1929 yılında doğdu.

Aklı erdiği andan itibaren Filistinlilerin yaşadığı topraklarda onların yer yurt sahibi olması mücadelesinin içinde bulundu.

Üniversite eğitimi sırasında bu konuda kafa yordu.

2 haziran 1964 yılında FKÖ kuruldu.

FKÖ kurulduğu andan itibaren önce kendi coğrafyasında İsrail'e karşı kadın çocuk demeden silahlı eylemlerin yapılmasını destekledi ve teşvik etti.

Daha sonra kitlesel eylemlerin ve ölümlerin içine girdi.

Dünyaya ölümlerle sesini duyurmasını başardı.

FKÖ içindeki fraksiyonlar kanalıyla çeşitli uçak kaçırma eylemleri gerçekleştirdi.

Bazı militanlar öne çıktı.

Leyla Halid uçak kaçırma ve kitlesel ölüm eylemlerinin masum yüzlü güzel kadını olarak dünyada tanındı.

1972 yılında FKÖ içindeki kara eylül grubu Viyana'ya giden uçağı kaçırdı ve İsrail'in Ben Gurion hava alanına indirerek 24 sivili öldürdü.

Bu arada başka bir grup İsrail de bir otobüs terminalini bombaladı ve on masum sivilin ölümüne neden oldu.

Amaç FKÖ' nün sesini dünyaya duyurmaktı.

1972 yılında Münih olimpiyat oyunlarında olimpiyat köyünü basarak on bir İsrail'li sporcu öldürüldü.

Amaç Filistinlilerin ve FKÖ nün sesini duyurmaktı.

Bu süreçte bir çok İsrail'li diplomatta öldürülmüştü.

FKÖ bu eylemleri yaparken İsrail de boş durmuyordu o da hem toprak büyütüyor hem de her ölüme misilleme yapıyordu.

Bu eylemler dünya ülkeleri tarafından çok sert kınandı bu kadar büyük tepkiler sonucunda Yaser Arafat bu eylemleri reddetti ve kendilerinin dışında yapıldığını söyledi.

Daha sonra bu eylemlerden haberdar olduğu ispatlandı.

Bu süreç boyunca dünya ülkeleri FKÖ' yü terörist örgüt ve Yaser Arafat'ı da terörist ilan etmişti.

FKÖ Lübnan iç savaşı sırasında komünist ve Nasırcı Lübnan ulusal hareketine destek olmuştur.(Kemal Cumblat)

1964 yılından 1987 yılına kadar bireysel üçlü beşli gruplarla yapılan eylemler sonucunda 1987 yılında kitlesel eylemler başlamış ve birinci intifada (isyan) hareketi başlatılmıştır.

Eli taş tutan herkes yedi yaşından yetmiş yaşına kadar herkes kitlesel eylemlerin içinde olmuştur.

Çocuklar eylemin simgesi haline gelmiştir.

15 kasım 1988 de FKÖ terör örgütü Filistin devletini ilan etti.

FKÖ ve Arafat Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin 242 sayılı kararı gereği her türlü terör eylemini kınadı ve reddetti.

Yani dediki ''Evet biz bu güne kadar terör yaptık, eylemler yaptık, masum insanları öldürdük haklı davamızı amacına ulaştı devleti kurduk bundan sonra terörle işimiz olmaz'' deyiverdi.

Bu durum sizlere bir şeyler çağrıştırıyor mu?

2 nisan 1989 yılında Filistin devlet başkanı seçildi.

Yani FKÖ kurulduktan 35 yıl sonra devletin başı oluverdi.

Lütfen etrafımıza bakalım bizim coğrafyamızda neler oluyor?

Otuz beş yıl terörist diye kabul edilen, sürülen, aranan kişi nihayet devlet başkanı olmuştu.

O güne kadar eylemlerden ve davaya hizmetten evlenmeye zaman bulamayan Arafat 1990 yılında altmış bir yaşındayken 27 yaşındaki Filistinli Hıristiyan Süha hanımla evlendi.

Evlenmeden önce Süha hanımın Müslüman olduğu söylenir.

Bu eylemlerin içinde en çok adı duyulan terörist bayan Leyla Halid olmuştur.

Leyla Halid dün terörist katil diye anılırken, bu gün dünyanın çeşitli ülkelerinde konferanslar verir ve öğretmenlik yapar.

