İnsanların hayatını şekillendiren ve onların gidişatına yön veren olaylar vardır.

Etrafımıza baktığımızda, herkesin sevdiği nefret ettiği bir takım kurum, kuruluş, parti, dernek, eş, sevgili, takım, kulüp, doğa, deniz olduğunu görürüz.

Bazı insanlar severken ölümüne severler veya ölümüne nefret ederler.

Takım tutar, damarını kessen tuttuğu takımın renkleri kan diye akar.

Sevgilisi vardır terk edildiğinde benim değilse yeri kara topraktır der çeker vurur.

Parti tutar partisine laf söyleyeni düşman kanlı ilan eder.

Memleketini bayrağını sever, ona laf eden ölümü hak etmiştir.

Babasını sever, babası öldüğünde kendisi de ölmüş sayar.

Oysa her şeyin aşırısı çok tehlikeli bir durum değil midir?

Bazı bilim adamları aşkın bir akıl hastalığı olduğunu, fanatizm düzeyinde sevmenin ise akıl hastalığının ötesinde duygu yoğunluğu diye açıklamıyorlar mı?

Ülkemizde hiç bir şeyi dengeli yapamıyoruz.

Ya sev ya terk et diyenler olmadı mı?

Birbirimizi anlamıyoruz anlayamıyoruz.

Çünkü ilişkilerimiz normal değil.

Herkesin tek doğrusu ve herkesin sevdiği tek doğru mevcut.

Bunun dışındakiler kötü, vatan haini, aşağılık, mahluk.

Bundan dolayı sevgilerimiz de, maçlarımız da, parti çalışmalarımız da sürekli kavgalı, hatta ölümlü sonuçlanıyor.

Oysa tarihin derinliklerinden bu güne, her şey süzülerek tartışarak bu günlere doğru diye gelmiş.

Dünün yanlışları bu gün doğru ,bu günün doğruları yarın yanlış olacaktır.

Bu gün doğru dediğimiz şeylerin ilelebet doğruymuş gibi sunulması ve can verilircesine savunulması akıl noksanlığı ve bilimden habersizlik değil midir?

Dün ilah gibi tapılan liderler bu gün yanlış kabul edilmiyor mu?

Mısır da tek doğru tek inanç diye beş bin yıl RA tanrısına inanılmamış mı?

Bu gün inandığınız doğru kabul ettiğiniz hiç bir şeye güvenmeyin.

Yarın bunlar doğru olabilir yanlış olabilir.

Tarih boyunca nice fikirler var olmuş yok olmuş, nice medeniyetler tepelere çıkmış sonra batıvermiş.

Nice liderler gelmiş neredeyse peygamber katına çıkartılmış, daha sonra onun da benim senin gibi insan olduğu anlaşılmış.

Güçten kuvvet alan liderlerin gücü bittiğinde ne kadar da zavallı durumda olduklarını tarihte bir çok örnekten bilmiyor muyuz?

Bundan dolayı hiç bir inanç, hiç bir parti, takım, insan, lider, canını vermeye canı pahasına sevmeye değmez.

Her şey insan için, her şey kişilerin mutluluğu için olmalı.

Bunun içinde siyasetin öncüleri yerine siyasetin fikirleri tartışılmalı, liderler kutsanmamalıdır.

Bu gün ülkemizde maalesef herkes uçlarda yaşıyor ve ya seviyor ya nefret ediyor.

Bunun ortası daha dengeli yaşamlar içinde insan, lider, parti, takım v.s kutsanmadan kutsal kabul edilmeden sevilebildiği gün yaşamın ölümden daha önemli olduğu anlaşıldığı gün bu ülke normalleşecektir.