Bin beş yüz yıldır dinler arsındaki çelişkiler, kavgalar hiç bitmedi.

Hatta bunu M.Ö..1515 yılına kadar ,Musa peygamberin peygamberliğine kadar götürmek mümkün.

Dinler arası kavga 3500 yıldır devam ederken, dinler ortada kaldığı sürece de bu kavga devam edecektir.

 Bu konuda en ufak bir şüphem yok.

Dinler arasında bu kavgalar süre dursun, İslam dininin ortaya çıkmasıyla birlikte de kendi içinde de kavga hiç bitmedi.

İslam dininin ortaya çıkışıyla  birlikte halifeler savaşı,Kerbela olayı, Abbasi ve Emevi çatışmaları, İmam Gazali'nin dini tamamen hurafeye teslim edişi ve bir çok mezhep ayrışması,daha sonraki yüzyıllarda tarikatlar ayrışması derken bu günlere kadar savaş, göz yaşı ve kitlesel katliamlar İslam içinde süre gitmektedir.

Peki  bunun çözümü var mıdır?

 Hayır yoktur.

İslam'ın modern dünyaya uyumunu sağlamak için açılan ilahiyat fakültesi mezunu profesörler bile ''Müzik dinlemek günahtır,kadının sesi yasaklanmalıdır diyorsa, benim bu gün de yarında İslam adına ve modern dünyaya uyumu adına en küçük bir umudum kalmamıştır.

Ayrıca bu güne gelecek olursak, yüz yılın başında başlayan 1876 ve 1908 meşrutiyet hareketleri, Jön Türkler olayı ve İttihat ve terakki hareketlerinin sancıları sonrasında doğan aydınlanmacı, batıcı yenilikçi M.K.Atatürk öncülüğünde ortaya çıkan Cumhuriyet kurulduğu günden bu güne kadar sürekli saldırı altında olmuştur.

Atatürk ve İnönü dönemi tek parti iktidarına söz geçiremeyen,diş geçiremeyen vahşi emperyalizm düşünceleri dayatamayan ABD, 1947 den sonra DP iktidarıyla birlikte bütün İslamcıların ipini eline almış ve Türkiye'yi yetmiş yılda ABD ve batının sömürgen bir ülkesi haline getirmiştir.

Bunu yaparken en büyük desteği İslam ve İslamcılardan almıştır.

İslam'ın çeşitli konulardaki içtihatlarından ve uydurulmuş hadislerden ortaya çıkan, uydurulmuş İslam'la ülkeyi tarikatların gerici yoz ve çağ dışı egemenliği altına sokmuştur.

Bu gün bu akımların önündeki en büyük engel ise Atatürkçüler,Kemalistler,solcular tamamı diyemiyorum bir kısım solcular,seküler yaşamı benimsemiş Alevi yurttaşlar ve çağdaş yaşamı benimsemiş ama henüz siyasallaşamamış yurttaşlardır.

Bu gün bu yapı çok diri olmasına rağmen, henüz bir şemsiye altında toplanamadığı için gözlem, eylem ve fikir birliği yapamadıkları için tarikatlar ve onun en büyük destekçisi AKP iktidarı geriletilemiyor ve de sonlandırılamıyor.

Çünkü ABD'nin İslam üzerinden yaptığı bütün oyunlar ve tarikatları kullanıyor olmasını AKP iktidarı tam bir tehlike olarak görmüyor.

FETÖ olayıyla birazcık uyandı diye bakarken, daha sonraki süreçte diğer tarikatlarla sıcak ilişkiler kurması 1947 den beri Türkiye'deki bütün dincilerin ve İslamcıların ülke için tehlike olduğunu ve bütün tarikatların ABD tarafından kullanıldığını fark  edemiyor.

Bütün bunlardan sonra ABD  tarikatlarla İslamcı siyasetle, Atatürk cumhuriyetini bir yerlere getiremeyeceğini anladığında yani Arap- Vahabi-Selefi- İslam'la ve tarikatlarla ülkenin laik demokratik cumhuriyetini yıkıp yerine İslamcı,Afganistan,Irak,Libya Kaddafi modeli bir rejim kurulması için her türlü oyunu oynayıp ülkeyi Arap İslam anlayışının kara yoz düşüncesini egemen kılamayınca yeni bir modele yöneliverdi.

Bu model ülke yetmiş yıldır Araplaşamıyorsa, Türk kültürü ve Kürt kültürü eğilip bükülüp yok edilemiyorsa o zamanda biz de ülkenin demografik yapısını bozarak Suriye'lileri göndeririz ve ülkeyi Araplaştırırız demişlerdir.

Bu gün bu ülkede dört milyon Arap, Afgan, Pakistanlı olan ve vasıfsız, bilgisiz, İslam'ın cehaleti ve hurafeleriyle beslenmiş insan bulunuyorsa bu yeni bir projedir ve yeni bir bozguncu hamledir.

Hatay belediye başkanının konuşması ve on yıl sonra Hatay ve ilçeleri Araplaşır ve bir referandumla Suriye topraklarına katılır demesi çok ciddi bir uyarıdır ve kulak verilmelidir.

Eğer bu ülkenin bekası için ittifaklar yapılıyorsa bu konuda neden ittifaklar yapılamaz?

Neden bu ittifaklar ülkenin tarikatlarla bir uçuruma götürüldüğü konusunda duyarlı olamazlar?

Neden ülkenin tarikatlarla ülkedeki tarikat uzantılı gazetecilerle, holdinglerle uçuruma sürüklendiğini görmezler?

Suriyeli, Afganlı,Libya'lı,Sudan'lı kısacası milyonlarca vasıfsız hurafe dinle yetişmiş insanlar bu ülkeye elini kolunu sallayarak girerler.

Bu insanların ülkelerinden kaçışı üzerinden insani güzellemeler yapan tatlı su ve masa başı rakı solcularını da anlamak mümkün değil.

Bu ülkenin birliği bütünlüğü için bu durumun insani olmaktan ziyade, ülkenin parçalanması ve Araplaşması Vahabi- Selefi İslam'a ve İhvan anlayışına teslim olduğunu nasıl göremezler?

Sonuç yerli milli Türk -Kürt nüfus Arap İslam anlayışına teslim olmamıştır,bunun yerine siz Araplaşmadıysanız biz Arapları içinize sokarak, demografik yapınızı bozar Arap İslam anlayışını dayatırız diyorlar.

Bun dayatma devam ediyor,bu dayatmayı AKP iktidarı makul görmektedir ve makul olağan durumdan AKP iktidarının uyanması için 31 martta seçim sonuçları önemlidir.

Not:Bu yazıyı yazarken Mustafa Sarıgül'ün CHP 'den istifa ettiğini duydum.Benim yüreğimden geçen sayın Sarıgül aday olmadan CHP'nin adayını desteklemelidir.Şayet DSP' den veya bağımsız aday olması CHP'nin büyükşehir'i almasına vurulan büyük bir darbedir bu da sayın Sarıgül'e bu hamle yakışmayacaktır.