Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin Kızılca Hamam Kampı'nda yaptığı konuşmasının Zaman gazetesinde yayınlanmasının ardından Türkiye'de gündem değişti.

Zamanda 'Erkekli Kızlı öğrenci evleri' ile ilgili Başbakan'ın yaptığı konuşma dile getirilince, hemen ardından Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yaptığı açıklama ile sızan bilgilerin asparagas olduğunu söyledi. Başbakan'ın Baş danışmanı Yalçın Akdoğan'da aynı şeyi söyledi, teweet hesabından...

Başbakan Erdoğan ertesi gün çıkıp, söylediklerinin doğru olduğunu, kendisinin ne söylediyse arkasında duracağını açıklayıp, yurt dışına gitti.  

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bir söz vardır, 'Damdan düşmüş eşek' diye, tabir yerindeyse aynen öyle oldu...

Arınç, hükümetin en deneyimli siyasetçilerinden biri. Deneyimli olduğu kadar, ilişkiler açısından da neyi nasıl, yapacağı, hangi sözü nerede nasıl söyleyeceğini de iyi bilen bir insan.

Başbakan'ın konuşmasının ardından Arınç'ın bu sözlerin altında kalmayacağını söylemiştim dost sohbetlerinde. Ve nitekim Arınç gerçekten Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin altında kalmadı.

Arınç, Başbakan'a öyle bir cevap verdi ki, bunu yaparken de devletin kaynaklarını çok iyi kullandı. Kendisine bağlı bulunan TRT'de program yaptırdı. Neye nasıl cevap vermesi gerekiyorsa, kendi üslubunca Başbakan Erdoğan'a gerekeni söyledi.

Başbakan yurtdışından döndükten sonra da Arınç'la görüşecek bir şeyinin olmadığını söyledi. Eğer bu kavga Türkiye'de gündem belirleme uğruna taktiksel olarak geliştirilmiş değilse, yazın zamanda ya Arınç, sadece hükümetten değil, AKP'den istifa eder, ya da Başbakan yapacağı ilk kabine revizyonunda Arınç'ı görevden alır.

Çünkü Arınç'ın söylediklerinin ardından Erdoğan'ın söylediklerini analiz edersen, artık bu ikili aynı noktada duramaz.

Peki nereden çıktı bu öğrenci evleri...

Kızlı-Erkekli öğrenci evleri mi varmış Türkiye'de...

Kaç tane varmış, kim kiminle kalıyormuş... Kimse bunu sorgulamadı.

Ortaya atılan söylemlerin ardından yapılan tartışmalar, sanki tüm öğrenci evlerinde kızlı-erkekli kalınıyor ve bu evlerde gençler fuhuş yapıyor...

Hangi anne baba böyle bir şikayette bulunmuş. Hangi öğrenci evine baskın yapılmış ta polis fuhuş tutanağı tutmuş.

Hangi aile kızının erkeklerle aynı evde kalmasına izin vermiş...

Türkiye genelinde böyle bir şey var mı?

Kız evidir, ekrek arkadaşları çay içmeye gitmiştir, erkek evidir kız arkadaşları gelip muhabbet etmiştir. Bunlar olabilir.

Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın öğrencileri ahlaki olarak zan altında bırakan bu tutumuna anlam veremiyorum.

Bugün Başbakan'ın parti tabanındaki başörtülü kızlarımızın da aynı şekilde öğrenci arkadaşlarıyla misafirliklere gidip gelmelerine mani olamazsınız.

Böyle sığ tartışmalar, öğrenciler ve gençler arasında kutuplaşmayı getirir.  Gençleri siyasal söylemler üzerinden bir birine karşı ötekileştirir. Bu ötekileştirme ise zaman içerisinde mahalle baskısına ve kavgalara, şiddete neden olur....

Şu siyasetçiler, böyle şeylerle uğraşacağına ülkenin kalkınması için yatırımlarını yapıp, eğitimi düzenli hale getirip, bilim adamı yetiştirmenin yollarını açsalar, dünyaya satabileceğimiz marka üretebilecek bir nesil yetiştirebilseler...

İşte o zaman kimse kimsenin inancıyla, yaşamıyla uğraşmayacak...

Bu tür söylemlerden medet uman Başbakan, kendi ayağına kurşun sıktığının farkına vardığında iş işten geçmiş olacak.

Hani Başbakan Erdoğan'ın bir sözü vardı; Türkiye'de gündemi ben belirlerim.

Son zamanlarda gündem Mustafa Sarıgül'dü.

Kızlı-Erkekli öğrenci evleri ile Sarıgül gündemden düştü... Yoksa Başbakan Erdoğan yurt dışına giderken, bunu bilinçli yapıp, "Ben gelene kadar tartışsınlar, Sarıgül konuşulmasın, Meydanı boş bulmasın" diye yapmış olabilir mi...

Çünkü bu söylemden de bir şey çıkmayacak...

Türkiye'de öğrenci evlerine bakan hükümet acaba yıldızlı otellerde dönen fuhuş pazarına da bakıyor mu?

Bakamaz çünkü, turizm belgele otellere kimlik kontrolsüz giriş bu hükümet zamanında kaldırıldı.

Zina suç olmaktan bu hükümet zamanında çıkartıldı.

Peki şimdi, 18'ini geçmiş iki kişi aynı evde kalıyorsa ne diyeceksiniz onlara...

Öğrenci de olsa bir yaptırımınız mı var?

İki kişi anne babaya da biz reşidiz dediğinde kim ne yapabilir?

Söylemler boş, havanda su dövmekten başka bir şey değil.

Siz devlet olarak gençleri ahlaksızlıkla suçlama yerine, açılan o kadar üniversitesinin olduğu noktalarda barınma sorunun çözün. Bırakın yurt bulmayı öğrenciler ev bile bulamıyor.

Bu söylemlerden sonra kimse öğrencilere ev vermeyecek.

Bunları düşündün mü Sayın Başbakan?  Hiç mi size bunları anlatan bakanınız yok, kadronuz yok. Yoksa siz her şeyi herkesten daha mı iyi biliyorsunuz. O zaman o insanları yanınızda tutmanıza gerek yok. Alın yanınıza emir erlerinizi, siz emredin yapılsın...

Yazık değil mi Arınç'a... O insanın düştüğü duruma...

Bir de kendinizi onun yerine koyun...

Onun cephesinden bakın olaya... Ve özür dileyin...