İSTANBUL /

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe Asbaşkan Şekip Mosturoğlu, 3 Temmuz ve 15 Temmuz süreciyle ilgili NTV ve NTV Spor ortak yayınında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.

Başkan Aziz Yıldırım ile Asbaşkanlardan Şekip Mosturoğlu'nun açıklamaları şöyle;

AZİZ YILDIRIM:

-17-25 Aralık'tan sonra Türkiye'de Fethullah Gülen gerçeğini herkes gördü. Onunla mücadeleyi herkes yapması gerekirken sadece Cumhurbaşkanı yaptı. 15 Temmuz gecesine kadar kimse konuşmazken, artık herkes konuşuyor.

-15 Temmuz akşamından sonra Fenerbahçe camiası olarak bize düşen görev neyse, her şeye varız.

-1998 senesinde başkan seçildiğimde bana Gençlik ve Spor Müdürlüğü'nden telefon geldi. İki kişinin benimle görüşmek istediklerini söylediler ve iki kişi geldi. Ancak görüşmede sürekli olarak Fethullah Gülen'den bahsettiler. Ona yardımcı olmamı istediler. Ancak ben yapamayacağımı söyledim.

-Bana yapılan operasyonun başlangıç tarihi 3 Temmuz değil, 1998 yılına uzanıyor.

-Fethullah Gülen sadece Türkiye'de değil dünya üzerindeki 150 ülkede aktif olarak rol oynayan bir örgütün başıdır. Fethullah Gülen'i değerlendirirken kolaymış gibi görülmemeli.

-Gülen, Türkiye'de bütün bakanlıklarda aynı TSK'da, Emniyette olduğu gibi yerleşmiştir. Herkesin görmesi gerekiyor. Bazı cemaatler de devlete sızmış ya da sızmaya devam ediyor.

-Bu işin arkasında Amerika var demek yanlış olur Amerika'da, Amerika'yı idare eden başka güçler var. Bunu da aynı şekilde o güç idare ediyor.

-140 küsur okulu olan bir teşkilattan bahsediyoruz. 1 ya da 2 günde bitmez bu iş. Türkiye, büyük tehlike içerisindedir.

-Yargı ve emniyet ellerinde, operasyonu da yapan bunlar. O zaman çok da anlaşılmayacak bir şey yok.

-6222 sayılı kanun artık Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe'yi nasıl olayların içine alırız ya da onu nasıl uzaklaştırırız, onun sonucudur.

-2006-2007'den bu yana beni dinlemeye almışlar ve bunu Sayın Hanefi Avcı'da söyledi.

-2010'da şampiyon olsak o zaman bu operasyonu yapacaklardı. Beni, Ergenekon Davası'na bağlamak istediler. Ama yapamadılar. Şamil Tayyar, bir milletvekiline diyor ki; 'Aziz Yıldırım, Ergenekon'un kasası.' Beni oraya kanalize etmeye çalıştılar ama başaramadılar. Böyle olunca Şike'yi çıkardılar.

-Emniyeti, Türk Silahlı Kuvvetlerini, İş adamlarını ele geçirince geriye Spor kalıyor. Orada da kim var; Aziz Yıldırım var. 1 milyar 132 milyon dolar SPK değeri var, 10 Ağustos'ta ise 527 milyon dolar. Fenerbahçe'nin 1 milyon dolarlık bir borsa değeri var. Bunun yanında 25 milyonluk taraftarı var. O zaman ne yapmak gerekir; Fenerbahçe'yi ele geçirmek tabii ki. Fenerbahçe'den sonra da iş adamlarını ele geçireceklerdi. Ardından sanatçılar ve kanaat önderleri ele geçirileceklerdi. Bizleri yok ettikten sonra kendi insanlarını yerleştireceklerdi. Fenerbahçe bir değerdir, hem de büyük bir değerdir.

ŞEKİP MOSTUROĞLU:

-15 Temmuz gecesinden hepimiz endişe duyduk. Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin silahları kendi vatandaşına karşı kullanmaları büyük bir endişe yarattı.

