Eskiden televizyonlarda karşıt görüşten insanların bir araya geldiği açık oturumları izlerdik.
Herkes özgürce fikirlerini söyler ve bizlerde oralarda bir şeyler öğrenirdik.
 Bunun ilk örneği de Ali Kırca ile birlikte başlayan siyaset meydanıydı.
Şimdilerde ise bu tür proğramları izleyemiyoruz.
Açık oturum diye sunulan proğramlarda, genellikle aynı görüşte olan insanlar bir araya geliyor, karşı görüşü yerden yere vuruyor ve büyük bir mutlulukla karşı görüşe ''Ne güzel geçirdik,yerle bir ettik'' duygusuyla sonlandırıyorlar.
Son zamanlarda bu tür proğramları özellikle izliyorum ve kanım donuyor.
En son bir televizyonda Kemal Sunalın köylüsü olduğunu söyleyen sunucu şunu anlattı.
''Kemal Sunalın filmlerinde arsa işgalcisi gecekonduda pislik ve mezbelenin içinde oturanlar oraya inşaat yapmak isteyen müteahhitle kavga eder.
Kemal Sunal doğal olarak gecekonducunun yanında yer alır.
İş adamı ve semayeder kötü adamdır gecekonducu işgalci ise kahraman.
Burada direniş başlar.
 Gecekondu da pislik içinde oturan bu insanlar mutlaka kazanır.
Bir de patronun çocuğu da o gecekonducudan yana olur ya oğluna ya kızına aşık edilir ve böylece fakirlik içinde ve gecekonduda yaşayan o mezbeleliği savunan  kazanır.
Buradaki amaçları o fakirlik devam etsin, proleter kalsınlar ve sola oy deposu olsunlar.
Genellikle Kemal Sunal filmleri bu minvalde yapılır'' diye de bir yorumla olayı özetler.
Aynı yandan bakan proğram arkadaşları ise ''iyi de o gecekonducular şu anda ak partiye oy veriyor demekki amaçlarına ulaşamamışlar'' deyince bu kadar lafı boşunamı söyledim pişmanlığı içinde bu görüşe hiç bir yorum yapmadan sadece evet diyebilen sunucu, şaşkınlığını ifade edemeden ''Ya kardeşim ben burada adamları mahkum etmek istiyorum sen ise beni bilerek veya bilmeyerek ofsayta düşürüyorsun'' der gibiydi.
Oysa bu insanların daha çok seyretmek için bir saat boyunca vurdukları, kırdıkları, mahkum ettikleri o görüşten insanları da oraya çağırsalar daha güzel bir tartışma çıkacak.
 Solcu dedikleri ve orada tek kale sürekli gol attıkları insanları çağıramazlar.
Solcu dedikleri sanatçılar, bilim adamları sürekli okurlar ve derin bilgi sahibi oldukları için bunu yapamazlar,onlardan korkarlar.
Gerçekten insan üzülüyor ve seyrettikçe o insanların kendi çalıp kendi oynamalarından duydukları sanal mutluluk adına da üzülüyor.
Sunucu bir ara ''proleter'' demek istedi fakat diyemedi.
 Sonra da ya bunların adını bile demek ağzıma yakışmıyor diyerek kendi sığlığını kendi bilgisizliğini gene kendi kapatmaya çalıştı.
Bu anlayış, yani tek bir bakış açısının hakim olduğu televizyon medya ve diğer iletişim araçları yavaş yavaş karşı görüşe muhalif görüşe kapatıldığı için ülkenin güllük gülistanlık olduğu fikri tek bir bakış açısıyla topluma pompalanıyor.
Bunun adına demokrasi demek mümkünse yeni bir demokrasi tarifi yapmak gerekecektir.
Çünkü yüz yıllardır anlatılan demokrasi tarifi bu tarife ve sunuma benzemiyor.
Son zamanlarda bütün televizyonlar bu şekilde yayın yaptığı için diğer pencereden ne görünüyor diye bakmak için Halk tv veya +1tv ya bakıyoruz veya ulusal kanala bakıyoruz.
 Orada aynı durum görünüyor.
 Diğer televizyonlar gibi tek bir pencereden tek bir renkten yayıncılık yapıldığını görüyoruz, bu sefer televizyonu bırakıyor kitap okumaya başlıyoruz.
Kitap olmadı internette yüzüyoruz.
Bu yayıncılık anlayışına teşekkür ediyoruz, çünkü tekrar okumaya başlamamıza vesile oldular.
Not:
Bahsettiğim proğram 13 ağustos salı akşamı ülke tv da yayınlandı.
Katılımcılar Turgay Güler -Ahmet Yenilmez-Erem Şentürk..