Ahmetler,Mehmetler,Hasanlar,Hüseyinler,Arifler,Cemaller,Mustafalar,Haliller,Erdoğanlar,İbrahimler üçer beşer kömüre, para hırsına ve acımasız vicdansız kapitalist düzene kurban edildiler.

Türkiye'nin 301 vatan evladı emekçisi, çilekeş insanları toprak altından alındılar toprağa verildiler.

Ölüm bu ülkede doğal bir olay gibi algılanır olmuştur.

Bu ülkede ölüm özlemdir.

Bir gün, iki gün, hadi bilemedin bir ay timsah göz yaşları dökülür ve daha sonra unutulur.

Tıpkı 1999 Körfez depreminde ölenlerin arkada bıraktıkları gibi,Van depremindekiler gibi.

Zonguldak Kozlu,Karadon da ölenleri hatırlayan var mı?

Ölen işçilerin çocukları dul kalan eşlerini hatırlayan var mı?

1992 yılında ölen 263 madencinin çocukları şimdi kaç yaşında ne yapıyor,hangi acının travmanın girdabına düşüverdiler bilen var mı?

Artık hatırlatanlar,anma törenleri yapanlar da aşağılanır olmuştur.

''Ölenler üzerinden siyaset yapıyorsun,ölüseviciler'' suçlamasına muhatap olurlar veya suçlanırlar.

Bütün bunlar olurken, bizim ülkemizin yürekleri insan sevgisiyle dolu yardımsever insanları ölümü hemen unutuverir ve ölenlerin arkasında kalan dulu yetimi ve acı çeken yüzlerce insanı düşünmek adına yardıma koşar.

SOMA yardımları da başladı ve Türkiye'nin her yerinden yardımlar yapılıyor.

Yardımsever,dayanışmacı olmak acıyı paylaşmak belkide bizim ülkemize özgü bir duygu akını olsa gerek.

Ülkemiz insanı sadece kendi ülkesinde değil dünyanın herhangi bir ülkesinde de olsa yardım eder el tutar acıyı paylaşır.

Yardımlaşma ve dayanışma ruhu acılar üzerinde serinletici rahatlatıcı etki yapar.

Son otuz yılda bu yardımlaşma dayanışma ruhundan ortaya çıkan yardım fonları ve biriken paralar üzerinden çok büyük suistimaller ve paraların şahsi çıkarlar için kullanıldığına da şahit olduk.

Bosna'ya,Filistin'e yapılan yardımlardaki istismarlar,1999 yılında deprem bölgesine yapılan yardımların iç edilmesi ve deprem vergilerinin ve bir çok yardımın amacı dışında kullanıldığını biliyoruz.

Bu tür yardımları çalmayı yaşam biçimi olarak kabul edinmiş vicdansızlar da bu ülkede mevcuttur.

Ülkenin büyük çoğunluğu yardımseverdir küçücük bir azınlıkta vurguncudur talancıdır ve vicdansızdır.

SOMA yardımlarını başlatanlar geçmişten ders alırcasına, yardımların yerine gidip gitmediğini de denetlemelidir.

Yapılan yardımların mutlaka tek hesapta toplanması ve yapılan harcamalar kamu oyuna yazılı sözlü basın ve internet üzerinden duyurulmalıdır.

Çünkü bu ülke öyle bir ülke ki, bir kedi ağaç dalında mahsur kaldığında,bir acı ülkenin herhangi bir köşesinden koptuğunda yardımsever insanlar harekete geçer.

Aynı anda yardımları nasıl çalabilirim diye kafa yoran hırsız takımı da planlar yapmaya başlar.

Bu güne kadar yardım paraları üzerinden yapılan suistimalleri ve hırsızlıkları duyduk gördük.

Hiç olmazsa SOMA yardımlarında bu tür hırsızlıklara göz yumulmasın.

301 madencinin acılı aileleri üzerinden hangi suistimallerin ve dolandırıcıların türediğini duymak görmek istemiyoruz.

Boş ver bu işlere,yazmaya konuşmaya değmez bal tutan parmağını yalar deniliyorsa buyursunlar yalamaya devam etsinler diyemeyiz.