Türkiye, nereye gidiyor?

Bunun cevabını vermek o kadar zor değil. Türkiye, küreselleştirilen dünya düzeninde kendine yer bulmak için tarihsel bir yolculuğun sonlarına yaklaşmaktadır.Türkiye bu tarihsel yolculuğa , günümüzden 60-65 yıl önce başlamıştır. Bu yolculuğun sonunda Türkiye kendi kuruluş ilkelerine, toprak bütünlüğüne, öz kültürüne ve diline yabancı bir ülke haline gelecektir.

Türkiye yer altı ve yer üstü kaynakları , jeopolitik durumu ile çok önemli bir ülkedir. Bu yüzden bu ülkenin yönetimi Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir ! Bu düşüncenin tam manasıyla ortaya çıkması , 40 lı yılların sonlarına denk gelmiştir. Bu düşüncenin o yıllarda belirginleşmesi asla tesadüf değildir. Türkiye’nin ana hedeflerinden uzaklaşmaya başladığı bu yıllarda, bu düşünceye sahip emperyalist yapılar, Türkiye’nin tarihsel sürecinde söz sahibi olabilmek için gerekli kuşatmayı yapmaya başlamışlardır.

10 Kasım 1938 günü Türkiye Cumhuriyeti’nin hem en büyük yası hem de en büyük tarihsel dönemeci olmuştur. Maalesef bu tarihten sonra Türkiye Cumhuriyeti onurlu bir şekilde idare edilememiş , emperyalist ülkelerin saldırılarına karşı koyamamıştır. Bu tarihe kadar her alanda tam bağımsız olmayı başaran genç Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş ideolojisinden uzaklaşmış, kendisini kuran partiye de Türk Halkına uyum sağlama konusunda zafiyetleri olan ideolojiler ithal edilmiştir. Tam bağımsız olmanın yolunun ekonomiden geçtiği unutulmuş, yabancı sermayenin ülkeye girişinin önü açılıp reel sektörün yok olması sağlanmıştır.Yaşanan ekonomik dar boğazları, emperyalistlerden borç alarak aşan dönemin iktidarları Türkiye Cumhuriyetine en büyük ihaneti yapmışlardır. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ölümünden sonra Cumhuriyet Halk Partisini idare etmeye çalışanlar onun ideolojik felsefesini sürdürme konusunda basiretsizlik göstermiştir. Askeri alanda NATO’ya bağlı kalınmış ,Mustafa Kemal’in onurlu bir şekilde Başkomutanlığını yaptığı Türk Ordusu emperyalistlerin emrine bırakılmıştır. Türkiye’nin geleceği olan çocukların eğitimi emperyalistlerin insafına terk edilmiştir. Bu sayede kendi kültürüne yabancı bir nesil oluşturulmuştur. Yıllar içinde bilinçli bir şekilde Türk Halkı Kemalist ideolojiden uzaklaştırılmış, farklı ideolojiler etrafında toplanmaları sağlanıp birbirlerinden uzaklaşmalarının yolu açılmıştır. Bölgesel, kültürel, inançsal zenginlikler, toplumu ayrıştırmak için çok iyi kullanılmıştır.vİşbirlikçi iktidarları ve muhalefetleri oluşturabilmek için NATO askerlerine ,Demokrasiye balans ayarı yapmaları için telkinlerde bulunulmuştur. Emperyalistlere danışmadan ve onların onayı alınmadan Türkiye Cumhuriyeti karar veremez hale getirilmiştir. Emperyalistlerin, bulunduğumuz bölgeye tam manasıyla hakim olabilmesi için oluşturulan iktidarlar, bu görevi eksiksiz olarak yerine getirmiştir. Zaman içinde Kemalist ideolojiyi benimseyen, onurlu davranan ve emperyalistlere yeter artık diyenler katledilmiştir. İdeolojik ,ekonomik, kültürel, sosyal, askeri, siyasal anlamda çok büyük sarsıntılar geçiren Türkiye Cumhuriyeti, emperyalistlerin saldırıları karşısında kendini korumaktan aciz bir hale getirilmiş onların tavsiyeleri ve direktifleri doğrultusunda hareket eder olmuştur.

Bütün bunların özeti 60-65 yıl boyunca emperyalistlerin ajanları ve onların yerli işbirlikçileri görevlerini çok iyi yapmış, emperyalistler ülkeyi işgal etmiştir.

Olan biten bunca şeyi izlemekten ve hayıflanmaktan başka yaptığımız bir şey de yok. Hem bu durumu içimize sindiremiyoruz hem de müdahale edemiyoruz. Birilerinin öncülük etmesini beklemekten başka bir şey yapmıyoruz. Bir kurumun veya bir kişinin bu işe el koymasını istiyoruz. İşte bu noktada yanılıyoruz. Artık , medet umulan kurumların bir çoğu teslim alınmış durumdadır. Siyasi anlamda buluşma noktası gibi görülen yapıda aynı güçler tarafından dizayn edilmiş vaziyettedir. Kemalizm ideolojisinin bile artık tartışıldığı siyasi yapı, kendi ana kuruluş ilkeleriyle barışmadan ve temizlenmeden kurtuluş hareketine öncülük yapamaz durumdadır. Tek kurtuluş yolu olarak, Kemalizm İdeolojisini savunan diğer siyasi partide, geçmişte çok daha farklı bir ideolojiyi savunduğu için güven vermemektedir.

O zaman tek yol kalıyor. O da kişinin kendi mücadelesi. Türkiye’nin tarihsel değişim yolculuğunun son bulacağı 2023 yılında, kuruluş ilkelerine yabancı bir Türkiye oluşmasını engellemek için daha fazla duyarlı olunmalıdır. Bütün bu olanları içine sindiremeyen onurlu Türk Halkı, kendi mücadelesini kendisi yapmalıdır. Önce bilmeli sonra öğretmelidir. Ülkenin geldiği durumu çok iyi bilip kurtuluşun Kemalist ideolojide olduğunu etrafındaki herkese sabırla anlatmalıdır. Çocuklarımızı şu anki eğitim sistemine teslim etmeden ideolojik anlamda temel eğitimi ailede vermelidir. Onlara Mustafa Kemal ATATÜRK’ü ve devrimlerini tam manasıyla anlatmalıdır. Gençlerimize Kemalist ideolojinin ne olduğunu başka ithal ideolojilerin Türk Halkına uymayacağını sabırla öğretmelidir. Milli birliğin ve ulusalcılığın Türkiye’de bulunan farklı etnik yapıların kültürlerini özgürce yaşamasına engel olmadığını, bunun bir zenginlik olduğunu farklı etnik yapılardaki Türk Halkına göstermelidir. Dini inanışın çok özel olduğunu buna herkesin saygılı olduğunu ,Laikliğinde her türlü inanışın özgürce yaşanmasının teminatı olduğunu farklı inanışda ki insanlara anlatmalıdır. Bunu da Kemalist ideolojiden kopmadan , kimseyle inatlaşmadan doğru bildiğimizi söylemekten çekinmeden, en önemlisi emperyalistlerden ve onun yerli işbirlikçilerinden korkmadan yapmalıdır. 

Türk Halkının ve Türkiye’nin kurtuluşunu bilinçli ve kararlı Türk Halkı gerçekleştirecektir.