Ben İstanbul'a 1969 yılında geldim.O yıllarda herkesin kabul ettiği gibi İstanbul daha güzeldi.

Bundan dolayı 1970 yılında çevrilen ve İstanbul'un talan edilmemiş halini gösteren filmler izlemeyi seviyorum.

Hiç olmazsa boğazın iki yakasında pırıl pırıl tepeleri görüyorum.Filmde olsa 1969 yılının İstanbulunu özlemle seyretme olanağı buluyorum.

Peki ne oldu da İstanbul bu hale geldi?

1973 yılında birinci köprü yapıldığında bilim adamları ve özellikle bilimsel sola inanan çevreler köprüye karşı çıktılar.

Bunun yerine raylı sitem ve yer altından İstanbul dışına çıkan tahliye yollarını savundular.demir yollarını savundular.

Bunun gerekçesi; birinci köprü yapılırsa yol güzergahı boyunca İstanbul talan edilecektir fikriydi.

Köprü yapıldığında iki yaka arasındaki araç geçişi %200 artarken,taşınan yolcu sayısı sadece %4 artış gösterdi.

Yani birinci köprü insanların geçişinden ziyade araçların geçişine imkan verdi.Köprü yapılmasıyla birlikte araç sahipliği 1970-1990 yılları arasında %230 artış gösterdi.

Yani araba satan tüccarlar köprü ve kara yolunu teşvik ederek amaçlarına ulaşmış oldular.

Dünyanın bütün ülkelerinde demir yolu ve metrolar yapılırken biz bunu savunanlara ''komünist''dedik ve aşağıladık.(Bu gün anlaşılıyor ki gerçek vatanseverler komünistlermiş.Herkes Nazım Hikmet'e yıllar boyunca vatan haini derken şimdi övmek için kuyruk olmuş durumdalar.)

1970 yılında nüfusun %23 ü Asya,%77 si ise Avrupa yakasında yaşarken,1990 yılında Asya yakasında yaşayanların oranı %34 e çıkmıştır.
1988 yılında transit trafiğin kentin daha kuzeyine taşınması düşüncesiyle ikinci köprü yapılmıştır.

Fatih Sultan Mehmet köprüsü ve TEM(Trans-Eurepean-Motorway)yolunun tarım alanlarına ve su toplama havzalarına,orman alanlarına hançer gibi saplanması sonucunda hem Trakya tarımı hem dereleri hemde ormanları büyük bir talan ve yıkıma uğradı.

İstanbul'un akciğeri olan bu orman ve su havzaları büyük bir yıkımın ve ve kaçak yapılaşmanın saldırısına uğradı.

Şehir ikinci köprüyle birlikte karadenize doğru büyümeye başladı ve el değmemiş insan girmemiş alanlar tahrip edildi.

Bilim adamları ve solcular bu köprüyede karşı çıktılar.

TEM yolunun Gaziosmanpaşadan geçmesiyle birlikte ilçenin nüfusu biranda 360.000 kişi arttı.

Bu kadar yoğun nüfusun saldırısı sonucunda şehir Arnavutköy ve Bolluca havzasına doğru kaçak ve plansız bir şekilde büyüdü.

Güzelim dereler ve Alibeyköy barajı ve su toplama havzaları kirlendi koktu ve yok olmanın eşiğine geldi.Köprü açıldığı sırada Arnavutköy ilçesinin nüfusu 21.000 iken,biranda 37.000 kişiye çıkmıştır.

Bu talandan hırsız siyasetçi ve arazi mafyası ve devletin içindeki işbirlikçi vatan satıcılar kazandı.(vatanı komünistler satmadı ve pazarlamadı).

İkinci köprü yapıldıktan sonra boğazdan geçen taşıt sayısı %1180 artarken,yolcu sayısındaki artış %170 olmuştur.

Yani ikinci köprüden de sadece araçlar geçmiştir.İnsan taşıması amacına ulaşmamıştır.Bu artış ve araç satışını teşvik eden politikalar desteklenirse ve toplu taşıma teşvik edilmez ise, 2020 yılında 7. köprünün yapılacağı sonucu çıkmaktadır.

Bu iki köprünün İstanbulu yaşanamayacak bir şehir haline getirdiği bütün bilimsel çalışmalar ortaya koymuştur.Buna rağmen üçüncü köprü yapılması kararı verilmiş olup bir ay içinde ihalesi yapılacaktır.

Bu köprü ise İstanbul'un tabutuna son çiviyi çakacaktır.

Üçüncü köprünün güzergahı Poyrazköy-Garipçe arasında ve karadenizin hemen çıkışında inşa edileceği kesinleşmiştir.

Lütfen hava fotoğraflarından bu güzergahın geçtiği alana bakın.Bu gün Belgrad ormanları dediğimiz ve İstanbul'a sürekli oksijen sağlayan bir orman olduğunu göreceksiniz.

Bu ormanın İstanbul için ne kadar önemli olduğunu bütün aklı başında bilim adamları biliyor ve yüksek sesle üçüncü köprünün yanlış olduğunu söylüyor.

Üstelik bunu söyleyenler arasında solcu ve komünist olmayan ve bu iktidara sempatiyle bakan bilim adamları da var.

Yani komünistler bozgunculuk yapmıyor,liberaller sağcılar ve İslamcılar da bu bozgun kervanına katılmış görünüyorlar.

Yani otuz sekiz yıl önce birinci köprüye hangi gerekçelerle karşı çıkılıyorsa, bu günde aynı gerekçeler geçerli görünüyor.Bu durumda otuz sekiz yıl önce solcuların gerekçelerine karşı çıkanlar bu gün''siz haklıymışsınız''diyerek üçüncü köprüye karşı çıkıyorlar.

