CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

Türkiye değişiyor, dünya değişiyor. Değişime ayak uyduranlar kalacak, uyduramayanlar gidecek.

Türkiye'de demokrasinin olduğu bize söyleniyor. Özgürlüğün olduğu söyleniyor. Ama bir şey var. Eğer bir ülkede medya özgür değilse orada demokrasi yoktur. Hayatın gerçeği budur. TMSF, bir medya kuruluşuna el koydu, istediğini atıyor. Gazetenin başına eski bir AKP milletvekilini getirdiler. Bu bile medya üzerindeki baskıyı gösteriyor.

"DİKTATÖR MEDYADAN KORKUYOR"


Eski Genel Yayın yönetmeni de objektif bakıyordu olaylara. Onu da görevden aldılar. Hangi baskıyı uygularsanız uygulayın bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz. Özgür medya olacak ki, halkın talepleri geniş kitlelere yansısın. Korkaklar medya özgürlüğünü istemezler. O nedenlle Türkiye hapisteki gazeteci sayısıyla bir numaradır. Artık bu gerçeği sadece biz değil, tüm dünya biliyor. Onun için diktatör medyadan korkuyor. İstediğin kadar baskı uygula korkmana devam edeceksin sen. İçeridekini halletti, şimdi dışarıdaki medyayla uğraşıyor. Bilmiyor ki o ülkelerde demokrasi var. Sen kaç paralık adamsın onların gözünde. İçeride efelenmek kolay ama dışarıdan kolay değil. Senin yaldızların düştü. Artık sen bu ülkenin kamburusun ve yolcusun. Buradan saygı değer işadamlarına da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Endişelerinizi biliyoruz, ama bir şeyi unutmamak gerekiyor, eğer bir ülkede demokrasi yoksa kazandığınız paraların hiç bir önemi yoktur. Baskının olduğu yerde mal varlığınızın güvencesi yoktur. Bir gece diktatör bir karar alır TMSF gelir ve tüm mal varlığınıza el koyar. Bunu sakın unutmayın.

Dünyada 7 milyon insan var. 7 milyar insan var. Hata yaparız, eksikliklerimiz olur. Hata insan içindir. Hatadan arınmak çok zordur. Ama insanoğlu yeri gelir hatasından döner. Bu da insanoğluna verilen bir erdemdir. Eğer bir insan ben hayatımda hiç hata yapmıyorum derse, Allah'a şirk koşmaktır bu.

28 Mayıs 2013 milyonların sokağa çıktığı tarihtir bu. Türkiye'nin demokrasi tarihinde önemli bir tarihtir. 5 yurttaşımız hayatını kaybetti. Yaralılar ve gözünü kaybedenler var. Bedel ödediler. Bunlar kışkırtılmak istendi. Bir grup insan bunların üzerine baskı uygular mı diye kışkırtıldı. En büyük kışkırtmayı yapan da bu diktatördür. Ama bu ülkenin sağduyusu var. Yalanların arkasından gitmedi. O nedenle bizim insanımıza, yüzde 50'ye değil, yüzde 100'üne şükranlarımı sunuyorum.

"SİZİ BÖLMEK İSTİYORLAR, BU OYUNLARA GELMEYİN"

Siyasetçilerin bir görevi vardır. Ülkeyi yönetmeye talip olurlar. Halka giderler, planlarını, ilkelerini, hedeflerini anlatır ve oy ister. Halk da bunlara yetki verir. Ama politikacıların temel bir görevi vardır, bölücülük yapmaz, halkın kaynaşmasını savunurlar. İnanç açısından bölmezler, herkesi kucaklarlar, çünkü onlar toplumun her kesimine hizmet etmek isterler. İlk kez bir Başbakan toplumu ayrıştırıyor. Bugün bile uslanmamış, Alevicilik, sunnicilik yapıyor. Hatay'a gittiğimde bir toplantı yaptım. Hataylılara şunu söyledim, Sizi bölmek istiyorlar sakın bu oyunlara gelmeyin. İnancımız, kitabımız, peygamberimiz, ehl-i beytimiz bir. Hiç bir zaman toplumu bölmeyeceğiz, inancı ne olursa olsun Allah'la kulun arasına girme hakkımız da yok yetkimiz de. İnsanın inancına saygı göstermek zorundadır. O kadar ileri gitti ki 52 yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. 52 sunni vatandaşımız hayatını kaybetmiştir dedi. Ölülerde bile ayrım yapmıştır. Bu lafı kullanırken utandın mı, Allah'tan korktun mu ey diktatör.
Ne derse desin, ayrıma izin vermeyeceğiz. 76 milyon yurttaşı kardeş olarak göreceğiz. Başımızın üstünde yerimiz vardır diyeceğiz. Çünkü biz halka saygı duyan bir partiyiz. Bölücülük bizim kitabımızda yoktur. Çünkü biz diktatör değiliz, yüreğinde insan sevgisi taşıyan kişiyiz.