-2009 senesinde bir başka dosya üzerinden Başkanı dinlemişler. Biz bunu 17-25 Aralık'tan sonra öğrendik.

-Aslında bizim dosyamız, büyük bir projedir. Bu projenin numarası da, 10'dur. 3 Temmuz Operasyonu, FETÖ/PYD'nin başyapıtıdır.

AZİZ YILDIRIM:

-Bana göre gözaltına almak ve bunlara operasyon yapmak yanlış. Eğer ki bunlar 17-25 Aralık'tan sonra yapmış ise tamam ama öncesindeyse yanlış Asıl hedef bunlar olmamalıdır. Esas önemli olan örgütün üst çatısıdır. Bunlar almayıp, aşağıdakileri atarsanız yanlış olur. Bunun sonucunda da bir kargaşa olabilir. Devlet, FETÖ örgütünün içine girmiş durumda.

-Evlerden bizleri aldılar ve şike dediler. Aslında o dinlemeler yapıldığında da şike suç değildi ama 6222'den sonrası evet suç kabul edildi. Ve o tarihten sonra da 6-7 maç vardı. Ama bizleri 19 maçta şike var diye yargıladılar. Dediler ki, 5 maçta kesin şike var. Buca maçını 5-3 yendik ama şans eseri yendik. Ama savcı Mehmet Berk, bu maçın sonucunu bildiğini söyledi. Özel Yetkili Mahkemelerde sürekli algı operasyonu yapıldı. Bunda basının da suçu çok büyüktür. Talimatla iş yapıldı. Onlardan aldıkları bilgilerle yazarak, çizerek bizleri zor durumda bıraktılar. İnsanlar çok acılar çektiler ama medya rolünü iyi oynadı. Medyanın günahı çoktur. Ancak 15 Temmuz'da basının gösterdiği sağduyu çok önemliydi.

-4 ya da 5 oyuncuyu almakla bu operasyon tamamlanamaz. Sporun içindeki her kademe araştırılmalı ve gereken neyse yapılmalıdır.

-1998'den bu yana Fenerbahçe Spor Kulübü üzerine oyunlar oynanmıştır. Ama bizler farkında değiliz. Biz sadece Fenerbahçe'yi büyütmeye çalışıyorduk. Ama biz 2006'da Denizli maçından sonra bunu fark ettik. Peki, bu nerede tezgâhlanıyor? Federasyonda oluyordu, çünkü orası bu işin merkezi ve beyniydi.

-Bir yere hizmet etmek için atamalar yapılıyor. Dürüstçe karar verenleri görevden alıyorlardı.

-TFF Etik Kurulu eski başkanı Oğuz Atalay diyor ki; ben FETÖ'cü olmam mümkün değil. Fenerbahçe'yi ele geçirmek mümkün değildir. Etik Kurulu tarafından gönderilen raporlar basına sızdırıldı. Polis fezlekeleriyle şike varmış algısı oluşturuldu. Kumpas olduğunu 15 Temmuz'dan sonra itiraf ettiler.

-Önümüzdeki haftadan itibaren hukukçularla toplantı yapacağız. Onların fikrini alacağız. Fenerbahçe'nin haklarını almak için çalışacağız. 2011'de şampiyon olan Fenerbahçe'nin Avrupa'ya gönderilmemesinin sebebi; TFF'dir. Haklarımızı isteyeceğiz. Alamazsak da mahkemeye gideceğiz. 40 ya da 50 milyonluk davalar için değil çok daha büyük davalar açacağız. Eski federasyon başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın sözü vardır. Diyor ki; 'eğer bunun siyasi bir dava olduğu ortaya çıkarsa hem Aziz Yıldırım'ın itibarını iade edilmesi hem de parasal anlamdaki kayıpları karşılayacağım." Bir söz vermiştir ve bizde söz namustur.

