Neden parlamenter sistemden vazgeçip tek adam rejimine geçildi?

Şu anda gündemde olan kanal İstanbul projesinin bilimsel kriterlere göre bir çevre felaketi olduğuyla ilgili hukuki bir süreç sonucunda yürütmeyi durdurma kararı alınmış olsa, o proje yapılamazdı.

Çünkü hukukun üstünlüğünün olduğu ve mahkeme kararlarının son tartışma yeri olduğu, kuvvetler ayrılığının egemen olduğu bir sistemde kanal İstanbul'u yapamazsınız.

Gene ülkenin her yanında uygulanan kanunsuz, hukuksuz çevre katliamına neden olan maden ruhsatlarını tek adamın kararıyla veremezdiniz.

Kuvvetler ayrılığını olduğu,bağımsız özgür bir TBMM'nin olduğu bir ülkede Suriye'ye müdahale edemezdiniz.

Libya'ya asker gönderemezdiniz.

İstediğiniz gibi ülkenin kaynaklarını çarçur edemezdiniz.

Sayıştay denetimlerinin çıktığı sonuçlar sonucunda ve hukuksuz uygulamaları yapanlar bu gün mahkum olurdu.

İstediğiniz gibi AOÇ içine kaçak saray yapamazdınız.

Gene bağısız yargı, etkili kuvvetler ayrılığı olsa, milyonlarca insanın feryat figan karşı çıktığı bir projeye ''siz istesenizde, istemesenizde ben yapacağım'' diyemezdiniz.

Gene bağımsız yargı olsa, ABD'nin istediği mahkumları hukuken yargı yolunda olan insanları,mahkeme kararı olmadan, bağımsız yargı sonucu çıkmadan, hem Merkel'in hem de Trump'ın bir sözüyle bırakıp iade edemezdiniz.(Trump bizim tek adamımızla çok iyi anlaştığını da unutmayalım)

Bağımsız yargı ve gene kuvvetler ayrılığı olsa mahkeme kararı olmadan hiç kimseyi hapse atamazdınız.

Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp yasal hiç bir sorumluluğu olmayan bir kişiyi kayyum atayamazdınız.

Neden tek adam istendiğini anlayabiliyor musunuz?

ABD 'ye gidildiğinde veya herhangi bir devlet başkanıyla  baş başa yaptığınız görüşmeler devletin görevli, elemanları tarafından kayıt altına alınır ve açıklandığı anda ülke aleyhine veya halkın çıkarlarına uymayan bir karar alındığı ispatlandığında mahkum olacağını bileceğin için ülkeyi zarar sokacak, zora sokacak kararları alamazdınız.

Gene açık şeffaf ve de kuvvetler ayrılığının egemen olduğu  güçlü, etkili bir TBMM oluşsa, bir devlet görevlisinin kısa zamanda maaşının milyonlarca katı mal varlığı ve zenginliğini izah etmek için çoktan o mahkemelerin veya yüce divanın karşısında ifade verir olurdu.

Gene bağımsız basın  ve gazetecilik olsa, televizyona çıkıp ''termik santraller bacasız çalışabilir faydalıdır,kanal İstanbul faydalıdır savunmasını yapacak gazeteci kılıklı, satılmış adamlar ertesi gün meslektaşlarının yüzüne bakamazdı.

Bunun en canlı örneği,Mete Akyol'un, Turgut Özal'ın kızını televizyona çıkarıp, o günkü şartlarda şaibe altında olan Zeynep Özal'ın karşısında ezilip büzülmesi, saygıdeğer bir insanmış muamelesi yaptığı için gazetecilik yaşamı bitmişti.

Bu günkü utanmazlar bağımsız basın ve gazetecilik namusunun olduğu bir ortamda gazetecilik değil, ancak saray soytarılığı yaparlardı ve sadece soytarılık yaptığının yüzüne bakabilirdi.

 Bu gün batılı ülkeler ve bu güzelim ülkeyi kullanmak isteyen emperyalist ülkeler, neden tek adam istediklerini anladınız mı?

Çünkü tek adamın varsa(hala bir iddiadır ispatlanmamıştır) mal varlığıyla yaptığı hukuksuz ve ahlaksız işler onu kıskaca almak demek, koskoca bir ülkeyi kıskaca almak demek olduğunu bildikleri için, b günün Müslüman ülkelerde tek adam rejimlerini beslediler desteklediler.