Hani sık sık iç politikada duyarız ya,''Nereden nereye''

Bir Türk gazeteciyle yaptığı röportajında(C.Özdemir) ''Yaptığı eylemlerden ve ölüm olaylarına sebep olmaktan hiç pişmanlık duymuyorum, çünkü Filistinlilerin ezilmişliğini,topraklarının haksız bir şekilde işgalini ve sorunlarını dünyaya duyurmak zorundaydık'' demiştir.(Kutsal davacılar genellikle vicdanlarını ancak böyle rahatlatırlar)

Bütün bu olaylar sonucunda, terörist Arafat öldürdüğü kanını döktüğü İsrail devletiyle Oslo görüşmeleri için masaya oturmuş ve diplomatik görüşmeler başlamıştır.

Oslo görüşmeleri Filistin halkı için bir dönüm noktasıdır.
İlk defe terörist denilen bir örgütle resmi devlet İsrail bir masa etrafında buluşmuştur.

Bu görüşmeler 20 ağustos 1993 yılında anlaşmayla sonuçlanmıştır.
Bu sürecin adını ''Barış süreci'' olarak koydular.(Size Oslo ve barış süreci bir yerlerden tanıdık geliyor mu?)

13 eylül 1993 yılında anlaşma resmen dünya kamu oyu önünde Yaser Arafat ve Yitzhak Rabin arasında Bill Clinton'un önünde imzalandı.

Bu anlaşma FKö içinde kaynamalara neden oldu ve anlaşmayı ''Filistin davası Yaser Arafat'ın teslimiyet anlaşması'' olarak kabul eden gruplar ''Ret cephesi'' adı altında isyan çıkardılar.

Bu anlaşma Hamas ve ret cephesi gruplarını FKÖ ile çatışma noktasına getirdi ve Hamas'ın ayrışmasının temelleri atılmış oldu.

Barış sürecinden yirmi bir yıl geçmiş ve Hamas''ın egemen olduğu Gazze de daha bir ay önce İsrail katliamları sürerken El Fetih sesini hiç çıkarmamış olması manidar değil mi?

Barış süreci denilen anlaşma sonucunda Yitzhak Rabin ve Yaser Arafat ve Şimon Perez Nobel Barış Ödülüne layık görüldüler.

Sonuçta Oslo da görüşen ve otuz yıl terörist diye kabul edilen Yaser Arafat barış süreci sonunda Nobel Barış Ödülüne layık görülmüştür.

Bundan dolayı ey siyasetçi erbabı ne olursun büyük konuşma, bu Oslo adamı Nobel'e götürür.

Bizim Oslocularımızı lütfen iyi takip ediniz.

Bir kaç yıl öncesine kadar terörist denilenlere bir kaç yıl sonra Nobel barış ödülü verilirse hiç şaşırmayın.

FKÖ ve Yaser Arafat kabak gibi önümüzde duruyor.
Bütün bunları neden anlattım?

Hiç canım sıkılıyordu, biraz kitap, biraz internet karıştırdım Oslo'nun ne olduğunu ve bu günkü Oslo sürecinin içinde olanların hangi yolculuğa yelken açtıklarını anlatmaya çalıştım.

Yaser Arafat öldü gitti, fakat Filistin'in dramı devam ediyor.

Üstelik kıç kadar topraklarda kırk yıllık FKÖ içinden çıkan Hamas ve El fetih arasındaki derin görüş ayrılıkları savaş ve düşmanlık boyutuna ulaşmış durumdadır.

Kandilden Cemil Bayık ne dedi,''HDP Beyoğlu marjinallerinden uzak durmalıdır.''

Kandilden Hamas çıkabilir mi hep beraber göreceğiz.

Beni okuyanlara şunu da belirtmek isterim.

Ben ne PKK ne de orta doğu uzmanıyım, boş zamanlarımda okumaya yazmaya çalışan ve yazarken bile saçmalama hakkım olduğuna inanan sırdan bir yurttaşım.

Amacım ukalalık uzağı görün mesajı falan vermek değildir.

Sadece yazıyorum ve aklımdan geçenleri gördüklerimi yazıya döküyorum.

Yani özgür birey olarak özgürce düşünüp özgürce fikirlerimi yazıya dökmeye çalışıyorum.

Bu yazıdaki amacımda Arafat'ın hayatı üzerinden A.Öcalan'ın,PKK' nin kandildeki silahlı kanadın daha çok ''Arkası yarın'' maceraların içinde olacaklarını anlatmaya çalıştım.

Daha neler göreceğiz daha neler,Emperyalistin IQ seviyesi ve orta doğu halkalarının IQ seviyesi bu kadar açık olduğu sürece bu oyunlara alet olacak geri zekalılara batılı akıllılar her zaman bulacaktır.

Bu hayatın değişmez kuralıdır,akıllı olan, aklı kıt olanı her zaman kullanacaktır.

Lütfen Yaser Arafat'ın hayatını okuyun.