ŞEKİP MOSTUROĞLU:

-Bizleri sorgu için emniyete götürdüklerinde nüfus kağıtlarımızı alıp, bir ayırma yaptılar. İkiye bölüp, hapse girecekler ve girmeyecekler olarak ayırdılar. Sizin ne söylediğinizin orada hiçbir önemi yoktu.

-3 Temmuz sürecinde yapılan algı operasyonu çok büyüktü. 3 Temmuz'u savunmakla FETÖ/PDY'yi savunmak arasında hiçbir fark yok.

-Eğer spora yönelikle memnuniyet verici. Spor alanında temizlik yapılması gerektiğini söyledik. 3 Temmuz'un kumpas tarafında ilişkin bir soruşturma var.

-Emenike'nin para sayma görüntüsü ya da Sivasspor'a gönderildiği söylenen para. Bunlar bir hikâyedir ve Türkiye'yi inandırdılar buna.

-Emre Bol denen gazeteci, Emenike'nin para sayma görüntüsü var diyor. Bu spor yazarı arkadaşımız, bugün bu operasyona bayrak tutan basın kuruluşunda yorum yapıyor. Yaptığı şey ise yalan. Spor medyasının bunun cezalandırması gerekir.

-Bakınız Aykut Kocaman döneminde Eskişehirspor ile oynadığımız maçta Caner Erkin'in kırmızı karttan atılması. Bunun neden yapıldığının birinin açıklaması gerekiyor.

-Federasyon ev UEFA boyutu bu işin en önemli boyutudur. Lütfü Arıboğan şahitlik yapıyor ve mahkemeye gelmedi. İfade alınırken hakimin odasının önünde hazırdı. 3 Temmuz sürecinde TFF'de görev yapan birçok yetkili sonrasında Galatasaray'da görev aldı. Türkiye'de, bugün Özel Yetkili Mahkeme'de kim hâkimin odasında ifade verebilir? Ya da polis fezlekesinin UEFA'ya gönderilmesinde acele edilmesinin sebebi nedir? Bunların cevaplarını arıyoruz. Fezlekedeki ifadelerin üst düzey bilgi sahibi insanların kullanabileceği ifadelerdi.

AZİZ YILDIRIM:

-Biz Yargıtay'ı bekliyorduk. Türkiye'de gelişmelerden dolayı süreç uzadı ve ne zaman neticelenir bilmiyoruz. Ama biz çalışmalara başlayacağız. Fenerbahçe'nin 200 küsur milyon dolar borcu var. Bize yapılan kumpaslardan dolayı zararımızı alacağız ve Fenerbahçe'nin borcu kalmayacak. Haklılığımız ortaya çıkmıştır. 227 milyon dolar toplam borcumuz. 3 Temmuz öncesindeki değerimiz 1 milyar 739 milyon dolardı, borcumuz ise 140 milyon dolar idi. O zamanki gelirlerimizle borcu sıfırlayarak Fenerbahçe'yi kara geçirecektik. Ancak o dönem yapılan operasyonlarla bunu yapamadık. Ama artık borcumuzu alacağız. Zararımızı karşılayacaklar.

-Biz herkesten şikâyetçiyiz. Ancak şu anki Türkiye gündemi yoğun ama bunlara sıra geldiğinde mahkeme önünde hesaplaşacağız.

-Türkiye'deki en önemli konulardan biri de, olayların faili meçhul olarak kalmasıdır. Bu da korkuyu getirir. Trabzon'da atılan kurşun bir kafileyi öldürmek içindi. O silahlı saldırı bizim şampiyonluğu kaybetmemize sebep oldu. Benim bu konudaki fikrim; bu olayın kim tarafından yapıldığı ama açıklanmadığı yönünde.

-1 yıl hapis yattık ve o süreçte hem iktidar hem de karşı taraftan insanlar gelip bizimle konuştu. Bazıları başkanlığı bırakmam yönünde söylemde bulundu. Yapılan konuşmalardan şunu çıkardım; iktidar ne kadar ülkeyi yönetse de alt taraf başkalarına hizmet ediyordu. İnsanların oldukları gibi görünmediğini fark ettim.

