Acının üzerine acı eklendikçe darmadağın olur insan.
 
O ruh haliyle dünyada tek acı çekenin kendisi olduğunu zanneder ve "neden ben?" diyerek sorgulamaya başlar hayatın gidişini.

Farkında değildir artık, etrafındakilerin olumsuz yaşadığı örneklerin. Olumlu olanları fark eder . Fark eder ve hayatına kahreder.

İmdadına yetişecek kimsesi yoktur, kimse onu sakinleştiremez o bir kere inanmıştır kaderinin kötülüğüne ve bu kötü kaderinin değişmeyeceğine!

Tüm olumsuzluklara rağmen şükretmeyi tercih etmektense, bu kötü kaderin değişmeyeceğine inandırır kendini.

Yaşadıklarını şanssız bir kul olmasına bağlar. Başkalarına göre ne çok artısı olduğunu anlatmaya kalksanız, sizi sadece dinliyormuş gibi yapar ve türlü örneklerle kaderinin gerçekten kötü olduğuna inandırmaya çalışır sizi.

Yoruldum artık der ve  mutlu olmak için hiçbir çaba sarfetmez...

Daha başka sıkıntılar eklendikçe yaşantısına iyice bırakır kendini, öyle bir dağıtır ki kendini, dağılan ruhunu toplamanıza da izin vermez.

Bu çırpınış içerisinde hayattan ne istediğini sorsanız , "sadece biraz huzur" der.

O huzurun şekli nasıldır tarif et desen, edemez. Çünkü hayallerini öldürmüştür artık!

Oysa hayallerin, onu mutluluğun Nirvana'sına taşıyacağını bilse hiç öldürür mü hayallerini?

Hayal etmenin ruhunda ve dünyasında açacağı çığırı bilse yaşama bağlanma adına ona dört elle sarılmaz mı?

Acılarıyla baş başa kaldığında hayallere bırakmalı insan kendini.

İlk önce nasıl mutlu olacağını hayal ederek başlamalı .

Hayallerin bir sınırı olmadığını farketmeli.

Hayallerini sadece kendisinin şekilendireceğini ve ona anlam yükleyenin de kendisi olduğunu farketmeli.

İstediği yerde, istediği şekilde yaşamayı seçeceğini bilmeli.

İster bir prenses olup sarayında dinlenmeyi seçer, istersen sessiz sakin bir köyde yaşayıp doğayla kucaklaşabilirsin hayallerde.

Tek hakimi sensin hayallerinin, üstelik sana hayır deme şansı da hiç yok. İstersen başlatır,istersen bitirirsin.

Sen hayal ettiğin sürece seninle kalır ve hep senin istediğin şekilde davranırlar, sadakatine hayran kalırsın kahramanlarının.

İstersen kimseyle konuşmaz, istersen avaz avaz bağırsın. Çığlığın kimseyi rahatsız etmez veya susuyorken kimse sana "neden konuşmuyorsun?" demez.

Uzaktakini bile yakın eder hayallerin . Sınırları kaldırır, hasretlere, ayrılıklara son verir.

En sevdiğin en özlemini çektiğin bir hayal mesafesi uzağındadır artık.

Gülüşüyle ısınır hayallerin, ellerini uzattıkça hayallere, sıcağında erirsin erirsin…

Öyle uçsuz bucaksız bir deryadır ki sonu gelmez, sen sadece akıntısına bırakırsın düşüncelerini.

Hayal kurman bittiğinde bilirsin ki hayallerin hep senin yanında, asla yalnız değilsin.

Bilirsin ki yeniden çağırsan gelecek ve yine senin istediğin şekle girecek.

Hayatta ölü gibi yaşamaktansa, hayal kurarak mutlu olmaya çalışmalı ve hayatına anlam katmalısın.

Gerçek olmasa bile bil ki o hayale en çok sen yakışıyorsun, kimse senin hayaline senin kadar yakışamaz.

Özelsin yani, bunu unutma ve sıkıca tut hayallerinin ellerinden sakın bırakma…