamasını bilmemiz lazım.

Yoksa BDP’liler 10 binlerle yürürken, karşılarında 100 binleri bulabilir.

Her şey Başbakan’ın bir emrine bakar(!)

Bu konuda öğrencilerde dikkatli olmalı… Uyarı Başbakan’dan…

Bizden hatırlatması…

Anlayacağınız YSK falan hikâye… Birileri kavga çıkartmak istiyor, birileri de dövüşmek için bahane arıyor.

O halde kim bunlar?