ŞEKİP MOSTUROĞLU:

-UEFA üzerinde sadece bu örgütün etkisi olmadı.

-Trabzonspor, Levent Bıçakçı'ya ödeme yapmış. Avukat Halil İbrahim Koca ve Ali Çelik'e de ödeme yapılmış. Bunların da Özel Yetkili Mahkemeler aracılığıyla örgüte himmet götürdüğü söyleniyor. Açıkçası Trabzonspor şirket birleşmesi içi avukatlara ödeme yapmış.

-Bakınız Fenerbahçe'nin başına gelenler Yunanistan'da Olympiakos'un başına geldi. Ancak UEFA'nın oradaki süreci şöyle işliyor; öncelikle mahkeme süreci var ve ona göre karar verilecek. Ancak Fenerbahçe'ye yapılan bu acımasızlığın bir açıklaması olmalı. Cemaatin de çok sayıda hukuk bürosu vardı ve ben 'acaba' diye düşünüyorum. Serdar Ali Çeliker, bunun köşesinde yazmıştı.

-Trabzonspor'da yaşanan silahlı saldırı sonrasında başvurumuzu yaptık. Profesyonelce yapılan bir işti. Direkt şoförü öldürmeye yönelik bir işti. O gün, Trabzon Valisi'ne bir taş atıldı ve daha sonra silah olduğu öğrenildi. Biz Trabzon'a kendi hukukçularımızı yolladık. Ancak orada yapılan açıklama; 'şüphelendiğimim bir kişi var ve geçmişte muhbirlik yaptığı' şeklindeydi. Bakınız bu olay basit bir olay değildir. Fenerbahçe, Rize maçından sonra liderliğe yükseldi ancak bu saldırıdan sonra birçok futbolcu da ülkeyi terk etmeyi düşündü. Ciddi şeyler yaşandı. 15 Temmuz'dan sonra çok fazla şey ortaya çıktı.

AZİZ YILDIRIM:

-Bugün Türkiye'de ne oluyorsa Fenerbahçe'yi ele geçirselerdi aynısı olurdu.

-Böyle bir konu yüzünden hapishanede yatacağımızı hiçbirimiz düşünmezdik. Bu operasyon Aziz Yıldırım üzerine yapıldı ve hapse girdiğim gün arkadaşlarımıza da, dik durmalıyız ve dik yürümeliyiz dedim.

-O dönem yaşananları gördük. Her şey göz önündeydi. Hastaneden çıkarken de, 1 seneden önce gelmem dedim. Bakın Balyoz, İzmir Casusluk, Ergenekon, Cübbeli Ahmet gibi davalarda bütün insanlar onurlu durdular. O insanlar bu ülkenin namuslu ve şerefli insanlarıdır. Ancak yaratılan algıyla o insanlar küçük düşürüldü. Çok mücadele edildi. Kamuoyunda bazı şeyler yanlış anlatıldı. Basına o şekilde verildi. Doğrular anlatılsaydı bu kadar acı çekilmezdi. Türkiye'de o dönemde bir kaos vardı. Dik duran insanlara da buradan teşekkür ederim.

-14 ya da 15 Şubat 2011 tarihinde Galatasaray ile yeni statlarında maça gittik. TT Arena'ya gittik ve ilk maçımız. O zamanki İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile oturduk ve yanımıza Zekeriya Öz geldi. O dönemde de biz dinleniyoruz ve dinleme kararını da alan Zekeriya Öz'dür.

-Fenerbahçeliler inanılmaz bir direniş gösterdi. FETÖ, sarı lacivert bir duvara çarptı. Fenerbahçeliler, bizler hastaneye gittik oraya geldiler, Boğaz Köprüsü'ne geldiler, Metris'e geldiler. Cezalı maçlarımızda kadın ve çocuk taraftarlarımız bizi yalnız bırakmadılar. Fenerbahçeliler muazzam bir mücadele sergiledi. Onların sayesinde, taraftarımızın gücü sayesinde biz de dimdik durduk. 15 Temmuz'da insanlar sokağa çıktıysa Fenerbahçe sayesindedir. Fenerbahçeliler bu süreçten dolayı Atatürk'ün mücadelesinde silah kaçırıp Kurtuluş Savaşı'na katıldık. FETÖ'ye karşı bir kurtuluş mücadelesi verildi. BU mücadeleden dolayı da gurur duyuyoruz.

