Türkiye’de yapılan referandumdun sonra çok şey değişti…

İktidarda bulunan Ak Parti referandumun galibi olarak çıkınca eli rahatladı. Piyasalar buna göre iyi tepki verdi.

Referandum gösterdi ki; Böyle giderse Türkiye’nin geleceğinde 13 yıl daha Tayyip Erdoğan var.

Yarımı Başbakanlık ikisi Cumhurbaşkanlığı…  

Bugünkü yasalara göre baktığımızda ufukta görülen bu… Bunu sadece ben yazmıyorum, artık sokaktaki insanlar bile düşünebiliyor.
Ya sonrası, sürecin işleyişi…

Önümüzde bir genel seçim var. Ak Parti tüzüğüne bakıldığında, önümüzdeki genel seçimlerde partinin birçok kurmayı dahil parlamentoya giremeyecek.

Çünkü Başbakan Erdoğan’ın ‘siyasette yenileme’ yapabilmek için getirdiği bu sistem Ak Parti içinde ciddi sorunlara neden olacak.

Bu sistemin işleyip işlemediği bu seçimlerde ortaya çıkacak. Ak Parti bu konuda ne kadar samimi bu görülecek. Ya geçmişten bu güne olduğu gibi siyaset bir meslek olarak devam edecek, ya da siyaset belirli bir dönemde hizmet için yapılıp, hizmet bayrağı arkadan gelenlere devredilecek.

Başbakanın Ak Parti’yi kurarken tüzüğe koyduğu ve daha sonra kısmen revize edilen bu kuralları ne kadar uygulayıp uygulayamayacağı da önümüzdeki seçimde ortaya çıkacak.

Şimdi herkes Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yolunda hızla ilerlediğini düşünüyor. Evet, Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı provasını referandumda yaptı.

Başbakan, değişik kesimlerden gelen ‘evet’ oylarını kendi hanesine yazdı ve “bunları Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar nasıl muhafaza edebilirim” sorusunun cevabını arıyor. Ve sorunun cevabı da yine kendisinde…

Tüm kartlar Recep Tayyip Erdoğan’da…

Kartları iyi oynadığında Cumhurbaşkanlığı’na giden yolda hiçbir engeli kalmaz.

Ama yol çok dikenli…

Dengeyi nasıl kuracak? Bir taraftan Kürt açılımı diyeceksin, Kürtlerin istediğini vermeyeceksin…

Bir taraftan Alevi açılımı diyeceksin, Alevileri memnun edemeyeceksin…

Böyle benzeri birçok konu başbakanın yolunda diken olan sorunlar.

Tabi bunları ‘yaptım oldu bitti ‘ demektke çok kolay değil.

Kürtler ne istiyor;  Özerklik istiyor, anadilde eğitim istiyor, “TC bize karışmasın, biz yasamızı kendimiz yaparız” diyor.  

Bu açılım politikasının açılmayan kısımlarında bunların olduğu iddia ediliyor.

Başbakan Erdoğan bu güne kadar Özerklik diyen belediye başkanlarına “Ne özerkliği ulan” demedi…

Türkiye Cumhuriyetinin yeni kuşak savcıları özerklik isteyen bu vatandaşlar hakkında soruşturma başlatmadı.

Barış ve Demokrasi Partisi Eş Başkanı Gülten Kışanak “Başbakan Çankaya'ya çıkmak istiyor. Çankaya'ya gitmenin yolu barıştan ve çözümden geçer bunu aklınıza yazın” dedi.

Buradan da şu anlam çıkıyor;
 “Başbakan Kürtlerin istediğini verirse, Çankaya yolunda kendisini destekleriz”

Haziran ayında yapılacak seçimlerde Ak Parti’nin alacağı yalın oy Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne kadar başarılı olup olmayacağını ortaya koyacak. Erdoğan aldığı seçimde partisinin aldığı oyla planlarını yeniden gözden geçirecektir.  

Ak Parti’nin yüzde 40’ın üzerinde alacağı oy, Tayyip Erdoğan’ı Çankaya’ya taşır…

Bu Kürtlere verilecek haklara bağlı. Halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı için Tayyip Erdoğan adına Çankaya’ya giden yol Diyarbakır’dan geçer.
Başbakan’ın  destek için  yapacağı diğer bir iş ise, referandumda destek veren bir kısım ülkücü, ve Büyük Birlik Partisi tabanı…

Belli olmaz, BBP’yi adamlarını aday göstererek Meclis’e taşıyabilir.

Muhalif ülkücülerin liderlerinden 3-5 kişiye milletvekilliği yolunu açarak MHP’nin altını oymayı deneyebilir.

Peki bu süreçte MHP ve CHP ne yapacak, nasıl bir strateji izlemeli…

CHP bu konuda yenilikler vaat ediyor. MHP ise hala statükoyu sürdürüyor.

MHP’nin kendi içinde açılım yapması ve ülkücü tabana sahip çıkması gerekir.

Ülkücülerin toparlanmaya, CHP’lilerin birlikteliğe ihtiyacı var.

Baykalcılar şimdiden partiyi çekip çekiştirmeye başladılar. Bırakın Kılıçdaroğlu’nu bir seçim atlatsın. Başarırsa devam eder başaramazsa gider...

Tüm bunların ışığında görülen o ki; Türkiye’de gerçek hesaplaşma seçimden sonra…