Utanç günlerinden geçiyoruz

Türkiye'nin tarihi, Osmanlı tarihi gayri Müslümler, Aleviler ve Kürtler için acı gözyaşı ve dramlarla doludur..
Aleviler Kerbela'dan bu yana yakıla yakıla bu günlere geldiler.
Ne kadar inat, inançlı ve sabırlı insanlarmış ki bu gün bile aynı inatla aynı heyecanla yaşama dört elle sarılmış direniyorlar.
Anadolu'da ki Ermeniler ve Müslüman olmayan nüfus 1910 yılına kadar nüfusun %22 sini teşkil ederken, bu gün binde bir düzeyine inmiştir.
Yani Alevileri yakarken, Ermenileri kimine göre tehcir le,kimilerine göre soykırımla yok etmişiz.
Aynı durum Rumlar için geçerlidir.
İstanbul'un Beyoğlu kesimi Pera'nın ve egenin bir çok şehir ve ilçe nüfusu çoğunlukla Rumlardan oluşurken onları da yok etmişiz.
Gidin Bozcaada'ya veya Gökçeada'ya, kalan bir kaç tane Rum'la konuşun ve dramın ve mübadelenin hangi acılara insanları sürüklediğini görün.
Gene aynı durum Yahudiler için geçerlidir.
Ticaretin ve zanaatkarın en derin ve köklü kültürü Yahudiler üzerinden gelişirken bu gün Yahudi nüfusu da bitmiş ve yok olmuştur.
Osmanlı döneminin en güzel sanat eserleri ve mimari harikaları Ermeni ve Rum ustalar tarafından yapılmıştır.
Bu kadar verimli ve faydalı olmalarına rağmen sadece inançlarından ve ırklarından dolayı bu coğrafyada yok edilmiştir.
Bu gün öyle bir noktaya geldik ki, sadece bu coğrafyada Türk egemenliği olsun buda yetmez Türk ve tamamı Müslüman dindar bir nesil olsun fikri egemen olmuştur.
Hatta bir süre sonra ''Kürtlerde olmasın, onları batıdan güneydoğuya sürelim onlar nasıl olsa Zerdüş dininden olmak istiyorlar ve Kürt oldukları için Türklerle aynı ortamlarda yaşamaları bile yanlıştır'' düşüncesi egemen bir anlayış olarak topluma yerleştirilmeye çalışılıyor.
Yani buda yetmez, Kürtleri batıdan sürdükten sonra tek tük kalan Ermeni, Rum ve Yahudileri ve Kürtleri keselim yok edelim.
Kalanlar ise tek kan grubundan ve Türk İslam ve dindar olmalarını sağlayalım.
Yani öyle bir nüfus modeli geliştirelim ki tek kan grubu olsun,dindar Müslüman olsun ve Türk olsun.
Buna uymayanları ya sürgün edelim yada Hrant Dink gibi katledelim.
Aleviler zaten yakılmaya alışmış, onları da nüfusları nerede çok ise, orada panel bahanesiyle salonlarda toplayalım ve yakalım.
Gerçekten bu ülkede anlayış buna doğru gidiyor.
Sivas katliamının zaman aşımından dolayı mahkemenin düşmesi veya davanın düşmesi sonucunda sayın başbakanın sanki temel atıyormuş gibi veya açılış törenindeymiş gibi düşen dava için ''ülkemiz için hayırlı olsun''demesi ise içler acısı bir durumun veya iç niyetin dışa vurumu da diyebiliriz.
Nasıl olur da 35 kişinin yakılarak öldürülmesinin zaman aşımına hayırlı olsun denilir anlamak mümkün değil.
Ülkenin taşını, toprağını, insanını, kurdunu, kuşunu, çiçeğini böceğini Türk İslam ve dindar yaparsak, ''bu ülke kurtulacak'' anlayışı egemen bir anlayış olarak orta yerde hayalet gibi dolaşıyor.
Irkçılığın,dinciliğin ve etnik köken milliyetçiliğinin karşısında olanlar, yani komünistler, sosyalistler, sosyal demokratlar, özgürlükçü liberaller ''hepimiz Hrant Dink'iz'' derken işte tam da bu anlayışın karşısında ses vermek için bunu söylemişlerdi.
Bunu anlamak için öncelikle insan olmak gerekir.
Yani insanın Allah tarafından yaratıldığına inanan insanın şunu bilmesi ve inanması gerekmez mi?
Allah dileseydi herkesi aynı ırktan, aynı kan grubundan, aynı renkten ve aynı inançtan yaratırdı.
Allah dileseydi farklılıkların yaşamasına izin vermezdi.
Yani inanan insan Yunus suresi 99 .ayetten bile haberdar olmadan dindarım diyerek ırkçılık ve farklılıklara düşman olmasını ben anlamadığım için onlara cahil ve yobaz diyorum.
İmam Gazali ne güzel söylemiş: ''ben cahillerle tartışmam, çünkü bu güne kadar hiç kazanamadım''
(inananlar için) Allah şu anda bile dilerse herkesi tek bir inanca ve tek bir ırka getirme iradesi olduğu halde neden getirmez?
Allah bu insanların bu şekilde yaşamasına izin veriyorsa size ne oluyor ey ahmaklar.
Alevi inancının veya diğer inançların yaşam hakkı bu ülkede özgürlükçü bir anlayış içinde değer bulmadığı sürece,farklı kültürler ve inançlar bu ülkeden tek tek uçup gidecektir.
35 aydının ve Alevi yurttaşın yakılmasını vesile olan insanlar bu ülkede saygı gördüğü sürece bu ülkede demokrasi ve özgürlük yeşermez.
Bu insanlar yani katiller elini kolunu sallayarak dolaştığı sürece bu ülkede huzur olmaz.
Katiller, soyguncular,ırz düşmanları,devleti soyanlar saygın insanlar olarak kamu tarafından kucaklandığı sürece bu ülkede barış olmaz.
Sivas katliamını yapanlar aramızda dolaştığı sürece ''ülkede demokrasi gelişiyor'' demek tam bir kandırmacadır.
Ülkenin aydınları, ilericileri, CHP' lileri, DSP' lileri,sosyalistleri,Atatürkçüleri,sosyal demokratları,komünistleri siz birbirinizi yemeye devam edin.
Çapsız, hedefsiz,bir baltaya sap olmamış insanların oyuncağı olmaya devam edin.
Gün gelecek ''biz ne yaptık'' diye saçınızı başınızı yolacaksınız ama o zaman birbirinizle dayanışmaya fırsatınız da kalmayacak.
O gün bu gündür.