ŞEKİP MOSTUROĞLU:

-Kumpas operasyonunun çok ortak yönü var aslında. İnsanlara yakıştırdıkları şeyler aslında tam onların karşı oldukları şeylerdi.

-O süreçte bize yapılan şeyler bilinçliydi. Bizi o dönem ailelerimizle sınadılar. Başkanımız çok dik durdu. Çok acı günler yaşadık. Bazıları köşe yazılarında eğlenirken, bazılar Fenerbahçe'ye 1 lira himmet parası diye eğlenirken bizler çok ama çok acı çektik. Taraftarımız, camiamız çok acı çekti. O dönemin polisleri tarafından taraftarımıza inanılmaz bir acı çektirildi. 12 Mayıs'ta da Stadımızda taraftarımıza karşı en ağır darbe vuruldu. İnanılmaz bir gaz atışı yapıldı. Çok ciddi bir müdahale vardı. O olay da çok önemli. Taraftarımıza dendik ki; 'siz bu davanın arkasında durursanız her gün dayak yersiniz.'

-Bana bir avukat dedi ki, 'Aziz Yıldırım'ı ver ve git.' Bakın o süreçte ifadelerimiz zabıtlara doğru geçirilmedi. Dezenformasyon var ve bunu sosyal medyada da görüyorum.

-8 Mart 2010'da Başkanımızın Beşiktaş Adliyesi'nde vermesi gereken bir ifadesi vardı. Biz de gittik. Tutanak tutuldu ve çıktık. Sivil bir polis geldi ve Zekeriya Öz'ün Başkan ile tanışmak istediğini söyledi. Biz de gittik ve futbol sohbeti yapıldı. Mehmet Berk te o görüşmede vardı. Fenerbahçe'ye üye olmak istediklerini söylediler ve 17 Mart'ta başvuru yaptılar. Başkanın dediği gibi halka açık 3 defa kalabalık bir şekilde maça gittik. Bu operasyonda tutuklanan arkadaşlarımızın da içinde olduğu bir grup olarak maç yaptık. Ancak bu olaylar olurken bu insanlarla hiçbir ilişiğimiz yok ve tesadüfen tanıştık. 1 Haziran 2016 tarihinde de bu insanların üyelikten çıkarılması için müracaat edildi. BU insanlar Türkiye Cumhuriyeti hâkim ve savcılarıydı. O şartlarda üyelikleri yapıldı. Bunları kutsayanlar hala tebrik ediyorlar ama peki bunların durumu ne olacak?

AZİZ YILDIRIM:

-1998'de Fethullah Gülen'in bir davası için benden yardım istediler.

-1998 yılında Başkan oldum ve müteahhitliği bıraktım. Yeni bir iş almadım. O süreçte de çeşitli haberler çıktı. Bunlar hep tezgâhtı. Kamuoyuna pompalanan haberlerdi. Bundan sonra da NATO dışında işler alabilirsem alacağım. 18 yıl oldu. Artık almaya başlayacağız.