Tek adamla işlerin daha hızlı gittiğini, tek adamla soygunun, talanın ve de her türlü kanunsuz ve hukuksuz işlerin  hemencecik olduğunu bildikleri için tek adam rejimini isterler.

Bundan dolayı, ülkenin demokratları, aydınları,ve de parlamenter rejimi savunanlar her alanda kuvvetler ayrılığına inanalar bu tek adam rejimini batının emperyalist ülkelerin hiç bir zaman yıkılmasını istemeyeceklerini bilmeleri gerekir.

 Çünkü bağımsız,teslim alınmamış satın alınmamış bir meclisin, 1 mart tezkeresini nasıl reddettiğini çok iyi biliyorlar.

Haydi bağımsız meclis, özgür meclis tek adamın istediği, Libya'ya asker gönderilmesi tezkeresini on gün sonra reddetsinde görelim.

Çünkü bu günkü meclis artık tek adam meclisidir ve o ne derse o olacaktır.

Yoksa yirmi yaşında gençlerin Libya çöllerinde kan dökmesini onaylamasını hangi vicdan sahibi, hangi evlat sahibi evet diyebilir?

Bu güne kadar, on bine yakın insan terör veya başka nedenlerle katledildi.

Bir tane İzmir'li anne ''Benim evladım boşuna öldü, benim evladımın katili bu hükümettir'' dediği için ''vatan haini'' ilan edildi.

Çünkü bu gün şehitlik ulvi bir değer olarak halkın eğitimsiz, sorgulama kültürü olmayan beyinlerine nakşedildiği için, hiç kimse ''benim evladım neden Libya çöllerine,Suriye bataklığına ölüme gönderiliyor'' diyemiyor.

Dediği anda vatan haini damgası yiyeceğini çok iyi biliyor.

 Bütün bunlar ancak tek adam rejiminde olur ve de demokrasinin, kuvvetler ayrılığının olduğu, bağımsız, özgür basının olduğu bir ülkede bu kadar insani olmayan ve çevre katliamı yapılan hiç bir iş ve icraat uygulanamaz.

Bundan dolayı batılı ülkeler ortadoğudaki çıkarlarını tek adan rejimiyle istedikleri gibi götürdükleri için, parlamenter rejime geçişi, hiç bir zaman istemeyeceklerdir.

Eğer tek adam rejiminde Atatürk gibi tam bağımsız bir Türkiye şirarıyla yürüyen ve bütün karalarını meclisle ortak alan bir tek adam rejimi olsa,ailesiyle, özel yaşamıyla varlığıyla bağımsız olsa bu tür adamların iktidarda kalmasınıda batı istemezdi,çünkü teslim alamazdı.

Bundan dolayı bu gün yandaş basın ve tek adam rejimini destekleyen kesimler batılılar tek adam rejimine karşı çıkıyorlar algısı yaratmaları tamamen ''cambaza bak'' aldatmacasıdır.

Türkiye'nin önümüzdeki on yılı bu şekilde gidecektir, tek adam rejiminde on milyon imza da toplansa, otuz milyon insanda karşı çıksa kanal İstanbul tek adamın esir alınmışlığıyla yapılan bir dayatmadır.(Kaynak CHP milletvekili Abdüllatif Şener)

  Orta doğuda Irak, Suriye ve İran bağımsız Kürdistanı kurulana dek Libya'da ve kuzey Afrika'da BOP eş başkanlığı görevinin taahhütleri bitene  kadar, kanal İstanbul yapılana kadar ve de son olarak bizim güneydoğumuzda özerk bir Kürdistan gevşek federasyonu kurulana dek kalacaktır.

Bu işlerin tamamıda tamamen Türkiye'de kurulan esir alınmış tek adam rejiminin iktidarda kalmasına bağlıdır.

Ülkemizde ''bütün bunları ben yaparım'' diyen bir siyasi akım çıkmayacağına göre ben on yıl daha tek adam rejimiyle yaşanacağına inananlardanım.

Bu gün Irak'ta, İran'da,Lübnan'da, Latin Amerika ülkelerinde illegal rejim karşıtı bütün gösterilerde ABD manipilasyonu olduğunu hepimiz biliyoruz.

Türkiye'de bundan sonra tek adam rejimine karşı herhangi bir illegalitenin veya tek adam rejimine karşı bir sivil itaatsizliğin olabileceğine de ihtimal vermiyorum.

Bundan dolayı bu rejimde en az on yıl daha yaşayacağımızın hesaplarıyla herkes hesabını, kitabını ona göre yapmalıdır.