"ERDOĞAN DEYİNCE AKLA BİR SÖZCÜK GELİYOR: YALANCI"

Şimdi bu zavallılar, gençler meydana çıktılar, tüm dünyanın önünde bir diktatöre diz çöktürdüler. Panik içinde geldi Türkiye'ye mitingler düzenliyor. Sadece bağırıyor. Bir şey var, bağırıyor ama sadece kendisi dinliyor. Emin olun kendisinin dışında kimse dinlemiyor onu artık. Ne demiştik; itibarı yerlerde sürünüyor. Tüm dünyada öyle. Erdoğan deyince akla bir sözcük geliyor; Yalancı..
Geçen bir yabancı da bana söylüyor, "Kemal Bey yalancıdan Başbakan olmaz" diyor. Evet hepimiz çok iyi biliyoruz, bir siyasetçinin temel görevi halkına doğruları söylemektir. Yalan söyleyenden adam bile olmaz. Gençler meydanlara çıktı, özgürlük ve demokrasi istiyorlar. Anneler çocuklarına sahip çıktılar. Buradan annelere sesleniyorum, o çocukları Türkiye'ye armağan ettiğiniz için size şükranlarımı sunuyorum.

Bir politikacı gençleriyle gurur duyar, kimler korkar? Diktatörler korkar. Artık senin itibarın sıfırdır sıfır. Bir siyasetçi sadece gençlerin değil, toplumun herkesiminin söylediklerine kulak kabartmalıdır. Efendim olayları kim çıkardı? Faiz lobisi çıkardı diyor. Dünyanın faizini sen veriyorsun. Kim çıkardı uluslasarası medya çıkardı. Kim çıkardı 30 yaşında bir sanatçı çıkardı. Akıl var mantık var.

"GEZİ PARKI OLAYI BİZİM DEMOKRASİMİZİN YENİ SÖZCÜĞÜ"

Ama bu 90'lı kuşak var ya, o kadar büyük bir yaramazlık yaptı ki, kullandığı mizahla o diktatöre diz çöktürdü. Gezi Parkı olayı bizim demokrasimizin yeni sözcüğü. Bir diktatörün kimliğini dünyaya gösterdi. Apolatik dediğimiz gençlerin ülkenin sorunlarına sahip çıktığını gösterdi. Onlar meydanlarda polise el uzattılar. Onları ayrıştırmak istedi diktatör. Bunlar dinsiz imansızdır diyecekti. Baktı Taksim meydanında namaz kılıyor. Başörtülü kadınlara hınç biliyorlar diyecekti. Bir baktılar ki başı kapalı gencecik kızlarımız, başı açıklarla halay çekiyor. Gençler bu diktatörün tüm ezberlerini bozdu.

Daha çok şaşıracaksın sen. Kalkmış hala demokrasiden bahsediyor. Sen kim demokrasi kim? Senin demokrasiden bahsetmen için önce insan sevgisini öğrenmen lazım. Türkiye'deki gelişmelerden tüm dünya bilgi sahibi oldu. Orantısız polis gücünden herkes kaygı duydu, her demokrasiden ortak tepki geldi. AB'den de geldi. Sayın Merkel ve Hollanda'ya mektup yolladım. Diktatöre kızabilirsin ama bir şeyi unutmayın 200 yıldız Türkiye'nin yönü çağdaş uygarlığa dönüktür. Bizi AB'den koparmayın dedim. Yeni fasıllar açılacakmış, son derece mutluyum. Biz Batı'nın tüm baskısına karşın çağdaş değerleri savunan bir toplumuz. Birileri bizi Ortadoğu'nun ülkesi haline getirmek istiyor. Buna biz de çağdaş dünya da izin vermeyecektir. Gençlere güvenceğiz, beraber yola çıkacağız.
Gençlerin eylemiyle Türkiye, dünya ayağa kalktı. Gençler biber gazına, polis kurşununa, TOMA'lara direndiler. Ne baskı yaparsan yap özgürlük lafını ağzımdan düşürmeyeceğim dediler. Gençlerin sesine kulak verin dedik dinlemediler.