-Geçtiğimiz sezon çok iyi transferler yaptık. Giuliano Terraneo gibi bir ismi getirdik. Kimseye karışmayalım dedik ve uygulamaya başladık. Çok sayıda antrenörle görüştük ama sona bir antrenör bulundu ve göreve başladı. Bu anlaşmadan sonra transferler başladı. Çalışmalar başladı ama bizim anladığımız klasik Avrupalı ya da Türkiye'deki antrenörler gibi çalışmıyordu. Bilimsel çalışmıyordu. Bilim ve ilim ile olması gerektiğini söyledik. Gördüğümüz yanlışlıklar sonrası Fenerbahçe'nin menfaatleri doğrultusunda yollarımızı ayırdık. Bu sene başında ise Teknik Direktör Pereira ile oturduk konuştuk. Yaptığımız toplantı sonrasında ortak karar aldık ve bize bir oyuncu listesi verdi. Çalışmalarımızı yaptık. Topuk Yaylası'na gittiler ve aynı sistem devam etti. Bizden istediği oyuncuları aldık ama sistem yine aynıydı. Her şeye evet dedik ama sistem yine 3-5-2'ydi. Bunun yanlış olduğunu söyledik. Bize tamam dediği halde Avrupa maçında bu şekilde oynadık ve elendik. Hâlbuki bizim buna tahammülümüz yoktu. Mukavelede ne yazıyorsa onların yapılması istendi. Ancak kendisi ayrılmış gitmiş. Hemen yeni bir antrenör arayışına başladık. Klopp, Capello gibi isimlerle de konuştuk ama ülkemizin içinde bulunduğu durumdan dolayı bazıları gelmek istemedi. Açıkçası da söylemek isterim. En sonunda Dirk Advocaat ile konuştuk ancak onun da ailesi gelmek istemedi. Ama bizler bir şekilde ikna ettik. Pereira'dan daha aşağıda ücret verdik ve tecrübeli bir isim. Neler istediğimizi konuştuk ve anlaştık. İnanın Dirk Advocaat, çok mütevazı bir insan ve kulübün maddi durumuna göre hareket edelim dedi ama biz ona bunu düşünmemesi gerektiğini söyledik. Bir tane sağ açık ve bir orta saha olursa iyi olur dedi. Biz iyi bir takımız. Çok daha fazla çalışarak daha iyi olacağız.

-Aziz Yıldırım'ın olduğu yerde sporcuya dayalı hiçbir işlem yapmam. 18 yıldır buradayım ve beni daha tanıyamadılar. Mukavelesi olmayan isimlere baktık ve Dirk Advocaat ile anlaştık. Anlaşamayabilirdik de ya da gelmek istemeyebilirdi de. Türkiye'de menajerlerde bir sıkıntı var. Menajer olanlar oyuncuları tutup mukavele yapıyorlar. Kulüplerden para alabilmek için de çalışma yapıyorlar. Menajerlik sisteminin Maliye ve Federasyon tarafından araştırılması gerekiyor. Bunları duyuyorum ve buradan söylüyorum. Menajerler kulüplerin altyapısına girip, beyinlerini yıkıyorlar. Bu sistemin kalkması gerekir. 2009 yılını iyi incelesinler. Bursaspor şampiyon oldu ama nasıl oldu. Bunu incelesinler 1998 yılından bu yana bütün şampiyonluklar incelensin. Bugün Fenerbahçe'nin başına gelen 3 Temmuz süreci Galatasaray'ın başında FETÖ'den dolayı gelir. Galatasaray'da FETÖ soruşturması yapılmalıdır. Söylediğim her şeyi ispatlayacağım. Antalya'da dedim ki, Galatasaray'ı dualarla şampiyon yaptılar diye bakın sosyal medyada bununla ilgili video çıktı. Her şeyi iyi incelesinler. 1998'den beri Fenerbahçe'ye vuruldu. 2006'da Denizli'de 16 dakika maçı uzattı ve şampiyonluğumuz gitti. Onlarla ilgili davalar açıldı ama mahkemeler kapandı.

-Ben Kulüpler Birliği başkanıyken yayın gelirleriyle ilgili rakamları yukarılara çektik. Şimdi ise Göksel Beyin de içinde bulunduğu bir oluşum var. İnşallah sonunda mahkemelik olmayız. Bizlere ne yapacaklarının detaylarını anlatmaları gerekiyor.

-Aykut Kocaman da o süreçte konuşuldu. Konyaspor'dan ayrılamayacağını söyledi ve vazgeçtik. Önemli olan Fenerbahçe'dir.

