Hayatın içinde olaylar olur, bu olayları seyredenler vardır, bir de yazanlar vardır.

İnsan neden yazar?
Yazdıklarıyla neden başını belaya sokar?
Türkiye ve dünya edebiyatında yazdıklarından dolayı hapse giren, öldürülen sayısız insan vardır.
Yazanlar ve yazılanlar  her zaman problem olmuştur.
Yazı yazan kişilerin sevenleri olmuştur ama sevmeyenleri daha çok olmuştur.
Bundan dolayı yazı, bizim ülkemizde de her zaman problemli bir uğraşı alanı olmuştur.
Bu alanda faaliyet gösteren yazarların büyük bir çoğunluğu geçimini yazıdan sağlayamaz.
Ulusal basında veya kitap yazarlarında da çok az insan vardır ki; geçimini, yazdıklarından sağlasın.
Bu gün kitap yazıpta ekonomik özgürlüğünü bu alandan sağlayan yazar, parmakla gösterilecek kadar azdır.
Ulusal basında da,yerel basında da durum aynıdır.
Bir de yerel basın vardır ki, bu alan kişi ve kurumlar olarak çok zengindir fakat maddi anlamda çok fakirdir.
Aylık, haftalık, günlük çıkan binlerce yerel gazete ve binlerce yazı yazan yazar vardır.
Bunlara baktığımızda, bu alanda yazı yazan yazarların hemen hemen tamamı yerel basın kuruluşlarından herhangi bir ücret almadan yazamaya devam ederler.
Peki bu aşk ve bu kadar özverinin nedeni ne olabilir ki?
Fikrimle,söylediklerimle ''ben buradayım, beni duyun, beni fark edin'' duygusu olabilir mi?
Düşündüklerini yazıyla toplumla paylaşma isteği veya ''ben düşündüklerimi toprağa götürmeden yazıya dökerek boşlukta hoş bir seda bırakmak istiyorum'' isteği olabilir mi?
Toplumda yaşanan pisliklere,kahpeliklere adaletsizliklere,iki yüzlülüklere, isyan olabilir mi?
Yazarın, çizerin tarih boyunca başının beladan kurtulmamış olması, toplumun diğer fertlerine göre daha duyarlı olması,haksızlıklara karşı daha hissiyatlı davranışlar ve refleksler gösteriyor olması olabilir mi?
Çetin Altan'ın dediği gibi de olabilir mi?
''Ben çocukluğumdan itibaren yatılı okullarda okudum,aile sevgisine ve anne baba sevgisine hasret büyüdüm. Bundan dolayı sürekli sevilmek fark edilmek için yazıyorum.

Bu isteğim hiç bitmedi,sürekli ben buradayım sesini yükseltmek için yazıyorum'' diyebilmiştir.

Türkiye de en çok okunan yazar kabul edilen Canan Tan ise; ''Ben ailemin tek çocuğu olarak büyüdüm, aldığım sevgi o kadar fazla ki, bunu toplumla insanlarla paylaşmak için yazıyorum''' demiştir.

Yerel basında yazan arkadaşlarımla zaman zaman bu konuyu konuştuğumda herkesin kendine göre gerekçeleri olduğunu duyuyorum.

Bana göre de en önemli etken para değil fark edilme ve farkındalık yaratma isteği.

İnsan söylediklerinin beğeniliyor olması, yaşama isteğini motive eden bir unsur olarak geliyor.

Sevilmek beğenilmek ''ne güzel yazmışsın'' cümlesini bile bir kişiden duymak insanın yazma hevesini arttırıyor.

Ertuğrul Özkök bir söyleşide şöyle anlatmıştı: ''Hürriyet gazetesinde yeni yazmaya başlayan yazar, bir gün odama geldi ve yazdığım yazı patladı diye anlatmaya başladı. Bende kaç tane Email aldığını sorduğumda on iki diye cevapladı.Gazetenin tirajı o günlerde sekiz yüz elli bin. Bende döndüm kendisine; daha sizi beğenmeyen sekiz yüz kırk dokuz bin dokuz yüz seksen sekiz kişi var dedim.'' 

Yazarın böyle bir cevap karşısında tepkisi ve hayal kırıklığının yorumunu lütfen siz yapın.

Yazanın macerası hiç bitmez.

Yazan iyidir, kötüdür, çirkindir, kısacası hayatın içinde bulunan bütün sıfatlar yazılan her yazıda ortaya çıkar.

Yazı yazan eğer gül cemale dokunuyorsa ve hırsıza, hayduda, üç kağıtçıya, kahpeye, iyiye, kötüye, kısacası toplumu rahatsız eden konulara değiniyorsa o yazarın işi her zaman zor olmuştur.

Yazı yazan insanın başı beladan da, güzelliklerden de hiç kurtulmaz.

Doğal olarak yalakalar ve yazı üzerinden şantaj yaparak geçim sağlayanlar,zamana ve zemine göre şekil alanlar, güçlü her zaman haklıdır diyenler hariç.

Her dönemin ve zeminin bu tipleri cilalayan, yeşerten, büyüten iklimleri olmuştur.

Dönemler bittiğinde ise bu yazar çizer takımı, çöp sepetine atılmıştır.

Bunu anlamak için son kırk yıla bakmanız bile yeterlidir.

Ne olursa olsun insanın düşündüklerini yazması ve toplumla paylaşması tıpkı ekmeğini, suyunu paylaşmak gibi vicdan rahatlatan bir iş olduğuna inanıyorum.

Özellikle yerel basında yazan arkadaşlarımı kutluyorum.

Durmak yok, yazmaya devam.