Ülkenin ve dünyanın başına bela olan pandemi- Kovid 19 virüsü nedeniyle insanların yaşam biçimi değişime uğramış durumda. 

Eskiden, yani Kovid19 virüsü çıktıktan sonraki dönemde su kullanımı ve hijyen konusunda toplumda büyük değişimler olduğunu görüyoruz. 

Bunun olması gayet normal, çünkü elimizi yıkamakla ölüm arasında bir ilişki olması bunu su kullanımını arttırmış durumdadır.  

Bunun dışında, ülkenin topluca bir kuraklık yaşıyor olması ve kovidle birlikte su kullanımının artıyor olması gerçekten tedbir almanın zamanının geldiği değil geçtiği kanaatindeyim.  

Çünkü ülkenin en büyük beş şehrinde İstanbul, Ankara, izmir ,Bursa ve Kocaeli'nde şehre u sağlayan kaynakların doluluk oranları %20'lere düşmüş durumda . 

Bu da barajların, göllerin son kalan canlılarının can suyu kaldı anlamına geliyor. 

 Daha Evvelki yazımda gerekirse Petrol boru hatları gibi Anadolu'nun suyu Marmara bölgesine botu hatlarıyla getirilmelidir demiştim.

Bunu yapamıyorsak, acil olarak suyu ekonomik kullanmanın yolunu ve kültürünü halka anlatmak zorundayız. 

Çünkü ''Züğürt Ağa'' filmindeki şıhın okuduğu yağmur duası gibi, yağmur bir geldi ve gitti, o şıhın nefesi gibi, cemaatin nefesi de birazcık yağmaya yetti!

Tabi bu işin inanç boyutu, duaya da, inanca da saygımız sonsuz.  

Yağacaksa ve olacaksa dua etmeye devam edilmesinin hiç kimseye bir zararı yok. 

İnanç boyutundan ayrılıp, bilimsel ve rasyonel çözümler üretmek zorundayız.

Örneğin öncelikler pisuvarların, geberit sifon depolarının küçültülmesi için fabrikalarla görüşülmelidir. 

Lavabolarda kullanılan el yıkama, yüz yıkama ve abdest alma sularının sifon ve geberit depolarına yönlendirilecek sistemler kurulmalıdır.

Böylelikle temiz suyun sifonlarda kullanılmasında büyük bir tasarrufa h gidilmiş olacaktır. 

Her tuvalete girince, ''Sifonu çekin'' olayının gözden geçirilmesi gündeme gelmelidir. 

İnsanların suyla tahretlenmesinde kullandıkları suyun ''Nasıl ekonomik kullanılır'' kısmı konuşulmalıdır. 

İnançlı insanların beş vakit namaz kılarken almış oldukları abdestlerde harcanan suyun gerekirse teyemmüm abdestine dönüşmesi için diyanetin din işleri yüksek kurulunu gündemine alması değerlendirmesi gerekir. 

Yağmur yağdığında çatılardan sokaklara ve kanalizasyon sistemine karışan suların mahallelerdeki parkların altıda toplanması için yer altı sarnıçları kurulması gerekir. 

Gene apartmanlar yapılırken, yağmur suyunun depolanması için projelere su depoları konulması veya temel altında yer altı depoları yapılması şartı getirilmelidir.  

Bu da olmadı her apartmanın harcadığı suyun kişi başına düşen temel sınırlar yeniden belirlenmeli ve su fiyatları kullanma göre yeniden belirlenmelidir.

Tarımda kullanılan sulamanın şu anda hala vahşi sulama şeklinde olan kısmın %60'lrada olduğunu biliyoruz. 

Vahşi sulama yerine, damlama sulama sistemine geçilmesi şartı getirilmeli, damlama sulama sistemi kuran tarım işletmelerine destek oranı arttırılmalı, gerekirse damlama sistemi kurulması uzun vadeli kredilerle teşvik edilmelidir. 

Damlam sulama sistemine geçişte gerekirse şartlar zorlanmalı kısa sürede buna geçilmelidir.

İnsanlar her gün yıkanmak yerine, yıkanma sürelerini uzatmalıdır. 

Bunun içinde, insanlar eğitilmelidir. 

Suların kullanımındaki HES'lerin teşvikleri tekrar gözden geçirilmelidir. 

Kuraklığın olduğu bölgelerde mevcut suyu korumak için göller üzerine buharlaşmayı önleyici plastik toplar serilmeli ve su buharlaşmasının önüne geçilmelidir. 

 Bu teknoloji ABD'nin kurak bölgelerinde yıllardır kullanılmaktadır. 