-Yandaş medyaya diyorum ki, Fenerbahçe hakkında gerçekleri yazın. Fenerbahçe düşmanlığı yapacak insanları orada topluyorsunuz ve yazdırıyorsunuz. 15 Temmuz'a kadar FETÖ'ye karşı mücadele eden tek camia Fenerbahçe camiasıdır ve saygılı davranılması gerekiyor. Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki ilişkilerde siyaseti kullanmayın diyorum. 2011 sezonunun şampiyonluk kupası Fenerbahçe'dir ve annenin ak sütü kadar temiz bir kupadır. Buradan da sesleniyorum; artık 2011 sezonu kupasını alacağız diye insanları artık kandırmasınlar. Ancak yerle gök birleşince bu kupa Trabzon'a gider. Yandaş gazetelerde yazanları da uyarıyorum, hiç çekinmeden konuşacağım. İki grubun arasında bu kadar nifak tohumları sokulmaz. Aziz Yıldırım ve arkadaşları olmasa binlerce olaylar olurdu. Buradan hükümet yetkililerine de sesleniyorum; Trabzon'daki saldırının failleri açıklansın.

-Geçtiğimiz yıl 30 milyon bakinenin altında kaldık. Bu yıl ise 25 milyon olması gerekiyor, şu an 22 civarındayız ve transfer yapabiliriz. Üçüncü yıl ise 10 milyonun altına düşmemiz gerekiyor. Bazı tasarruflarımız olacak.

-Menajerlik konusunda geçtiğimi yıl gördüklerimi söyledim. Gökhan'a da kızgın değilim ve kendisine de teşekkür ederim. Caner de dönemez. Şampiyonluğumuza baksınlar, suçlu her zaman bizler değiliz. Oyuncular suçlu değil mi? Bizler her türlü imkânı sağlıyorsak onlar da beklentiye cevap vermelidir.

-Yargıtay kararı sonrasında başkanlığı bırakacağım. Tüzük ne gerektiriyorsa o olacaktır.

-Bizler sokağa çıkıp gezmek için mutlu muyuz? Ülke olarak sorunlarımız var. İnsanlar yaşadıklarını biraz da olsa unuturlarsa tribünler dolar.

-Biz tapeleri kabul etmedik. Kamuoyuna her şeyi anlatacağım.

-Amatör şubeler desteklenmelidir.

-Öncelikle teşekkür ederiz. Bu süreçte bize destek olanlara teşekkür ederim. 3 Temmuz olayı başladığında hiç kimse FETÖ'ye karşı bir şey yapmadı. Ama biz uyardık; 'Ne şikesi memleket elden gidiyor' dedik. Ben bütün Fenerbahçelilere bir kez daha teşekkür ederim. O dönemde bir Taraf Gazetesi vardı, şimdi ne oldu? O dönem yazanlar, o aileler, o abiler neredeler şimdi. Devlete de soruyorum? Neden bir şey yapmıyorsunuz?

ŞEKİP MOSTUROĞLU:

-Bir terör örgütüne karşı tribünlerden gelen tepki Federasyonun raporunda yer almıştır. Bence almamalıdır.

-Sözleşmeye fesih eden kulüplerin çoğu sorun yaşamaktadır. Biz bu olayda sözleşme şartlarının uygulanmasıyla ilgili bir süreç takip ettik. Neticede kararı verecek hukuktur.

-Ülkede olağanüstü hal şartları var ve bunun futbolun mali kısmında bir takım etkiler var. Buna bağlı olarak bazı düzeltmelerin yapılması gerekiyor. Beşiktaşlı yöneticilerle de bu konuda bir görüşme yaptık.

-Bazı spor yorumcuları yaptıkları yorumlarlar FETÖ soruşturmasına da zarar veriyorlar.

-Beni, ablamı ve evimi dinlediler. Ancak bunların hiçbirinin nedeni yok. Yargının maradonası olan hakim bunu bize yaptı. Diyorum ki, kendi karısı dinlense ne olurdu?