Üçüncü köprünün yapılmasına gerekçe gösterilen transit taşımacılığın ulaşımdaki payı%2 civarındadır.

Yani gerekçe mantıklı değildir.Bu köprünün maliyeti altı milyar dolardır.Bu kadar parayla 170 kilometre metro yapılabilmektedir.Üstelik milyonlarca yayanın taşınması için.

Üçüncü köprü Gaziosmanpaşa- Arnavutköy içinden geçecek olup bu güzergah tamamen orman ve su toplama havzası içinde kalmaktadır.

Bu güzergahtaki ormanlar en az iki yüz yıllık doğayı ve ormanı barındırmakta olup, bu alanda üçüncü köprü bittiği anda İstanbuldan tersine göçler başlayacaktır.

Çünkü yirmi milyona ulaşan nüfusa ne su nede hava yetmeyecektir.

Hastalıklar artacaktır.Bu gün bile Trakya'nın ve Istrancanın bütün dereleri İstanbul'a bağlandığı halde en ufak bir kuraklıkta İstanbul susuz kalma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır.

Bundan dolayı Melen çayının Ömerli barajına bağlanması projelerine başlanmıştır.

Bütün bunların yanı sıra olumlu bir proje olan  ''Marmaray'' projesi devam etmektedir. Bu proje doğru ve gerçekçi projedir.

Aynı projenin Köprü güzergahlarına da yapılması mümkündür.Bu tüplerin içinden hem raylı sistem hemde araç geçirmek mümkündür. Bu projelerin savunulması ve teşvik edilmesi gerekir.

Bu proje yer altına Haremden giriyor ve Kumkapıdan çıkyor.2006 verilerine göre İstanbulda karayolu ile taşımacılık %93.4 iken raylı sistemle taşıma %4.6,Deniz yolu taşımacılığı ise %2 dir.

Bu günde bu duruma yakın rakamların olduğu tahmin ediliyor.Bu tabloda İstanbul taşımacılığında denizin payının çok az olmasını, orta Asyadan bozkırdan gelen kara kültürlü insan genetiğinin denizlere yabancı oluşuna bağlayanlarda vardır.

Ege bölgesinde orta Asya dan gelen Türkmenlerin deniz kenarında yüzlerce yıl yaşayıpta yüzmeyi bilmeyişini de bu yaklaşıma bağlayanlar vardır.

Denizi neden sevmediğimiz ve sürekli kirlettiğimiz buradan da anlaşılıyor diyebiliriz.

Tüp geçit ve ''Marmaray'' güzergahında tüplerde biriken egzoz gazının tahliye bacası Kumkapı da, Sultan Ahmet camisi hizasına yapılıyor.Buradaki tahliye bacasının yüksekliği beş metre.

Dünyadaki örnekleri ise kırk beş metre ve üzerinde yapılıyor.Yüz binlerce aracın tüpte toplanan egzoz gazı beş metre bacadan Kumkapı ve civarına zehirli gaz salacak ve yeni çevre sorunlarının doğmasına neden olacaktır.

Sonuç olarak üçüncü köprüde İstanbul daki inan taşımacılığına katkı yapmayacaktır.Bu köprüler sadece araç geçişi yapacaktır.

Araçların içinde insanların geçiş ortalaması ise 1.2 dir.Yani bir araçla yaklaşık bir kişi geçtiği için, köprüler insan taşımaz araç taşır hale gelmiştir.

Bu ortalamayı yükseltmek için köprülerin insan trafiğine açılması da düşünülebilir.

Ekonomik ve sosyal sorunlardan dolayı köprüye çıkanların intihar edebileceği ve büyük toplumsal travmalara neden olacağı korkusuyla bundan da çekiniyor olmalılar ki bu yolu da hiç denemediler.

Çözüm ''Marmaray'' gibi projelerdir.Bu projelerin desteklenmesi gerekiyor.Sayın başbakan Büyük şehir belediye başkanı olduğu sırada ''ben köprülere karşıyım doğru çözüm tüp geçişler olmalıdır''derken bu gün üçüncü köprüyü yapıyor olması bir çelişki olarak ortada durmaktadır.

Belkide sayın başbakanın üçüncü köprü hevesi geçmişten de geliyor olabilir.Türkiye'de tek başına iktidar olan sağcı liderlerden Demirel birinci köprüyü,Özal ikinci köprüyü yaptı.

 ''Bende üçüncü köprüyü yaparım'' düşüncesi de geçmişte savunmuş olduğu fikirlerden vazgeçmesine neden olmuş olabilir.

Yer altındaki tüp geçiş veya raylı sistem görünmüyor ama asma köprü ''boğazın incisi'' deyimiyle herkesin gözü önünde duruyor.

Oysa boğazın incisi denilen bu köprüler İstanbulun boğazına sarılmış katil bir el gibi durmaktadır.

İstanbul'u bu köprüler boğacaktır.Bundan dolayı üçüncü köprüye karşıyız.

Sayın başbakan ''hem köprüye karşı çıkıyorlar hemde utanmadan köprüden geçiyorlar'' sözü de tarihte yerini alacak sözlerden biri olacaktır.Benim önerim sayın başbakanı lütfen dinleyin ve köprüye karşı çıkanlar lütfen yüzerek karşıya geçin,arabası olanlar ise arabalı vapuru tercih edebilirler.

Saygılarımı sunuyorum. 

[email protected]

Kaynak:TMMOB Şehir plancıları odası İstanbul şubesi 3.köprü değerlendirme raporundan faydalanılmıştır.