Şehirlerin yoğun yapılaşması olan yerlerinde mutlaka sokaklara ağaç dikilmelidir. 

Şehirlerin yeşilliği acil olarak arttırılmalıdır.

Bugün batının en eski şehirlerinde Viyana, Prag ,Roma gibi şehirlerde, şehrin hemen hemen tamamı hala Arnavut kaldırımı dediğimiz gözenekli granit taşlarla kaplıdır. 

Yani o şehirler asfalta boğulmayarak, gözenekli, derzli taşlarla kaplı olduğu için yağmur sularının yer altına gitmesine ve yer altı sularının seviyesinin yüksek kalmasına sebep olmaktadır. 

 Ayrıca asfaltın getirdiği şehrin bir iki derce ısınmasının da önüne geçmektedir. 

Bizim de acilen 1960' lı yıllardaki Arnavut kaldırımı dediğimiz granit taşlarla yolları, parkların içindeki yürüyüş alanlarını döşememiz gerekiyor.

 Taş döşene yapılırken gözeneklerin betonla kapatılmaması ve suyun yeraltına geçişi sağlanmalıdır. 

Benim çocukluğumda Pera dediğimiz İstanbul kesiminin tamamı bu şekilde Arnavut kaldırımı dediğimiz granit taşlarla kaplıydı. 

İşte batı şehirleri bu yapıyı korurken, bizim çok bilmiş bilimden ve akıldan kopuk belediye başkanları şehirleri asfaltla boğarak, hem şehirlerin ısınmasına katkı yaptılar, hem de yer altı sularının düşmesine neden oldular. 

Bundan otuz yıl önce Trakya'da beş on metreden su çıkarken, bugün fabrikaların yeraltı sularını çekmesinden dolayı bazı bölgelerde dörtyüz,beşyüz metreye kadar yer altı suları düşmüş durumdadır. 

Yani su kıtlığı, yer üstünde devam ederken,  yer altı suları da kuruyor. 

Bu hatalar Konya ovasında yıllardır yapıldığı için, yer altı su seviyeleri çok düştüğü için o güzelim Konya ovasının bazı bölgelerinde, bu durum obrukların oluşmasına neden olmuştur. 

Yani bugün su yönetimi ve su bakanlığı kurulmalı, bilime ve aklıla teslim edilmelidir. 

Ayrıca bu bakanlık bir de yağmur duası birimi kurabilir hiçbir sakıncası yok! 

Bugün İsrail ve Katar ve başka ülkeler, su kullanımın %60'ını deniz suyundan elde etmektedirler. 

Ayrıca bizim İstanbul boğazındaki yalılarda sularını boğazdan arıtma yöntemiyle ilave mineraller ekleyerek kullanmaktadır. Malumunuz zenginin canı kıymetlidir. 

Dünyadaki içilebilir su miktarı %3'ler seviyesindeyken, dünyanın üçte ikisi sularla kaplı. 

Bundan dolayı su aslında madde olarak vardan yok, yoktan var olmadığı için, su eksilirken yok olmuyor sadece şekil değiştiriyor, tuzlanıyor denize karışıyor.

O halde insanlığın susuzluktan kırılacağıyla ilgili tezler bugün deniz suyunu kullanan ülkeler çürütmüştür. 

İşte bizim gibi kuraklık tehlikesi altında olan ülkelerinde biran önce deniz suyundan içme suyu, ilk öncede daha az maliyetli kulanım suyunu elde etmenin teknolojilerine yatırım yapılması gerekir. 

Bu teknolojiler hazır olduğuna göre, ithal edip denizlere kurulmasının zamanı gelmiştir. 

Bugün su meselesinde E.İmamoğlu deniz suyunun kullanımı konusunda tesis kurmak için İBB meclisinden bir karar çıkarması gerekir,doğal olarak AKP ve MHP'nin engellemesiyle karşılaşmazsa. 

Ayrıca Karadeniz'in tuzluluk oranının düşük olması da ülkemiz için büyük bir şans. 

Su her şeyden önemli, gerçi ekmekte çok önemliydi ama ekmek büfelerine onay vermeyince aklıma suya onay vermezlerse hiç şaşırmam. 

İnşaat mühendisi olarak su yönetimi konusunda aklıma bunlar geldi. 

Sulu, yağmurlu günlerde, bolluk ve bereketin olduğu, yeşilliğin bol olduğu bir ülkede  yaşamak umuduyla ve de koronasız sağlıklı  günlerde görüşmek dileğiyle...