Türkiye ateş çemberinin içinde. Arap baharı diye adlandırılan hareket  burnumuzun dibine kadar geldi.

Aslında yeni gelmedi. Irak operasyonuyla başladı Arap baharı.  Irak çok kolay olmadı batılı güçler için. Amerika 10 yıldır Irak’ta istikrar sağlayamadı.

Son bir yıl içinde Tunus’tan başlayan, Mısır’ı, Libya’yı önüne katan Sudan’ı bölen Arap Baharı rüzgarı şimdi Suriye’de fırtına gibi esiyor.

Uzun zamandır Suriye’de iç çatışmalara şahit oluyoruz. Dikkat ederseniz iç çatışmalarda yaşanan ölümler hep Cuma Namazı sonrası meydana geliyor.

Çünkü bu coğrafyanın en hassas ve ortak noktası İslam dini… Bu dine mensup Müslümanları vurmanın ve kamuoyu oluşturmanın en önemli noktası da yine din eksenli hareketler olacaktır.

Her Cuma namazından sonra ajanslardan düşen Suriye kaynaklı haberlerde ;

-Suriye’de Cuma namazı çıkışında çıkan çatışmada … kişi öldürüldü.

Haberlerde pompalanan ayrıntı ise  Esad rejimi karşıtı muhalifler ve mezhep kavgaları olarak yansıtılıyor.

Emperyalist ve Siyonist güçler oyununu iyi oynuyorlar… Yazdıkları senaryoyu Ortadoğu’da noksansız bir şeklide sahneye koyuyorlar.

Önce insanların hassas noktalarından yakalayıp psikolojik harekâtla bir birlerine düşman ediyorlar…

Bunu en iyi bilen ise Türkiye’nin 68 kuşağı gençliğidir…

12 Eylül öncesi birbirine düşürülen Türk gençliği gibi… Ama Türk gençliği gerçeği şimdilerde anladı… Sağ-sol kavgasının emperyalist güçlerin ve Türkiye’deki devletin önemli birimlerinin başına kadar yükselmiş uzantılarının birer oyunu olduğu gün ışığına çıktı.

Bu hatırlatmalarla birlikte yine Suriye’ye dönelim…

Daha düne kadar Sayın Başbakan Tayip Erdoğan’ın ‘Kardeşim’ dediği ve vizeleri koşulsuz olarak kaldırdığı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülkesinde şimdi Türk Büyükelçiliği ve Türk Konsolosluklarına saldırılıyor, Türk bayrağı yakılıyor, yırtılıyor…

Sadece Türkiye Temsilcilikleri değil, saldırılardan nasiplenen… Diğer Arap Birliği Ülkelerinin temsilciliklerine de saldırılıyor…

Bu saldırılar ı acaba kim yapıyor…

Görülen o ki; Esad yanlıları…

Biz bağımsız gazeteciler böyle olaylara tersinden bakarız.  Gerçekte gazeteciliğin mantığında da olaylara eleştirel gözle ve tersinden bakmak vardır. Yoksa her önünüze konulana yem olursunuz. Çünkü gazetecilik mesleği toplumları yönlendirebilecek güce sahiptir. İnsanlara ne verirseniz onları o yönde etkilersiniz…

Suriye’de  bu kadar sıkıntı içinde, Arap Birliği ile anlaşma yapmışken, işleri düzeltmek için çalışan Esad yandaşları neden dost ülkelerin elçiliklerine saldırsın, neden Müslüman kardeşlerini karşısına alsın ki?

Bu ihtimal bana uzak duruyor…

Ama şu ihtimal bu saldırılarda daha yakın bir gerçek…

Ortadoğu sürecini yönlendiren İsrail, Amerika, İngiltere ve Fransa…

Esad’ın en yakın çevresinde, belki de en yakın adamım dediği kişiler arasında Amerika, İsrail adına çalışan birilerinin olmadığını düşünmek ne kadar doğru…

Ajanlarını her alana yerleştirmeyen bu güçlerin başarılı olması mümkün mü?

Mısır’da Hüsnü Mübarek devrilirken, Mısır Genel Kurmay Başkanı neredeydi?  Bilmeyenlere, dikkatinden kaçanlara hatırlatayım. Amerika’da…

Öyle anlaşılıyor ki; Suriye’de Türkiye dâhil yabancı ülke temsilciliklerine yapılan saldırıların arkasında ajan provokatörler  bulunmaktadır…

Bu saldırılar;  Suriye’ye yapılacak bir operasyonun işaretlerini vermektedir.

Bu saldırılar;  Türkiye’yi Suriye operasyonun içine bizzat dahil etme organizasyonudur.

Bu saldırılar;  Müslüman Türk halkını ve diğer Müslümanları Suriye’ye karşı kışkırtma eylemidir.

Bu saldırılar;  Suriye’ye karşı yapılacak bir küresel operasyonda Suriye’yi yalnızlaştırma girişimidir.

Bu saldırılar; bu coğrafyada yaşayan Müslüman halkları bir birine zorla düşman etmek için yazılan senaryoların  birer sahnesidir…

Biz Türkiye olarak bu oyunda rol alacak mıyız? Bunu zaman gösterecek…

Ama zaman azaldı, Suriye operasyonu pek yakında…