Tehlikeli sularda yüzmeye devam.

''Sandıklara sıkı sıkı sahip çıktık ve vatandaşlarımıza ‘Sandığa gidin, oy kullanın, sandığın güvenliğini biz alırız’ dedik.

Halkımıza verdiğimiz sözü tuttuk ama bir geriye dönüp baktık ki oylar sandıkta değil, YSK’de çalınmış.
Hırsızlığın adresi, başka bir yer olmuş.

Orada hâkimler var.

Hâkimlerin siyasal görüşleri olabilir ama vicdanı, ahlakı olmayan bir hâkim olmaz diye düşündük.

Bu kadar saygısız bir grubun, YSK’de kümelendiğini hiç düşünemedik.

Biz, çocuklarımızı baskının olduğu bir Türkiye’de değil, demokrasinin yaşadığı bir Türkiye’de yetiştirmek istiyoruz.

CHP’nin yaptığı mücadele, demokrasi tarihinin dönüm noktalarından birisidir.

O kadar ki ''Hayır'' diyenlere ''terörist'' dediler, asla aldırmadık.

Dini en acımasız şekilde istismar ettiler, aldırmadık.

Çünkü biz, herkesin inancına saygı duyduk.

O kadar ki ''Evet demenin farz, hayır demenin günah olduğunu'' anlatmaya çalıştılar.

Ama biz inancımıza güveniyorduk.

Bütün bunlara rağmen biz, kararlılıkla yolumuza devam ettik.

Sandıklara sahip çıktık: Bizler sandıklara sıkı sıkı sahip çıktık ve vatandaşlarımıza şunu söyledik, “Sandığa gidin, oy kullanın, sandığın güvenliğini biz alırız”

Biz bunu yaptık, halkımıza verdiğimiz sözü, sonuna kadar tuttuk ama bir geriye dönüp baktık ki oylar sandıkta değil, YSK’de çalınmış.

Hırsızlığın adresi başka bir yer olmuş.

Aklımıza gelmedi mi?

Emin olun gelmedi.

Çünkü orada hâkimler var.

Hâkimlerin siyasal görüşleri olabilir ama vicdanı, ahlakı olmayan bir hâkim olmaz diye düşündük.

Hâkim dediğin vicdanlıdır, ahlaklıdır.

Bu kadar saygısız bir grubun, YSK’de kümelendiğini hiç düşünemedik.

Nohut kadar akıl yeter: YSK’ye şunun için güvendik, kanun maddeleri o kadar açık ki, bu kanun maddelerini anlamak için hukuk fakültesini, ilkokulu bitirmeye, okuma yazma bilmeye bile gerek yok.

Bir nohut kadar aklı varsa, bu maddeleri anlar.

YSK’nin mühürsüz pusulaları ve zarfları geçerli kabul edemeyeceğine dair kanun maddelerini ceplerinizde taşıyın, nasıl bir kanunsuzluğun yapıldığını herkese anlatın.

“Üzerinde ilçe seçim kurulu mührü bulunmayan zarflar, geçersiz sayılır.”

Bunu anlamak için nohut kadar akıl yeterlidir.

Ama bunlar, cüppe giyenler, ilikleyenler ve siyasi otoritenin emrinde olanlar, bunu anlamazlıktan geldiler ve geçerli saydılar.

Rezilliği dünya biliyor:

Halk oylaması sırasında, birilerinin araya girmesi sonucu Doğu’da sayım bittikten sonra maç ortasında kural değiştirildi.

Peki bu gerçeği sadece biz mi biliyoruz?

Bu rezilliği sadece biz değil, bütün dünya biliyor.

AKPM’de denetim sürecine girmenin nedenlerinden birisi de maalesef budur.''

Bu konuşmayı sayın Kılıçdaroğlu 26 nisan 2007 günü il başkanlarıyla yaptığı toplantıda yaptı.

Yani referandumdan 10 gün sonra.

Diyorki bizim hayır oylarımız %52,evet oyları %48 .

Bu durumda dört milyona yakın oyun YSK tarafından çalındığını ve hayırın evete çevrildiğini söyledi.

2 mart 2018 gün itibarıyla ittifak yasası hazırlandı o gün sayın Kılıçdaroğlu'nun ''çalındı'' dediği oyların altlığı olmayan yasaları yasal hale getiren bir yasa yapıldı.

İşlenmiş bir suç varsa bunun yasal hale getirilmesinin çalışması yapıldı.

O gün CHP anayasa mahkemesine itiraz etti.

Niye? YSK kanunsuzluk yaptı diye.

Oysa YSK kararları son noktadır ve bu kararları bozacak bir mahkeme veya kurul yoktur.

Avrupa insan hakları mahkemesine gidildi onlarda dediki ''Bu konu sizin iç hukuk mevzuatınızla çözeceğiniz bir konu biz bir karar veremeyiz.''

Yani CHP' nin iki eli iki böğründe kalıverdi.

Oysa yapılacak neydi, madem dört milyon oy çalındı, genel başkan dahil hayır platformunun bileşenleriyle birlikte YSK önünde süresiz eylem yapılacaktı.

Bu yapılmadı dört milyon oyun çalındığıyla ilgili sonuç bile bile kabullenildi.

Karşı tarafta dediki ''Her şeyi yaparız istediğimiz yere de varırız.''

İşte bu özgüven ve kanun ve yasa tanımamazlık o gün bu gündür devam ediyor.

Tekrar bu güne dönecek olursak ittifak yasasıyla o gün dört milyon oy çalanlar ve %51 evet çıkaranlar(Kılıçdaroğlu'nun iddiası) bu durumun kılıfını şimdi hazırlıyorlar.

Ne için? Olur da %51'i yakalamak için dört milyon değil de sekiz milyon oy gerekirse, sıkıntıya girmeden şimdiden tedbir alalım deniliyor.

Yani mart yerel seçimlerinde, kasım 2019 milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %60 oy bile alsanız onu %49 yapmak artık çok kolay.

Türkiye genelinde sandık başına adam koyamayacağına göre, bütün sandıkların ıslak imzalı sandık sonuç tutanağını alamayacağına göre şimdiden kazanılamayacak bir seçim kazanılmış görünüyor.

Bütün sandıkların sandık başı sonuç tutanaklarını aldığını kabul edelim.

Ne yapacaksın?

Senin elindeki ıslak imzalı oy sayısı iki yüz ilçe seçim kurulunda ana tutanakta elli.

İtiraz edersin kime sandık kuruluna bakan hakime, hakim itirazını reddeti iş bitti.

Yani iki yüz oyun oldu elli.

Bu durum il seçimde de aynı, YSK 'da da aynı, gene Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını kaynak gösterelim.

YSK dört milyon oyu çaldı, şimdi de bir sekiz milyon oyu çaldı, seçimi kaybettin gidecek itiraz edecek hiç bir kapın yok.

Yani tren 16 nisan 2017 referandumunda kaçtı ve hala arakasından koşmaya devam ediliyor.

Sonuç AKP genel başkanı,sayın Cumhurbaşkanı tek adam olmayı kafasına koydu, bu gün tek adam olmanın bütün altyapısı yapılıyor.

16 nisanda ilk onayını aldı, ikinci onayını ve tek adam olmanın son tescilini de kasım 2019 yılında alacaktır.

Tek adam çıktığında batı tarafından diktatör ilan edilecek,batının ve emperyalistlerin amamcı bu Saddam'a ve Kaddafi'ye ne yaptılarsa ona da onu yapacaklardır.

Çünkü emperyalistin bin bir oyunu,bin bir yüzü vardır bunu anlamak ta kolay değildir.