''Charlie Hebdo'' saldırısından sonra Müslümanlar ve Müslümanlık tekrar sorgulanmaya başladı.

Televizyonlarda ve dünyanın gündeminde ''Ne olacak bu Müslümanların hali'' mealinde tartışmalar izliyoruz.(İnsanın ölümü her zaman kötüdür,acıklıdır. Ölünün kimliğini, inancını, ırkını sorgulamak insanlık suçudur.)

Müslümanlar,İslam  altı yüz sayfalık bir tek kitap olmasına rağmen, bir çok farklı İslam üretmeyi başarmış görünüyor.

Bin beş yüz yıldır tek kitap kaynak kabul edilerek binlerce tesvir, milyonlarca farklı görüş, yüzlerce tarikat, onlarca mezhep ortaya çıkmış görünüyor.

Bunun yanında bir de Hazreti Muhammed'in sözlerinden ortaya çıkan binlerce hadis orta yerde duruyor.

Bazı İslam alimleri bir çok uydurma hadisin orta yerde olduğunu söylerken tartışma sürüp gidiyor.

Bir tek kitaptan bu kadar farklı birbirine benzemeyen fikirlerin orta yere çıkması bile akılla izah edilebilir bir durum gibi görünmüyor.

Bu gün orta da dolanan ve sürekli kesip biçen IŞİD,BOKO HARAM,TALEBAN,,HAMAS ,HİZBULLAH gibi örgütleri görüyoruz.

Aynı kitaptan esinlenerek her gün insan doğrayan bu anlayışın yanı sıra aynı kitaba bakarak ve okuyarak hümanizmi dibine kadar yaşayan Mevlana çıkmış.

Hacı Bektaş,Yunus,Pir Sultan,aynı kitaptan esinlenerek Farabi, Ammar,Harizmi, İbni Sina, Sabit Bin Kurra, Ali Kuşçu, Biruni gibi ilim adamları çıkmış.

Bu durumda kuranı kerime bakarak katil olan insanlığı katledenler çıktığı gibi, insanların gönlünü fetheden dünya güzeli insanlar da çıkmış.

Bu durumda sorun nerede bunu anlamak gerekiyor?

Son günlerde ''Gerçek Müslümanlık'' nerede tartışmaları yapılıyor.

Oysa gerçek Müslümanlığı ararken aklıma bir söyleyiş geldi.

''Komünizme yaklaştıkça o senden uzaklaşır komünizm bir ütopyadır'' demişti.(Kim demişti?)

Gerçek İslam'ı  arayanlar da aynen bir ütopya peşindeler.

Çünkü bu gün Müslümanlığın emrettiğine inanılan giyim kuşam konusunda bile tek bir fikir yok.

Başı açık kadın namaz kılar, oruç tutar, başı kapalı türbanlı veya başörtülü onun Müslümanlığını beğenmez,Müslüman kabul etmez.

Aynı şekilde çarşaf giyen ve sadece yüzünü gösteren Müslüman kadın başörtülüyü kabul etmez, burkalı çarşaflıyı beğenmez.

Aynı durumu erkek giyim kuşamı içinde anlatmak mümkün.

Bu durum İslam'ın diğer ritüelleri ve sünneti farzı için de geçerlidir.

Gene İslam alimleri arasında kendi ülkemizde bile bir söz birliği yok,ilahiyatçıyım diyen ve söz söyleme hakkı olan din adamlarını dinlediğimizde bin kişiyi dinleyin bini de farklı konuşabiliyor.

Dünya Müslümanları arasında bir anlayış birliği olmadığı gibi, bizim ülkemizde de tek bir söylem birliği yok.

Oysa kitap bir tane ve okunması anlaşılması zor olmayan bir tek kaynak önümüzde duruyor.

Bütün bunlara baktığımızda İslam ülkelerinin kandan göz yaşından kurtulması hayal bile edilemez.

Ayrılıklar o kadar derin hale gelmişki insanın o derinliğe inmesi mümkün görünmüyor.

Bundan dolayı ''kör kuyu'' ''bataklık'' deniliyor.

İslam ortaya çıkalı bin beş yüz yıl olmuş kavga, dövüş, kin, nefret hiç bitmemiş bin yıl daha biteceğine ben inanmıyorum.

Bundan kurtulmanın,kör kuyudan çıkışın bir yolu olabilir.

Bizim ülkemizde düşünmek, yazmak şimdilik az da olsa serbest olduğuna göre bunu böyle düşünmenin hayal kurmamın bir sakıncası olduğunu sanmıyorum.

Gelin bir rüya görelim ve gördüğümüz rüyayı anlatalım.

Rüya şöyle;

Dünyadaki bütün Müslüman ülkelerin din alimleri ve otoriteleri, akademisyenleri yüz bin kişilik bir stada toplanmışlar.

Demişlerki; masanın üstüne bir kitap yani kuranı kerim koyalım ve soralım.

Kuranı kerimi kitap olarak ve dinin tek kaynağı olarak kabul ediyor musunuz?

Yüz bin kişilik kurul oy birliğiyle ''Kabul ediyoruz'' demişler.

Daha sonra Hazreti Muhammed'in ölümünden otuz yıl sonra derlenen ve tek kitap olan kuran bütün ülkelerin tek bir kitabı kabul edildiği tarihten itibaren yazılan çizilen bütün kitaplar, kaynaklar, mezheplerin kitapları bütün dünyadan toplatılmalı ve stat da yakılmalı.(Kitap yakılmaz sen faşist misin diyenler çıkabilir ama rüya dedim ya)

Dünya da ne kadar ünvan sahibi din adamıyım diyen varsa onların bütün yetkileri alınarak mezhepler tarikatlar ve farklı inançlar yok sayılmalı.

Yani bu gün kabul gören Hanefi, Hanbeli, Maliki,Şafi veya Şii inançları yok sayılmalı.

Kuran'a uygun olmayan ve peygamberin sözü diye sunulan uydurma hadiler ayıklanmalı.

Yüz bin kişi bu konularda anlaşana kadar dünyadaki Kuran'a  uymayan  bütün kitaplar yok edilene kadar stat da kalmalı ve çıkması yasaklanmalı.

Dünyada inanç diye İslam'ın bir tek kitabı olacak ve bir tek Müslümanlık olacak.

Böyle bir dünya kurulduğunda Müslümanlar dışarı çıktığında din diye kaynak aradığında sadece Kuran' ı bulacak ve bunun dışında dinle ilgili hacı, hoca, din alimi, kitap, şeyh, şıh, cemaat, cemaat,siyasal İslamcı önderiyim diye ortalıkta dolanan bir tane insan kalamamalı.

Dedim ya hayal kuruyorum diye.

 Bu durumda kan ve göz yaşı diner mi tek bir Müslümanlık olur mu?

Olur mu bilemem ben hayal kurdum.

Derdim bir tane insan ölmesin, din diye abuk sabuk fikirler, kılık kıyafetler,sapkın inançlar insanlara dayatılmasın.

Gerçek Müslümanlığı arayanlara, gerçek komünizmi arayanlar için söylenen sözlerle  anmak istiyorum.

Bu ortamda gerçek  Müslümanlığı ve gerçek Müslüman'ı bulmak mümkün değildir boşuna aramayın.

Çünkü İnsan gerçek Müslümanlığa ulaşayım dedikçe, Müslümanlıktan uzaklaşıldığı görülüyor.

Gerçek Müslümanlığa ulaşmak ütopyadır.

Bu gün Müslümanlığın en büyük sorunu ütopya peşinde koşuyor olmalarıdır.