Bin yıl önce yazılmış, Gazali tarafından yazılmış bir kitabı var, yöneticilere altın öğütler. 10 madde halinde, bin yıl önceki adalet kavramının ne kadar önemli olduğunu bize Gazali söylüyor. İşte 10 madde;


1- Ey Sultan önce insanları idare etmöenin kıymetini biliniz. Onun tehlikelerini de öğreniniz. Liderlik byük bir nimettir. Şayet zulümden geri durmazsanız kendisinden sonra küfrün olacağı bir bedbahtlığa düşersiniz.
2 - Adaletli ve insanflı olmanın ikinci yolu Sultanın devamlı alimcilerin görüşlerine başvurması ve nasihatlarını dinlemesidir. Yönetici aldatan kimse onun zulmüne ortaktır.
3 - Ey Sultan sen kendi elini zulümden çekmekle yetinme. Yakınlarını da terbiye edip güzelleştirmen gerekir. Onların zulmüne razı olma. Adil olman aklının kemalini gösterir.
4 - Sultan ve idareciler çoğunlukka kibirli olurlar. Kendilerinde hemen bir kızgınlık oluşur. Bu onları intikama sevk eder. Kızmak akıl için bir tehlikedir.
5 - Ey Sultan kendin için razı olmadığın şeyere herhangi bir Müslüman için de razı olmaz. Eğer hoşgörürsen halkına ihanet etmiş olursun
6- Ey Sultan ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarını arz etmek için kapınıza gelip sizi beklemesini küçük görmeyiniz. Bir an önce onların sorunlarını gidermeye çalışınız.
Ne mitingleri yapıyor. Milli İradeye saygı mitingi yapıyor. Düşünüyor mu acaba, 8 milletvekili hapiste birisi bunu bana sormaz mı diye. Hangi Milli İrade Allah aşkına. Nasıl bir anlayıştır bu.

"DESTAN DÜŞMANA KARŞI YAZILIR"

Yani vatandaşı dinle, kulak kabart diyor. Vatandaşa ananı da al git demeyeceksin diyor Gazali. Efendim polis destan yazdı diyor. Destan kime karşı yazılır arkadaş? Düşmana karşı yazılır. Ulusal irade sonunda destan yazılır. Destan budur. Kendi halkına karşı polis destan yazar mı? Adamdaki kafaya bak.

Bakın Antalya'da biri kız 3 çocuk, 17 polis birden dövüyor. Recep'in destanı bu. Bütün polis arkadaşlarımı sesleniyorum siz Erdoğan'ın değil, halkın polisisiniz. Ellerinde karanfillerle Taksim'e çıkanlar sizin düşmanınız değil. Onlar sizin TOMA'larınızın üzerine karanfil bıraktılar. Siz onların güvenliğini sağlamalısınız. Size verilen kanunsuz emre uymayacaksınız.
7 - İsraftan sakınmak. Ey Sultan her şeyde kanaatkar ol. Kanaatsiz adalet olmaz diyor.
Yani kendi eşini devletin uçağıyla Katar'a gönderme diyor. Bunlar mütavazi falan değiller. Yatlar katlar bunlara yetmiyor. Yahu dünyada hepimiz ölümlüyüz. Yetmez mi arkadaş ya?
8 - Ey Sultan mümkün mertebe muamalelerinizde şefkatli olunuz. Şiddet ve sertlikten sakınınız diyor.
Ellerinde karanfillerle gidiyorlar Taksim'e. Ama ben emir verdim diyor. Dağıtın onları diyor.
9 - Ey Sultan halkının senden hoşnut olmasına gayret et. Lider olan kişinin kendisine gelrek övgüler yağdıranlara aldanmaması gerekir.
Yani yaptığın icraatla birisini memnun edebilirsin ama bir başkasının memnun olmayacağını da bilmek zorundasın diyor. Bin yıl önceden söylüyor bunu.
10 - Hakkı olan herkesin kızması doğrudur. İdarecinin kendisine gelen iki hasmı razı etmesi mümkün değildir. Adaletli yönetici doğruluktan ayrılmaz diyor.
Doğruluktan ayrılmamak halka doğruları söylemek demektir. İmamı içilmedi diyor, müezzini içilmedi diyor. Ama o içildi diyor. İçildi dedikçe yalanı katmerleniyor.