Yaşar Usta, küçük büfesinde yaşamını sürdürürken, hayatın meşakkatli dar sokaklarında bunalım girdaplarının içine düşüverir.

İşleri iyi gitmez, evinde bir çok sorun yaşar ve maddi sıkıntılardan dolayı bunalım ipleri boğazına geçmiş bir şekilde yaşamını sürdürmeye çalışır.

Tıpkı ipin ''Domuz bağı'' misali her kıpırdayışında biraz daha boğazının sıkıştığını hisseder.

Bu şartlarda yaşamını sürdürmesi mümkün değildir.

Her kıpırdayışında ölüme bir adım daha yaklaştığını hisseder.

Boğazının ipten kurtulması için sürekli planlar yapar.

Beyninin büyük bölümünü bunalımdan çıkışa ayırdığı için, diğer işlerin yürümesinde beyninde yer kalmamıştır.

Böyle bir buhranlı bir ortamda büfesinin önüne iki kişi yaklaşır ve küçük çaplı bir alış veriş yaparlar.

İki kişinin hallerinden yabancı olduğu bellidir.

Alışveriş sırasında turist cüzdanını çıkarır ve ödemeyi mark olarak yapar.

Cüzdanı ise ağzına kadar mark doludur.

O güne kadar, bu kadar çok yabancı parayı bir arada görmemiştir.

Parayı gördüğünde beyninin bunalımdan boş kalan tarafında şimşekler çakar.

Orada bu görevi üstlenen şeytanlar harekete geçer ve Yaşar ustanın bütün benliğini ele geçirir.

Turistler büfeden ayrılır ayrılmaz, kafasında şimşek hızıyla planlar yapar ve hemen onları takibe başlar.

''Bütün dertlerimden kurtulacağım, dertler sıkıntılar bitecek'' diye mırıldanır.

Büfenin kapısını çekti ve kilitlemeye bile ihtiyaç duymadan takibe başlar.

Kasaba o kadar sakin ve durağan yaşam içinde olduğu için dükkanda hırsızlık olacak düşüncesi aklına bile gelmez.

Turistler küçük kasabada ihtiyaçlarını gördükten sonra karavanlı araçlarını çalıştırır ve hareket eder.

Yaşar usta da arkalarından arabasıyla takibe başlar.

Kasabanın dışına çıktıkların da, ıssız bir yerde Yaşar Usta arabasıyla turistlerin önüne geçer ve durmalarını söyler.

Aşağı iner ve dillerini bilmediği için turist kadın ve erkeğin aşağı inmesini işaret eder.

Turistler aşağı indiğinde cebindeki bıçağı çıkartarak ve iki parmağını birbirine sürterek paraları vermelerini ister.

Turistler korku içinde hiç direnmeden cüzdanlarını Yaşar Usta'ya teslim eder.

İşi bittiğinde hiç bir şey olmamış gibi arabasına biner ve geri bir manevra yaparak kasabaya dönüş yoluna koyulur.

Yaşar Usta,  içinde buruk bir sevinç ve korkuyla karışık duygular içinde kasabaya dönüşe başlar.

Yarım saat içinde bir çok şey düşünür.

Borçlarını verecek, evin huzurunu çaldığı parayla tekrar kuracak ve yeniden mutlu huzurlu günlerine geri dönecektir.

Yol boyunca bunları düşünürken, acemi hırsız olduğunu unutmuştur.

''Nasıl olsa turist dediğin kişiler dili dişi anlaşılmaz, lal insanlardır, onların kafası da çalışmaz, salak oğlu salaktırlar'' diye düşünerek yol alır.

''Canını almadım, zarar vermedim ona dua etsinler, nasıl olsa onlarda para çok, nereden bilecek benim Yaşar Usta olduğumu'' diyerek kasabaya ulaşır.

Dükkanın kapısını tekrar açar ve hiç bir şey olmamış gibi çalışmaya başlar.

Bu kadar heyecanın üstüne bir soğuk bira açar ve hiç nefes almadan birayı bitirir.

Alkol beş dakika içinde kanında sıcak bir lav akıntısı gibi dolaşmaya başlar, gevşemiştir rahatlamıştır ve o rahatlık içinde bir bira daha içer.

Tam o sırada polisler büfenin önündedir.

Küçük yer olduğu için polisleri isimleriyle tanır.

Şaşkınlığını belli etmeden ''Hayrola'' der.

Polis ''Yaşar Usta karakola kadar gidelim''der.

Karakola vardığında kadın erkek turistler orada karşısına çıkar.

Yaşar ustayı hemen teşhis ederler.

Acemi hırsızlığından olacak, arabasının plakasını bile değiştirmeden ve hiç bir tedbir almadan soygun yaptığı için anında yakayı ele vermiştir.

Cüzdanı cebinden alırlar ve turiste teslim ederler.

Sorgu sualden sonra hemen mahkemeye çıkması için yola çıkacakken Yaşar Usta'nın bir ricası olur.

''Gitmeden bir eve uğrayalım, üstümü değiştirmek istiyorum'' der.

Polisler zaten ahbap dost oldukları için, onu kırmazlar ve eve kadar eşlik ederler.

Yaşar Usta eve girer, polisler kapıda beklerler.

Ev ahşap ve iki katlı içten üst kata çıkan merdivenleri vardır.

Yaşar Usta üst kata çıkar.

Polisler kapıda beklemeye devam ederken, evin üst katından dumanlar çıkar ve bağırışlar feryatlar dışarıya kadar ulaşır.

Yaşar Usta gaz lambasının deposunda bulunan gaz yağını tepesinden aşağı döker ve kibriti çakar.

Ev bir anda alev topuna döner.

Alt kattakiler canını kurtarır, Yaşar Usta ise yanarak onurunu kurtarır.

Bu olay 1975 yılında yaşanmıştır ve bu yazıyı yazan arkadaşınız küçük yaşında bu yangını seyretmiştir...